Ahmet Nesin
Erdoğan 18 yıldır devletin elinde…
Hangi görüşten birisiyle konuşsam aynı yanıtı alıyorum, "Erdoğan ülkeyi ele geçirdi." İlk yanılgıları şu, bir kişi yada partinin iktidara gelmesi demek Türkiye gibi ülkelerde devleti ele geçirmek anlamına gelmez. Kuvvetliysen devleti yönetirsin, kuvvetli değilsen devlet seni yönetir.
Bir parti olarak kuvvetli olmak için ciddi bir felsefen ve dünya görüşün olması gerekir. Peki AKP’nin çıkış felsefesi var mıdır, bana göre yoktur. Erdoğan ve arkadaşları ayrılırken ne dediler, "Biz artık milli görüş gömleğimizi çıkarttık." Tamam, çıkarttın, seninle beraber hareket eden 10 kişi de, bilemedin 20 kişi de çıkarttı, peki bütün belediye, il ve ilçe başkanları aynı anda çıkarttı mı? Öyle "çıkarttım" deyince çıkıyor mu bu gömlek, Necmettin Erbakan 17 Ocak 1970 yılında kurduğu Nizam Partisi’yle giydirmiş o gömleği tabanın sırtına.
12 Mart 1971 darbesinde askeri mahkeme kapattı partiyi, "laikliğe aykırı çalışmalar" nedeniyle kapattı. Sonrası çok ilginçtir ve fazla kişi bilmez. Erbakan partisi kapatılınca İsviçre’ye gider. 73’e kadar İsviçre’dedir ve seçim zamanı gelmiştir. Muhsin Batur ve Turgut Sunalp’in ricasıyla Türkiye’ye döner ve Milli Selamet Partisi’ni kurar. Muhsin Batur 9 Mart darbesini yapamayınca 12 Mart darbesinin hava kuvvetleri komutanıdır ve daha sonra CHP vekili olup, cumhurbaşkanlığını 15-20 oyla kaçırmıştır. Turgut Sunalp ise "Türkiye’de Kürt yoktur, karlara basınca kart-kurt çıkan seslerden dolayı dağ Türklerine Kürt denir" diyen ve 12 Eylül’de Kenan Evren’in emriyle parti kuran derin devletin önemli bir askeridir. Batur ile siyasi ayrılıkları vardır ama Erbakan parti kurunca hesap Adalet Partisi’nin, yani Süleyman Demirel’in oylarının düşeceğidir.
Buna benzer olay Alpaslan Türkeş ve MHP’nin kuruluşu için de söylenir. 27 Mayıs 1960 darbesini radyodan açıklayan albay Türkeş bile devleti yönetememiş, hep yönetilen olmuştur.
Gelelim Recep Tayyip Erdoğan’a, Erbakan’ın Milli Görüş görüşünü bir kenara bırakınca bütün taban aynı anda bırakır mı? Bırakamaz, çünkü Erdoğan’a ilk seçimde oy veren ve iktidara getiren taban Milli Görüş’ün ne olduğunu bilmez. Oradaki oyun asker tarafından darbeyle düşürülen Erbakan’a karşı daha demokratmış gibi davranıp merkez sağın oyunu almaktır.
İşte burada devlet yine oyununu oynamak zorundadır, Cem Uzan diye bir işadamı, siyasetle hiç ilgisi olmayan birisi, birdenbire bir parti Kurar Genç Parti diye. Seçim sonuçları ne olur, ANAP, MHP ve DYP %10’luk barajı aşamaz, aşamadığı bütün oylar Genç Parti’ye gitmiştir. Genç Parti meclise girer mi, hayır çünkü devletin ona verdiği görev diğer partileri sokmamaktır. AKP ilk kez kurulan bir parti olarak meclise girer ve %34’e yakın oyla %60 küsurluk vekil çıkartır ve anayasayı değiştirecek parti olur.
Çözüm bitmemiştir henüz, Istanbul eski belediye başkanı Erdoğan şeriat suçundan dolayı vekil seçilemez, bunun düzeltilmesi gerek, plan yine yapılır Jet Fadıl denilen Fadıl Akgündüz Siirt’ten vekil yapılmıştır bağımsız, üçkağıtçı olduğu için seçildikten sonra düşürülür vekilliği, diğer 2 vekil de istifa eder Siirt vekilliğinden ve devletten başka bir emir Deniz Baykal’a gelir, bir değişiklikle Erdoğan’a siyaset hakkı verilir ve eşi Emine’nin memleketi Siirt’ten vekil çıkar.
Abdullah Gül başkanken neden derin devlet bunu yapmıştır, çünkü Gül derin devletin her dediğini dinlemeyebilir, Erdoğan’a göre siyasetçidir, oysa Erdoğan onların her dediğini kendi dedikleriymiş gibi yapacak bir kişiliktir.
Gördüğünüz gibi Erdoğan henüz devleti ele geçiremedi. Bunun en kolay yolu bürokrasidir ve askeriyedir. Oysa Erdoğan’ın bürokratları yoktur ve CHP’li, Kemalistlerle çalışmak istemez. Bunun için de ortam hazırdır ve Fethullah Gülen’in okullarından yıllarca iyi yetişmiş bürokrasi için hazır elemanları vardır ve göreve başlarlar. Gördüğünüz gibi devletin en önemli bölümü olan bürokrasi de Erdoğan’ın dışında olgunlaşmıştır.
Erdoğan iktidara -ne kadar fazla anlamasa da- NATO’cu olarak gelmiştir ve artık NATO’cu ve Avrasya’cı subaylar arasındaki tartışma büyümüştür. NATO’cular darbe planı yapar ve Ergenekon ile Balyoz harekâtı başlar. Din tartışmasını bir kenara bırakırsak Gülen ekibi de NATO’cuların yanındadır ve Ergenekon olayında elinden geleni yapar.
Erdoğan artık yavaş yavaş bişeyi fark etmeye başlamıştır, ülkeyi ve devleti kendisi yönetmiyor, o mecbur kaldığı bürokrasi ve bir şekilde asker yönetiyor. Devlet yok, bürokrasi yok ve bişeyi daha anlar Erdoğan, askerde NATO, Avrasya ve Gülen grubu var ve nerede duracağını bilemiyor. Bürokrasiden bunaldığı için Gülen ile kavga şart ama NATO’cularla olmaz, çünkü onlar da bir anlamda NATO’cu. O zaman Avrasya’cıların yanında durmak gerektiğini anlar ve Ergenekon beraat eder. Erdoğan ilk açık manevrasını genelkurmay başkanı İlker Başbuğ tutuklandığında yapar ve "Bu kadarı da fazla artık" diye açıklama yapar.
7 Haziran seçimleri asker için son tarihtir ve en uzun süren toplantı yapılır, asker HDP’nin hükümet ortağı olacağından ve neredeyse Milli Güvenlik Kurulu’na gireceğinden çekincesini söyler ve Ergenekon Erdoğan’ı ikna eder. Sonrası darbe yapılması ve ona karşı darbe hazırlıkları başlar.
Burada 2 önemli komutan vardır, İlker Başbuğ Ergenekoncudur ve beraatten sonra Erdoğan’ın desteklenmesi konusunda görüş bildirir. Ergenekon içinde tartışmalara neden olsa da kabul görür dediği. İşte tam da bu sırada Doğu Perinçek Erdoğan ile aynı çizgide olduğunu açıklar ve bütün kitap fuarlarında İlker Başbuğ artık baş tacıdır ve konuşmacıdır.
İlker Başbuğ’un tersine Hulusi Akar NATO’cudur ve 15 Temmuz gecesi son ana kadar beklemiştir. Sabaha kadar diğer komutanları yada Erdoğan ve Yıldırım’ı aramamış olması o yüzden çok önemlidir. Kulağıma gelen ne kadar doğrudur bilemem ama Akar’ın ABD’de bir korgenerale Erdoğan’ı pek ciddiye almadıklarını söylediği haberi geldi.
Ve son darbe söylentileri üzerine Erdoğan bütün desteğinin sokağa çıkacak halk olduğunu söyledi. Çünkü başka desteği, güvencesi ve seçeneği kalmadı. Şimdi hâlâ Erdoğan devleti ele geçirdi diye bakıyor musunuz? Devlet Erdoğan’la 18 yıldır oynuyor ve artık yenisi lazım.