Eser Karakaş
Enflasyon tsunamisi geliyor
Dün (Perşembe, 22 Haziran 2023) epey bir süredir yüzde 8.5 olan Merkez Bankası politika faizi yüzde 15’e yükseltildi.
Bu artış yüzde 76.4’lük bir artışa tekabül ediyor.
Bu yazıyı Cuma günü öğle saatlerinde yazıyorum, ekranlarda kurları görüyorum, dün PPK (Para Piyasaları Kurulu) toplantısı ve kararı öncesi 23.50 düzeyinde olan dolar kuru 25.50’ye gelmiş, yine dün toplantı öncesi 25.60 düzeyinde olan avro kuru da 28 TL’ye yaklaşıyor.
Merkez Bankası politika faizinin 8.5’dan 15’e çıkarılmasından yaklaşık 24 saat sonra dolar iki lira, avro ise yaklaşık 2.50 TL artmış görünüyor.
Böyle bir manzaranın dünyanın hiçbir ülkesinde daha önce yaşandığını hatırlamıyorum.
Bu manzaranın Princeton Üniversitesi’nde bir finans ya da makroekonomi lisansüstü dersinde vaka analizi (case study) olarak okutulabileceğini tahmin ediyorum.
Neden Princeton Üniversitesi dedim de Harvard ya da MIT, Oxford ya da Cambridge demedim derseniz, aklıma ilk önce Merkez Bankası yeni Guvernözümüz Dr. Hafize Gaye Erkan’ın doktorasının bu çok ünlü ve çok başarılı Princeton Üniversitesi’nden almış olması geldi muhtemelen.
Faiz ve kur makroekonomide çok önemli iki fiyat ve normal şartlarda ikisinin ters yönde hareket etmesi gerekiyor ama dünden beri yüzde 76.4’lük gösterge faiz artışı beraberinde kurlarda da aynı yönde yani yukarı yönde hareketi getirdi.
Türkiye’nin bugün içinde debelendiği iktisadi krize de benzer bir yanlıştan girdik, büyük damadın ekonomiden sorumlu olduğu dönemde o zaman da bugünkünün tam tersi bir saçmalık yaşanmış ve iki temel fiyat, faiz ve kur aynı anda baskılanmış idi, bu vahim yanlış, Mundell teorisinin tam tersini yapmak, bizleri bugüne taşıdı.
KAFALARDAKİ HESAP YEREL SEÇİMLER
Belli ki piyasalar, hem iç hem dış piyasalar çok daha yüksek bir politika faizi bekliyorlardı ama anlaşılan Mehmet Şimşek ve ekibi daha tedrici bir artışı tercih ettiler.
Tedrici ve beklentilerin altında bir politika faizi artışı kurların yukarı doğru hareketine neden oluyor.
Amaç kurların yukarı çekilmesi değilse bu piyasa tepkisi sonucunda Merkez Bankası’nın hemen yeni ve olağanüstü bir PPK toplantısı yapması gerekiyor.
Kurlar yukarıya doğru çıktıkça yabancılar için bütün yerli varlıklar çok ucuzluyorlar ve böylece muhtemelen başta Varlık Fonu’ndaki varlıklar olmak üzere çok ucuza batan geminin mallarını satın almak isteyeceklerdir.
Kurların politika faizinin hala çok düşük kalması nedeniyle yukarı yönlü hareketi Türkiye’yi turistler için çok cazip bir ülke haline getiriyor.
Artan kurların ihracatı uyarması da mümkün ama her iktisatçı bilir ki artık ihracat kurlardan ziyade verimliliğe ve dış piyasalardaki talebe bağlı, orada da sorun var, en çok ihracat yaptığımız Almanya gibi ülkeler resmî resesyona (iki çeyrek arka arkaya negatif büyüme) girmiş durumdalar
Hem batan geminin malları hem turizm, çok az ölçüde ihracat artışı birlikte Erdoğan’ı Nisan 2024’e kadar yani yerel seçimler bitene kadar idare eder, kafalardaki hesabın bu olması mümkün.
Başka türlü ülkeye doğrudan yatırım çekmek lazım, doğrudan yatırım çekmek için rasyonaliteye dönüşün içine hukuk devletine dönüşü de koymak lazım, bunu kim ister, kim bunla uğraşır şimdi, üstelik gündemde yeni anayasa yapmak var, bu yeni anayasa da pek öyle yabancı yatırımcı dostu bir anayasa gibi sinyaller vermiyor şimdiden.
MUHALEFETE ÇOK İŞ DÜŞÜYOR AMA…
Somut örnek mi istiyorsunuz, Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamayan bir hakim, Akın Gürlek’in Adalet Bakanı yardımcısı atandığını hatırlayın, yeni anayasanın nasıl bir zihniyet tarafından yapılacağını da anlarız hep birlikte.
Evet, kurların yukarıya fırlaması Erdoğan’ı döviz krizi açısından Nisan’a kadar kurtarabilir ama unutmayalım kurların çok büyük bir enflasyon geçişliliği var ülkemizde, büyük bir enflasyon kapımızda, büyük bir fakirleşmeyi de beraberinde getirecek.
Bu arada muhalefete çok iş düşüyor ama kongre ve yönetim kavgaları dışında neredeler, gören var mı?
Eser Karakaş: Kadıköy Saint Joseph lisesi muzunu. 1978’de Boğaziçi Üniversitesi İİBF’den mezun oldu. Doktorasını 1985 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde yaptı. 1996’dan itibaren İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nde profesör olarak ders verdi. Bahçeşehir Üniversitesi İİBF’de Dekanlık yaptı. 2016 yılında 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. 2008 yılından itibaren Strasbourg Üniversitesi Science Po’da misafir öğretim görevlisi olarak bulunuyor.