Ahmet Nesin
Erdoğan öldürülen 17 yaşındaki Ali’nin 18 kardeşine vatandaşlık verdi!..
2008 yılında Fransız vatandaşı olmaya karar vermiştim. 2003 yılında iltica ettiğim için vatandaşlık almam diğer yabancılara göre daha kolaydı, hâlâ da öyle. Kolay dediğime bakmayın, sadece fransızca konusunda daha toleranslı davranıyorlar, yoksa hemen hemen aynı işlemleri yapıyorsunuz. Ben de valiliğe gittim ve başvuru yapabilmek için danıştım ve evrakları aldım. Akşam eve geldim, kâğıtlar önümde, incelemeye başladım ki işlem bitürlü bitmiyor. Öyle bir bürokrasi var ki, benim gibi bu işlerden nefret eden birisi için tam bir felaket. Bunun üzerine ben de vazgeçtim ve ertesi gün tekrar valiliğe gidip ilticayla aldığım sınırsız oturumumu yine sınırsız olan işçi oturumuna çevirdim. Bugün 17 yılın içindeyim ve fransızdan tek farkım oy kullanamamam ve seçilememem. Bu arada Fransa’da kimlik kartlarını 10 yıllık olarak alıyorduk, şimdi 15 yıla çevirmişler. Bu kimlikteki numaralarda bana en ilginç gelen Fransa’da bana benzeyen kaç kişinin de olduğunun belirtilmesi. Bu niye önemli derseniz, sanırım büyük suçlarda gerekli oluyor ama çok ilginç bir istihbarat şekli.
Biliyorsunuz geçen gün F.K. adında bir polis Suriyeli, 17 yaşında Ali Hemdal adında bir çocuğu kalbinden vurarak öldürdü. Polis gözaltına alındı ve savcılık ifadesinde "Koşarken elimde eldiven bulunduğundan ve çok sendeleyip yorulduğumdan o sırada yere düştüm. Yere düşerken de silah ateş aldı. Ben kesinlikle silahı şahsa doğrultmadım. Sadece şahsı yakalamaya çalıştım. Böyle bir şey yaşandığı için üzgünüm. Normal şartlarda silahı emniyeti açık olarak taşıyoruz. Sokak sıkıntılı olduğu için silahı elime aldım. Silah yanlışlıkla ateş aldı. Elim yanlışlıkla tetiğe değdi. Silahı elime almanın nedeni havaya ateş açmaktı. Sendeleyip düştüğüm için yorgunluk ve Ramazan dolayısıyla böyle bir olay meydana geldi. Kesinlikle çocuk yürümüyordu. Beni görünce koşarak kaçtı. Ben de arkasından koştum. Çocuğa doğrudan ateş ettiğim hususu doğru değildir. Tanık beyanlarını kabul etmiyorum." dedi.
Ne kadar alışık olduğumuz ve klasik bir ifade değil mi, herşey kazara ve niyet de havaya ateş açmak ama şanssızlık ve takdiri ilahi kurşunu gelip çocuğun kalbine saplıyor. Daha önceleri öldürülen çocuklar için verilen ifadelerle sanki aynı, hiç istemeden ama anında belden çekilen silah ve niyet havaya ateş açmak. Üstüne üstlük bir de ramazan ve polis o yüzden yorgun.
Peki, bu olaydan sonra ne oldu, Erdoğan herşeyi çözdüğü gibi bu olayı da çözdü ama zaten sevmiyordum, bu kez iğrendim. Bir insan 17 yaşında öldürülen bir çocuğu nasıl olur da siyaset ve seçim malzemesi yapar, gerçekten iğrendim. Şimdi size kimi konuşma notları vereceğim:
Çevirmen: Sayın Cumhurbaşkanım sizinle gurur duyuyorum, Ali sizin evladınız. Sizden Ali’nin hakkını talep ediyorum. Hükümetinizle, devletinizle gurur duyuyorum.
Erdoğan: Senin kaç çocuğun var?
Çevirmen: 18 tane çocuğu, 2 eşi varmış sayın Cumhurbaşkanım?
Erdoğan: Peki bunlar vatandaşlık müracaatı yaptılar mı?
Çevirmen: Sayın Cumhurbaşkanım müracaatlarını aldık efendim?
Erdoğan: Müracaatları aldınız mı hepsinin?
Çevirmen: Evet efendim hepsini aldık, bugün işleme başladık
Erdoğan: Tamamını aldınız mı?
Çevirmen: Tamamını alacağız efendim
Erdoğan: Alacağız demek başka, aldık demek başka. Tamam orada da bir aksama olmasın, haberimiz olmasın. Ben tekrardan Ali kardeşime Allah’tan rahmet diyorum. İnşallah şehitler sınıfına dahil etsin.
Çevirmen: Sayın Cumhurbaşkanım Ali sizin çocuğunuz size çok teşekkür ediyorum, diyor. Size sonsuz saygılarımı sunuyorum
Bütün konuşmayı buradan dinleyebilirsiniz. İşin içinde aşiret var, oy var, aklınıza ne geliyorsa var. Ve en acısı oğlunun cinayetine karşılık vatandaşlık ödülü alan bir baba var. Bir ülke ancak bu kadar pespaye bir şekilde yönetilir. Bu kardeşlerin, eşlerin kaç oyu vardır bilmiyorum ama bildiğim şey Erdoğan’ın ilk seçimde tuzla buz olacağıdır. Konuya fazla girmeyeceğim, çünkü kalemimim ucundaki herşeyi çızıktırmak istemiyorum, çünkü ben kendisi yerine utanıyorum.