Eser Karakaş
Erdoğan, Anayasa Mahkemesi hakimlerini aramış idi!
Geçtiğimiz haftanın en önemli olayı muhtemelen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, HDP’ye ilişkin hazine yardımının kesilmesine ilişkin kararı iptal eden Anayasa Mahkemesi hakimlerinden bazılarını telefonla araması idi.
Kimilerine göre onları azarladı, başkalarına göre de sitem etti.
Azarlayan ya da sitem eden kim?
Türkiye Cumhurbaşkanı unvanını taşıyan Recep Tayyip Erdoğan.
Böyle bir iş yapabilir mi?
Asla.
Türkiye’de gündem öyle hızla akıyor ki, bu vahim olay bile bir hafta olmadan unutuldu gitti.
Ekonomideki çok olumsuz gelişmeler, Muharrem İnce münasebetsizlikleri, YSK’nın Anayasanın 101. Maddesinin çok sarih hükmüne rağmen Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı adaylığını kabul etmesi ve en son da (şimdilik) İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı'nın birilerinin maşaları tarafından kurşunlanması başrolünde Erdoğan’ın olduğu bu Anayasa Mahkemesi skandalını maalesef ikinci plana attılar.
Anayasa bir devletin en üst norm belgesidir ve Cumhurbaşkanının da asli görevi Anayasanın uygulanmasını temin etmektir (Anayasa Madde 104).
Anayasanın 138. Maddesi de şöyle demektedir: “Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz”.
Anayasanın ilgili maddesi böyle iken Erdoğan’ın Anayasa Mahkemesi hakimlerini telefonla arayıp azarlaması ya da teessüf etmesi bir hukuk devleti ile bağdaşır mı?
Lütfen kimse bana “daha neler oldu bu ülkede, sen de bir telefona kafayı takmışsın” falan demesin.
Çok önemli seçimlere bir buçuk ay kalmışken Anayasa Mahkemesi üyelerini arayabilen, buna cüret eden Erdoğan, YSK üyelerine neler yapmaz?
Anayasanın yukarıda bir bölümünü aktardığım 138. Maddesini bu kadar açık bir biçimde ihlal etmeye cüret eden Erdoğan aynı Anayasanın başka maddelerini, seçimlerin güvenliğine ilişkin düzenlemeleri neden ihlal etmesin!
HUKUKSUZ TEK ADAM REJİMİ
Yaşananlar Türkiye’nin artık bir hukuk devleti olmaktan tamamen çıktığını göstermektedir.
Bu çirkin yolun taşlarını döşeyenlerin de en başında bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan gelmektedir.
Mevcut sözde başkanlık sistemi, hukuksuz bir tek adam rejimi zaten Cumhurbaşkanına anayasal düzeyde büyük yetkiler vermektedir.
Bu durumda gariban vatandaşın tek güvencesi sağda solda kırıntı halinde kalmış anayasal, hukuki güvencelerken çok güçlü Cumhurbaşkanının o gücünü kullanırken o küçük güvenceleri de ayaklar altına alması sistemi tamamen bir despotik rejim haline dönüştürmektedir.
Ortalama vatandaş da kendini sarması ve koruması gereken hukuk sisteminin ve kalkanının tamamen ortadan kalktığını gördüğünde kendisi de hukuk dışı davranmayı bir hak olarak görebilmekte ve böylece ortaya büyük bir kaos çıkmaktadır.
Şekilde görüldüğü gibi.
Pardon, ekranlarda ve gazetelerde görüldüğü gibi.
Eser Karakaş: Kadıköy Saint Joseph lisesi muzunu. 1978’de Boğaziçi Üniversitesi İİBF’den mezun oldu. Doktorasını 1985 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde yaptı. 1996’dan itibaren İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nde profesör olarak ders verdi. Bahçeşehir Üniversitesi İİBF’de Dekanlık yaptı. 2016 yılında 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. 2008 yılından itibaren Strasbourg Üniversitesi Science Po’da misafir öğretim görevlisi olarak bulunuyor.