Ekonomik kriz sağlığı vurdu

Ekonomik kriz ve dövizin yükselmesi, Türkiye’nin özellikle sağlık malzemelerinde dışarıya bağımlı olmasıyla beraber sağlığı vurdu.

Geçtiğimiz hafta, Gazi Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi Gazi Hastanesi Başhekimi'nin imzasıyla hastane çalışanlarına gönderildiği iddia edilen yazıda şöyle denildi:

"Dövizdeki artış yüzünden hayati öneme haiz malzemeler alınacak olup, diğer elektif ameliyat, işlem vb. için kullanılacak malzemelerin alımı ertelenecektir. Bölümümüz tarafından düzenlenecek ‘hayati öneme haiz' belgesi sayesinde hem bölüm, hem hastane hem de üniversite yönetimi Sayıştay Başkanlığı, Maliye Bakanlığı gibi denetleyici kurumlar karşısında hesap verebilir olacak, bunun yanı sıra 'Devleti zarara uğratmak' ve 'Kamu zararına sebebiyet vermek' tarzı suçlamalar karşısında kanıt olarak sunulabilecektir."

Yani, artık hekimler artık bir vakanın acil olup olmadığını, kullandıkları malzemenin gerekip gerekmediğini belgelemek zorunda. Belgelemezlerse devletten dolandırıcı muamelesi görecekler.

Belki böyle yazılı olarak değil ama sözel olarak hemen her kamu hastanesinde şu anda aynı şey oluyor. Doktorlara "Gereksiz işlem, aşırı harcama yapmayın çünkü hastane parasını alamıyor, zarar ediyor. Ağır ve acil işlemleri yapın, elektif olanları erteleyin" deniyor.

Bunun sorumlusu elbette başhekimler değil, bunun sorumlusu sosyal devlet yaklaşımından uzak, hastanelere ‘işletme’ gözüyle bakılan sistem.

2001 krizinde malzeme yok diye ameliyatlar yapılamadı

Devlet para ödemeyince hastane de tedarikçiye parasını ödeyemiyor.

Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Vedat Bulut, Türkiye’de özel sağlık sigortasından yararlanan insan sayısının nüfusun yüzde 5 ila 8’i oranında, geri kalanın devlet güvencesi altında olduğunu ve kamu hastanelerinin şu anda daha iki yıl öncesinin faturasını temizlediklerini söylüyor: "Ankara’da Ankara Üniversitesi de, Hacettepe Üniversitesi de, Gazi Üniversitesi de bu durumda. 2016’da mal satmış olan bir satıcı parasını ancak 2018’de alabiliyor. Buna hiçbir şirket dayanamaz, o yüzden bazen, risk faktörünü de ekleyerek fiyatları kabarık veriyorlar. Bu da hastaneleri daha çok borç batağına sokuyor."

Bulut’un dediğine göre, devlet ödemeleri kesintisiz ve yeterince yapmadığı, kurdaki artışa rağmen fiyatları güncellemediği için hastaneler büyük bir çıkmaza giriyor.

Hastanelerin böyle bir tasarrufa gitmesi, elbette başhekimlerin değil, sistemin yanlışı. Onlar şunu düşünüyor: Hastane batınca hiç hizmet veremeyecek.

2001 krizinde olanları hatırlatıyor Bulut: "Hastaneler dikiş ipliği bile bulamıyordu. Bu yüzden çok sayıda ameliyat yapılamadı; hastalar malzeme, ilaç alamadı. Böyle bir sorunumuz var şu anda."

Sağlıkta tasarruf ölüm demektir

Ekonomik kriz önce sağlığı vurur. Hastalar, reçetelerine dört ilaç yazıldıysa eczacıya der ki: "Benim için hayati önemi olan hangisiyse onları ver, diğerlerini verme, param yok."

Bu ne yazık ki başladı. Ekonomik kriz ve dövizin yükselmesi, Türkiye’nin özellikle sağlık malzemelerinde dışarıya bağımlı olmasıyla beraber sağlığı vurdu.

Türk Tabipleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, ameliyatlarda cerrahi branşlarda kullanılan birçok malzemenin yurt dışından ithal edildiğini ve kur artışından sonra bu malzemeleri aynı fiyattan verirlerse şirketlerin zarar edeceklerini söylüyor: "Ticari hayatlarını devam ettirebilmek için kendi çaplarında haklı olarak iki şey yapabiliyorlar... Birincisi, malzemeyi vermemek. İkincisi, Çin, Hindistan veya Pakistan’dan gelen kötü kalite, biyomekanik çalışmaları yapılmamış, biyoyararlılığı çalışılmamış malzemeleri getiriyor, bunları satmaya çalışıyorlar."

Bugün ortopedide, genel cerrahide, kalp damar cerrahisinde çok büyük sorunlar olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Adıyaman, Gazi Hastanesi başhekiminin yazdığı yazının durumu net olarak ifade ettiği kanısında: "Şunu diyor: Acil olmadığı sürece malzeme kullanmayın. Eğer acil olarak bu malzemeyi kullanıyorsanız, neden acil olduğunu belgeleyin. Yoksa devlet tarafından sahtekar muamelesi görürsünüz."

Başhekimin yazısı şu anda kamu üniversitesi hastanelerinin durumunun net göstergesi.

Ekonomik krizi hekimler başlatmadı. Ama tasarrufa itilen onlar.

Oysa biliyoruz ki, sağlıkta tasarruf olmaz.

Zira sağlıkta tasarruf, ölüm demektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Melis Alphan Arşivi