Ahmet Nesin
Erdoğan da, Kılıçdaroğlu da HDP'ye yalvaracak!..
Seçimin erken yada geç olması hiç önemli değil, sevenin de sevmeyenin de kabul ettiği bişey var ki, o da yeni başkanımsılı cumhurbaşkanlığı sisteminde HDP kilit partidir. Herkes ne kadar böbürlense de, sövmeye çalışsa da içlerinden "Ne yapsak da bunların gönlünü kazansak" diye geçiren onlarca siyasici, kasteci ve akatemisyen dolu etrafımızda. O yüzden de hangisi mikrofonu yada kalemi eline alsa HDP yönetimine sayarken HDP seçmenini bir kucaklıyor, bir seviyor ki yani bu kadar sevilen yavrusu olsa bunalır.
Dediğim gibi, bunu sadece siyasiler yapmıyor, 3 milletvekilinin vekilliklerinin düştüğünün ertesi kasteci Fatih Altaylı "TBMM ayağına sıkmamalıydı" başlıklı yazısına "Benim gördüğüm şudur, Binali Yıldırım, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olmak için TBMM Başkanlığı’nı bırakmasaydı, bugün bu tatsız durumu yaşıyor olmazdık. Tatsız durum dediğim başta Enis Berberoğlu olmak üzere bazı milletvekillerinin milletvekilliğinin TBMM’de alelacele ya da apar topar diyebileceğimiz şekilde düşürülmesi." diye başlamış.
Yazıyı okuyunca Altaylı demokrat, 3 vekilin olayına da tavır almış, almış da Enis Berberoğlu adını öğrenmiş sadece, diğer vekillerin adı yok, adı olmayınca partileri de yok. Tabi bunun için uyanık olmak gerek, Enis Berberoğlu’nun da partisinin adını yazmayacaksın ki, o zaman kendini savunma hakkın olsun. Yani Altaylı, herkesin kızdığı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 1 adım önüne geçmiş kendince.
Herkes Kemal Kılıçdaroğlu’na kızıyor da, Enis Berberoğlu değişik mi tavır alıyor hem tutuklanırken, hem de salıverilirken, o da bütün bu faşizm sadece kendi başına gelmiş gibi sus-pus, Leyla Güven ve Musa Farisoğulları aynı rezilliği yaşamamış sanki. Bu nasıl bir Erdoğan sistemiyse neredeyse bütün eski demokrat ve devrimcileri Nedim Şenerleştiriyor sanki.
Gelelim olası erken yada normal tarihli seçime, benim naçizane bir önerim olacak HDP’ye: Türkiye Büyük Millet Meclisi seçim sonuçlarını tahmin etmek için bence artık anketlere bakmaya gerek yok. Bu yazıyı birilerinin bana lütfu olarak 7 Haziran günü, hem de aynı AKP ve Erdoğan hükümetinin yıkıldığı bir Pazar günü yazıyorum. AKP-MHP ortaklığının meclis seçimlerinde hükümet çıkarma olasılığı artık neredeyse sıfırın altına düşmüş durumda. Önceki 7 Haziran seçimlerinden 2 ay önce Irak-Süleymaniye’de Talabani’nin KÜRTSAT TV kanalında nasıl %13 oy alır ve 80-85 arası vekil çıkarırız dediysem, şimdi de aynı iddiayı öne sürüyorum. O yüzden vekil seçimlerine önceki seçimlerde olduğu gibi girmeli HDP.
Yeni sistemde meclis seçimleri cumhurbaşkanlığı seçimleriyle beraber yapılacak. HDP cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendi adayını çıkarmalı ama bu kez yarısı diğer blokun adayına oy vermemeli. Çünkü herkes ne kadar Muharrem İnce CHP oylarını yükseltti dese de, o seçimlerde HDP’nin meclis oylarıyla sevgili Selahattin Demirtaş’ın aldığı oy farkına bakarsa Muharrem İnce’nin CHP’nin oyunu yükseltmediğini görür. 2018 seçimlerinde cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş %8,4, Meral Akşener de %7,3 oy aldılar. Aynı seçimlerde HDP %11,7, İYİ Parti de %10 oy aldılar. Aradaki fark tam da hep %25 olan CHP’nin oyunun HDP ve İYİ Parti’den kaçan %6’lık oy kadardır, o yüzden Erdoğan yalakalarının işine geldiği için devamlı İnce’yi pohpohluyorlar.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci tura kalırsa bence yapılması gereken tavır aynı referandumda konulan tavır gibi olmalı, "SİZE OY VERMEYECEĞİZ" Ama cumhur ittifakı seçilir ama millet ittifakı, hiç de umurumda değil, hani gençlerin dediği gibi, "Çok da tın."
Bu seçimlerin sonucunda şu olacak, Mecliste AKP-MHP hükümet kuramayacak, seçilirse Erdoğan sarayında kös kös oturacak ve HDP dışındaki bütün partiler Aziz Nesin’in öyküsünün sonundaki köy ağasıyla maraba gibi "Ağam yola çıktığımızda traktör senindi, ben yoldaki teresi yedim ve traktör benim oldu. Daha sonra yoldaki başka bir teresi sen yedin, şimdi traktör yine senin. Peki ağam, biz bu pohu niye yedik" diye dertleşip birbirleriyle olağanın da üstü toplantılar yapacaklar, milli güvenlik kurulu ucu bucağı belli olmayan toplantılara başlayacaklar.
Olası sonuçları zaten devrimciler ve Kürtler doğduklarından beri yaşıyorlar, onun için bizim cenahta değişen bişey olmaz. Olmaz ama bir olasılık daha var, bu dediğim sistem doğal olarak yeni bir seçimi mecbur kılacak, o zaman HDP’nin kapısına kimler gelir bilemem, bırakın Kılıçdaroğlu’nu, Meral Akşener bile sıraya girer. AKP son yerel seçimlerde zaten denedi ama beceremedi…
Türkiye şu anda Nazi Almanya’sındaki rahip Martin Niemöller’in "Naziler önce komünistler için geldiler, bir şey demedim çünkü komünist değildim. Sonra Yahudiler için geldiler ve bir şey demedim çünkü yahudi değildim. Sonra sendikacılar için geldiler ve bir şey demedim çünkü sendikacı değildim. Sonra Katolikler için geldiler ve bir şey demedim çünkü Katolik değildim. Ve sonra benim için geldiklerinde ise çevremde benim için bir şeyler diyecek kimse kalmamıştı." dediği dönemi yaşıyoruz ama farkında değiller.