Erdoğan Fethullah Gülen'den 'Ilımlı İslam'ı çalmaya çalışıyor!..

Erdoğan'ın da artık savunmaya başladığı şeyi Fethullah Gülen ve arkadaşları çok tartıştılar ve AKP'nin bitakım sol ve liberaller tarafından sevilmesine, savunulmasına neden oldu.

Dindarlardan çok dincilerin yada kendini dinci zannedenlerin neden daha çok eleştiri yerine küfür ettiğini yavaş yavaş anlıyorum. Kitap okumadıklarını biliyorum, o konuda tereddütüm yok ama bir yazıya internetten küfrederken (pardon cevap verirken) o yazıyı yazan insanın o konuda yazdıklarına bakmak bilemedin 5 dakika alır. Ben yazılarımın başlıklarını 1-2 gün önceden okurlara bildiriyorum ya, bir aklı evvel başlığı okuyup bana küfretmiş. Oysa internete girip "Ahmet Nesin ve ılımlı İslam" diye yazsa, benim bu konunun olamayacağına dair en az 15 yazım olduğunu görür. O yüzden bana neden "SALAK" dediğini anlamadım.

Gelelim "Ilımlı İslam" modeline ve Erdoğan'ın rol çalmaya başlamasına. ABD attı bu modeli ortaya ve bunun uygulamaya başlayacağı en uygun ülke olarak da Türkiye'yi seçti. Türkiye'yi seçmekte haklıydı, çünkü Türkiye Osmanlı döneminde bile İslamiyet'e tam uygun davranan bir ülke hiç olmadı, olamazdı da. Bunun en büyük nedeni, bu kadar etnisitenin olduğu bir bölgede İslamiyet tam istenildiği gibi yayılmaz ve her tarafında Kur'an'ın gereklerini tam olarak uygulayamazsın.

Yıllardır bir iddiam var, Türkiye nüfusunun büyük bir çoğunluğu "Deist" ama bunun farkında değil. Türkiye nüfusunun büyük bir çoğunluğu Müslüman olduğunu söyler ama rakı içer, Hac'ca gitmez, 5 vakit namaz kılmaz, Cuma'ya gitmez, oruç tutmaz, imam nikahı kıydırmaz, Kur'an okumaz, daha sayacaklarım var ama bu kadarı yeter, yani kimisi mecburi olan hiçbir görevi yerine getirmez. Bütün bunların arasında sadece bayram namazına gider ve maddi durumu biraz iyiyse kurbanını keser ve onu da daha çok ya Darülaceze'ye ya Çocuk Esirgeme'ye yada Türk Hava Kurumu'na bağışlar. Bu yaşam tarzı, işte "Ilımlı İslam" tarzı bir yaşamdır ve kimsenin önerisi yada gruplaşmasıyla değil, kökenlerinden dolayı bir türlü atalarından beri İslamiyet ile bağdaşamadıklarından dolayı kendiliğinden oluşmuştur.

Gidelim Fethullah Gülen'in terörist ilan edilmeden önceki Türkiye'ye, işte "Ilımlı İslam" tarzı konuşmalar o dönemde çıktı ve ben kesinlikle karşı çıktım. "Ateist halinle sana ne" diyebilirsiniz ama iş sandığınız kadar basit değil. Size komik gelecek ama ben "Ilımlı İslam"ı savunuyorum ama karşı çıkıyorum. Daha net açıklayayım, dediğim gibi Türkiye'de zaten yaşanan bişeyi kağıt üstüne dökmeye kalktığınızda yada örgütlemeye kalktığınızda işler karışıyor.

Nerede karışıyor, Kur'an'da herhangi bir ayetin değiştirilememe olgusunda karışıyor. Kur'an'daki bir ayeti değiştirme ve çıkartma hakkı olmadığından dolayı, ayetlerden birinde kadını dövmek varsa (Ölçüsünü tartışmıyorum) bunu insan yaşamında 2 değişik şekilde değerlendirir. Ya bunu kafasında yok sayar ve medeni bir şekilde yaşar yada dövmeye devam eder ve kendince Kur'an'ı Kerim'e sığınır ama Türkiye Hilafetle yönetilmediğinden gerektiğinde hapse de girer.

Yani daha önce "Ilımlı İslam"ı savunanlar gibi örgütleşerek değil, bunu içsel duygularla ancak yaşar ve çevremizi genişletebiliriz. Biliyorsunuz, bu "Ilımlı İslam" işinin içinde spekülatör Soros ekibi de vardı ve bu konuda çok çalışmalar yapıp, vakıf ve dernekler kurdular. Erdoğan o sırada hem Fethullah Gülen hem de Soros ekibiyle beraber çalışıyordu, hiçbir zaman onlar gibi "Ilımlı İslam" demedi ama sonuna kadar yanlarında oldu. O yüzden geçtiğimiz aylarda bir yazımda esasında Erdoğan'ın da Gülen Hareketi'nin bir parçası olduğunu ama daha sonra oyun bozanlık ettiğini yazdım.

Peki, iş bu kadar kavga noktasına geldikten sonra önceki gün Erdoğan neden "Son günlerde bakıyorsunuz. Din adamı olarak ortaya çıkıp da ne yazık ki kadınla ilgili çok farklı açıklamalarda bulunup, dinimizde yeri olmayan kendine göre içtihatta bulunanlar var. Bunları anlamak mümkün değil. Yani bunlar ya bu asırda yaşamıyorlar, çok farklı bir dünyada zamanda yaşıyorlar.  Çünkü İslamın güncellenmesinin gerektiğini bilmeyecek kadar da aciz bunlar. İslamın hükümlerinin güncellenmesi vardır. Siz İslam'ı 14 – 15 asır öncesi hükümleriyle kalkıp da bugün uygulayamazsınız. Böyle bir şey yok. Onun için de bugün İslam'ın uygulanması yer zaman koşullar her şeyiyle o da değişiyor. İslam'ın güzelliği burada zaten. Bütün bu hocalarımız ne iş yapıyorlar. Niçin bu alanı bu adamlara kaptırıyorlar. FETÖ olayı da böyle oldu. Söyledik söyledik sonunda bir şura yaptırdık. Asıl konuşması gereken konuşmayınca meydan FETÖ'ye kaldı. FETÖ'nün arkasından gelen tiplere kaldı maalesef. Onların da vasıfları ortada. FETÖ'nün kalitesi vasfı ortada, arkasından gidenler onlar ondan daha da geri." diye bir konuşma yaptı.

İşte zurnanın zırttt dediği yer de burası, Erdoğan'ın da artık savunmaya başladığı şeyi Fethullah Gülen ve arkadaşları çok tartıştılar ve AKP'nin bitakım sol ve liberaller tarafından sevilmesine, savunulmasına neden oldu. Ben de bunun üzerinden haftalarca yazdım, İslamın güncelleşmesi ancak Kur'an'ın eksiltilmesiyle yada yenilenmesiyle olur, bu kez İslam güncellenmez, yeni bir din ortaya çıkar.

Zurnanın ikinci zırrttt dediği yer de Erdoğan'ın aynı konuşmasında Fethullah Gülen'e çatması. Şura yaptırdık dediği konular esasında bugün Erdoğan'ın da hemfikir olup söylediği konular. Ama Erdoğan halkın bunu tam olarak bilmediğini gayet iyi biliyor ve sanki Gülen bunların tersine şeyler söylemiş de "Ilımlı İslam"ı kendisi keşfetmiş havalarında günümüze göre İslam demeye başlıyor.

Bu çelişkileri tam anlayabilmek için esasında Perşembe akşamı CNN TÜRK'te Hande Fırat'ın yaptığı tartışmayı izleseydiniz. Erdoğan bu tartışmaya son dönemde çıkan kimi imam, hoca ve profesörlerin açıklamaları üzerine girdi. Dini bütün tartışmacılar gerçekten sıkıştılar ama bir gerçek de vardı ki, kendilerini Kur'an'a inanmak zorunda hissetmeleriydi. Sonunda birisi "Kur'an'a inanırım ve var ama ben kadın dövmem, dövene de karşıyım..." dedi. Diğer bir inançlı da Erdoğan'ın haklı olduğunu ve Kur'an meallerinin hep değişik olduğunu ve çok kafa karıştırdığını anlattı. Oysa kadına dayak konusunda değişik meal yok, olsa olsa dayağın ölçüsü değişik yazılmıştır. Ortaya çıkan sonuç daha da kötüydü ve daha çok tartışılan ayetin ve yorumun aynı zamanda Diyanet İşleri sitesinde olduğuydu.

Yazı uzadı, belki sonraki yazıda devam ederim. CNN'deki tartışmacıların ismini yazmama nedenim, bu konularda bana çok küfür geliyor, onlara da gelmesin istedim, çünkü çok kritik bir konu. Sonraki yazıda Erdoğan'ın buna neden gereksinim duyduğunu yazacağım.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet Nesin Arşivi