Ahmet Nesin
Erdoğan ağustosta erken seçim turlarına, hezimete gidiyor...
Yenilen pehlivan güreşe doymazmış diyeceğim ama tabanını kandırmak için çıkıp hâlâ esasında yendiklerini söylüyor. "Bakmayın siz büyükşehirleri kazandıklarına, bakın ben 25 ilçeyi almışım, belediye meclisini kazanmışım" diye oyalansa da, bu dediği 31 Mart sonrası biraz tutmuştu ama şimdi tutmuyor. Kim dedi sana (Bahçeli dedi) İstanbul seçimini tekrar yap da ele güne rezil ol diye. Oysa ne güzel oyalanacaktın CHP çaldı diyerek.
AKP gibi partilerin ya da Erdoğan tipi siyasetçilerin er ya da geç yenileceği malum bişey, ortaya parti olarak bir felsefe koyamadığınız zaman bitersiniz ama ben Erdoğan’ın yenilgisi gibisini pek görmedim. Neyse ki Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi var da, partiden ayrılanların hangi dostane duygularla ayrıldığını öğreniyoruz.
Selvi dünkü yazısında Davutoğlu-Erdoğan görüşmesini "Davutoğlu, 22 Nisan tarihinde 14 maddeden oluşan bir açıklama yapmıştı. Ayrıca ramazanda Diyarbakır’da bir iftar organizasyonuna katılıp konuşmuştu. Erdoğan bunları ima ederek "Konuşmalar yapıyormuşsun" diyor. Davutoğlu, "Bunlar sizin için sürpriz değil. Zaten görüşlerimi size sunmuştum" diye karşılık veriyor. Parti sorusu bu diyaloğun üzerine geliyor. Erdoğan "Parti kuruyormuşsun" diye soruyor. Davutoğlu, "Benim bir irade beyanım olmadı" diyor. Görüşme, Davutoğlu’nun "Ben sizi bayram için aramıştım. Bayramınız mübarek olsun" sözüne Erdoğan’ın "Bayramın mübarek olsun" yanıtı ile bitiyor. Her halinden sıcak bir görüşme olmadığı belli." diye aktarmış.
Selvi daha önceki bir yazısında da Babacan-Erdoğan görüşmesini "Ali Babacan’ın ise bu hafta içinde AK Parti’nin kurucular kurulu üyeliğinden istifa etmesi bekleniyor. Babacan’ın 30 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yaptığı görüşmeye cebinde istifa mektubuyla gittiği ancak ‘Seçimlere gidilirken istifa etmem doğru olmaz’ dediği ifade ediliyor. Erdoğan-Babacan görüşmesinin mutlu sonla noktalandığını söyleyemem. Hatta tatsız tuzsuz bir görüşme demek daha doğru olur. Çünkü Babacan birtakım eleştiriler getirince Erdoğan’ın ‘O zaman partide kal, bunları birlikte yapalım’ dediği söyleniyor. Babacan’ın ise ‘Ben artık helalleşme sürecine girdim. Size bilgi vermeye geldim. Ben AK Parti’den koptum, yakında istifa edeceğim’ dediği ifade ediliyor. Erdoğan’ın "Parti mi kuruyorsun?’ sorusuna Babacan’ın ‘Evet, parti kuruyorum’ karşılığını verdiği söyleniyor" diye aktarmıştı.
İki görüşmeden çıkardığım şu:
- Her halinden sıcak bir görüşme olmadığı belli.
- Erdoğan-Babacan görüşmesinin mutlu sonla noktalandığını söyleyemem. Hatta tatsız tuzsuz bir görüşme demek daha doğru olur.
Daha önceki görüşmelerden anımsadığım Abdüllatif Şener-Erdoğan görüşmesi de pek hoş değildir. Yanında olduğuna aldanmayın, Bülent Arınç’la ikisinin birbirlerini sevdiklerini kimse inandıramaz. Abdullah Gül’ün bahçesine helikopterle genelkurmay başkanını gönderecek kadar seviyor, neyse ki o dönem henüz S-400 almamıştık. Hüseyin Çelik de kayıplarda.
Ve Selvi daha sonraki yazısında Erdoğan’ın eylül ayında AKP’nin kazandığı illere, tura çıkacağını yazmış. Neden eylül olduğunu da AKP’den çıkacak partilerin kuruluş tarihini neden olarak yazmış.
Size inandırıcı geldi mi bilmiyorum ama bana hiç inandırıcı gelmedi. Ben parti başkanı olsam 2,5 ay önce kazanılan belediyeleri bir kenara bırakırım, kurulacak partiden Ankara’yı, Istanbul’u, İzmir’i, Adana’yı, Antalya’yı, Mersin’i ya da HDP’ye karşı kaybettiğim illeri onlardan korumak için onları ziyaret ederdim, onlara moral vermeye çıkardım. Oysa Erdoğan zaten kazandığı yerlere gidecekmiş, kazandığı yere moral verecekmiş.
Oysa kazın ayağı hiç de öyle değil, kurulacak parti ya da partilerle beraber kimi istifalar gelecek ve hükümet ya azınlığa düşecek ya da cambaz gibi ip üstünde dolaşacak, Erdoğan hem seçim turlarına başlıyor hem de kazandığı belediyelerin yeni kurulacak partiye geçmesinden korkuyor.
Ankara’da artık siyaset erken seçim üzerinden konuşulmalı, anayasa değişikliği ve tutmayan sistem tartışılmalı artık. Erdoğan’ın hezimetine hazır olun