İşxan Miroyev
Erdoğan’ın hırsları haddinden fazla
Türkiye savunma projelerinin finansmanını artırıyor. Son beş yıl içerisinde bu projelerin sayısı 100'ü aştı ve finansmanı da 60 milyar dolara kadar büyüdü. Bununla beraber Ankara ulusal güvenlik konusundaki politikalarını uygularken uluslararası müttefiklerine danışmıyor ve NATO üyesi olmayan ülkelerle yapılan sözleşmeleri de iptal etmeyi düşünmüyor. Türkiye Cumhurbaşkanı, ABD’nin Türkiye’nin Rus S-400'leri satın almasına karşı uyguladığı yaptırımlara ilişkin yaptığı açıklamada bundan vazgeçmeyeceklerini açıkladı.
Geçen yılın sonunda Erdoğan önemli açıklamada bulundu. Onun görüşüne göre dünyada oluşmakta olan yeni politik koşullarda Türkiye bölgedeki etkinliğini artırmalı ve burada esas güç olmalı. Bunu uygulayabilmek için Türkiye’nin yeterli imkanları var.
Türkiye ulusal savunma sanayisine büyük paralar yatırmakta, diğer ülkelerle askeri-teknik iş birliğini genişlemekte ve aktif olarak gelişmiş modern teknolojileri satın almakta. Savunma Sanayii Araştırma Enstitüsü ziyareti sırasında Erdoğan Türkiye ordusunun gelecekte bir bütün olarak Türkiye’de üretilen silah ve askeri teçhizatla donatılacağını vurguladı. Uzmanlar önümüzdeki 30 yıl içerisinde Ankara’nın çıkarlarının yönünü hangi tarafa doğru çevireceğine ilişkin değerlendirmelerinde; bunun Rusya topraklarının bir kısmı olacağı sonucuna vardılar. Bu topraklar Kırım, Kuzey Kafkas cumhuriyetleri, Stavrapol ve Krasnodar bölgeleri, Astrahan ve Rostov illeri, Rusya’nın diğer Güney bölgeleri, bir de Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Özbekistan. Türkiye’nin ilgi alanlarına Balkanlar, Mısır, Libya ve Körfez bölgesi ülkeleri de girecek.
Birçok kez politik uzmanlar Türkiye Cumhurbaşkanı'nın eski Osmanlı imparatorluğu'nun parçalarını birleştirme isteminde olduğunu belirtmişlerdi. Erdoğan bunu yaparken yumuşak güç dediğimiz gücü kullanmakta, ticari-ekonomik yollarla, kültürel ve bilimsel-teknolojik işbirliğiyle ve bir de aktif olarak din faktörünü kullanmakta.
Peki Erdoğan’ın bu imparatorluk hırslarına Moskova nasıl tepki veriyor? Kremlin ne kadar da ısrarla Türkiye’ye uçuşların yasaklanmasının politikayla ilgili olmadığını söylese de turistler de uzmanlar da hata bile bazı politikacılar da bu yasağın politikayla ilgili olduğu düşüncesindeler. Rusya yönetimi 15 Nisan'dan 1 Haziran'a kadar Türkiye’yle olan uçuşları durdurdu. Bunun resmi gerekçesi olarak, Türkiye’de korona virüs hastalığının büyümesi olarak gösterildi. Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov, 'turist yasağının' hastalığın yayılmasıyla ilgili olduğunu dile getirse de Türkiye dışında bir de Tanzanya’ya karşı bu yasak uygulandı.
Peki Rusya ne için Türkiye’yi cezalandırıyor? En belirgin cevabı ise Moskova-Kiev arasındaki gerilimde Türkiye’nin yanlış tarafı tutmuş olmasıdır. Bu yaptırımlara benzeyen yasağın uygulanması iki gün önce Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan ve Ukrayna başkanı Vladimir Zelenski arasında resmi görüşmelerin yapılmış olmasından sonra gerçekleşmiş olması tesadüf olmasa gerek. Görüşme sonrasında Türk liderinin sarayından yapılan açıklamada Türkiye ve Ukrayna arasındaki ilişkiler 'Stratejik ortaklık' olarak adlandırılmıştı.
Tabi ki bu iki devlet başkanının konuştuklarının içeriği Kremlin yönetiminin hoşuna gitmeyen şeylerdi. Görüşmeler sonucunda açıklanan ortak deklarasyonda Türkiye’nin Ukrayna’nın NATO üyeliği isteminin desteklediğini açıklanmıştı. Erdoğan yine 'Kırım'ın Rusya tarafından ilhakını' kabul etmediklerini ve bunun Ankara’nın 'ilkesel kararı' olduğunu açıkladı. Bu iki ülke arasındaki görüşmelerinin içeriğinin en önemli kısmı ise iki ülke arasındaki askeri-teknik işbirliğidir.
Gelişmelerin hangi yönde olacağı ise önümüzdeki dönemde belli olacak.