Benimki eski alışkanlık, ay başlarında gaz lambasıyla çalışıyorum, ay ortalarına doğru param yetmediği için mum almaya başlıyorum. Bir devrimci olarak Erdoğan’dan sonra bulunan elektriğe geçmem gerekse de, ataerkil ve feodal bir toplumda büyüdüğümden gelenek ve göreneklerimden vazgeçmek o kadar da kolay olmuyor.
Gelenek ve göreneklerimizden dediğimde şaka yapıyorum sanıyorsunuz ama hiç de öyle değil. Babam 1971 yılında resmî olarak Nesin Vakfı’nı kurduğunda inşaata başlamış ama kalmak istediğinde de çadırda kalıyordu. Nesin Vakfı arazisine henüz elektrik hattı çekilmediğinden gaz lambası ve mumla çalışıyordu geceleri.
İngiltere’den tatile gelmiştim ve artık bir idare binası yapılmış ama hâlâ elektrik bağlanmamıştı. Esasında telefon da sonradan bağlandı, o da yandan çarklı Şirketi Hayriye vapuru gibi manyetoluydu. Babam Vakfı görmemi istedi ve beraber gittik. Ben gece ne yapacağımı düşünüyordum bu elektriksiz, telefonsuz ve Erdoğansız yerde. Hava kararmaya başlayınca babam büyük bir titizlikle bir tüp gaz çıkardı (O zaman henüz Tüp-Gaz-teciler yoktu) ve yaktı, ortalık iyice aydınlandı.
Sevinmiştim, babam gaz lambasından lüks lambasına geçmişti ama içimde bir burukluk da yok değildi. Devrimci bildiğim babamın lüks lambasına geçerek burjuvalaştığından şüphe duymaya başlamıştım.
Neyse, lüks lambası babamın masasındaydı ve doğal olarak da önündeydi, daktiloda yazdığı herşeyi net görüyordu. Oysa ben onun karşısında koltuktaydım ve kitap okumaya çalışıyordum. Çalışıyordum, çünkü o burjuva lüks lambasıyla gözlerimin arasına kitap girince ciddi bir loşluk oluyor ve romantizm içinde okumam zorlaşıyordu.
İkinci sorun günlük gereksinmelerimizi karşılamak için arasıra kalkmak zorunda kalıp aşağı katta olan tuvalete gitme zorunluluğuydu. Yedek lüks gömleği var ama lambası yok, doğal olarak el yordamıyla inip-çıkmak o kadar kolay değil. Oysa yanıldığım bişey vardı, babam ilerici ve devrimciydi, herşeyin çözümünü bulurdu ve ben oturduğum yerde kıvranmaya başlayınca, çekmecesinden beyaz uzun bişeyler çıkardı ve ucunu kibritle yaktı. Dahi babam sayesinde elimde mumla işemeye gittim.
Ben şimdi aynı geleneği devam ettiriyorum. Hesabı da kolay, salona kaç mumluk ampul kullanılıyorsa, o kadar mumu salona, 40 mum banyoya, 60 mum yatak odasına, 80 mum mutfağa.
Neden mi elektrik kullanmıyorum, ben Erdoğan karşıtıyım kardeşim, onun getirdiği bişeyi kullanmam. Bu cahillikten değil, elektriği özelleştirirken devletin ürettiğine dağıtım şirketi kurdurdu da ondan. 5’li çete sadece dağıtımı yapıyor ve milleti beraber soyuyorlar. Şaka değil, Erdoğan’ın getirdiği elektriğe rağmen millet lüks lambasına ve muma döndü. Isınma mı, o da Erdoğan’ın istediği gibi halloluyor, 3 çocuk.