Erken seçim gündemde değil

CHP’li kurmaylardan, 'Böyle bir süreçte kim erken seçim ister, kitleleri bu tehlike karşısında sandığa sürükler, o kaybeder' diyen de var.

SETA’nın internet sitesinde 5 Mayıs’ta Nebi Miş imzasıyla yayımlanan ve bana kalırsa tarihin en ironik makalesi olarak kayıtlara geçmesi gereken, "CHP’nin Sert Kutuplaşma Siyasetinin Nedenleri" başlıklı makaleyi okumanızı öneririm.

Zira bu ezber bozan makale, sadece CHP’nin neden böyle davrandığını anlatmıyor, AKP’nin CHP’nin bu sert kutuplaşma siyasetine karşı nasıl bir savunmaya geçtiğini de tüm hatlarıyla gözler önüne seriyor!

Makaleye göre, bugün Türkiye’de büyük bir kriz varken, CHP kutuplaştırıcı ve sert bir söylem üretiyor, elinin altındaki sosyal medya ordusuyla da bu söylemi güçlü kılıyor. CHP’nin kutuplaştırıcı ve sert söyleminin altında yatan en büyük neden, AKP’nin korona krizini yönetmesindeki başarıyı gölgelemek. Peki, AKP buna karşı ne yapıyor, "sadece yanıt verebiliyor."

5 Mayıs’ta yayımlanan bu makaleden sonra AKP Sözcüsü Ömer Çelik başta olmak üzere AKP’nin başta "darbe tehlikesi" olmak üzere geçen hafta yarattığı tüm tehlike gündemlerine karşı söylediği tam olarak buydu: "Biz sadece bu söylemlere yanıt veriyoruz."

Koronavirüs önlemlerinin açıklanacağı ilk haftaları hatırlayalım… Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ikinci Ulusa Sesleniş Konuşması… Herkes evlerine kapanıp, televizyonun karşısına geçmiş, yaşamlarını direkt tehlikeye atan bu bilinmez tehlikeye karşı devletin alacağı önlemleri, işlerinden olup olmayacaklarını, nasıl geçineceklerini düşünürken; Cumhurbaşkanının CHP’ye yönelik söylemleriyle karşı karşıya kaldı. Araştırmacı Kemal Özkiraz’a göre burada yaşanan kırılma, şimdiden anketlere yansımış. Erdoğan’a destek karşısında, partili Cumhurbaşkanını desteklemeyenlerin sayısında artış var.

Üçüncü ve devamı Ulusa Sesleniş konuşmalarında da aynı söylemlerle karşılaştı insanlar. Tüm bunlar olurken, CHP Genel Başkanı ise sessizliğe gömülmüştü. Kılıçdaroğlu’nun kurmaylarıyla yaptığımız konuşmalarda, birkaç kez bu konu açıldı. Her seferinde, "Genel Başkan bu söylemlere nasıl yanıt verecek" diye sordum. "Genel Başkan bu sözlere yanıt vermeyecek. Vatandaş can derdindeyken, gündemi siyasi çekişmelerle değiştirmenin gereği olmadığını söyledi" diye yanıt verdiler. Peki, ne yapacaktı Genel Başkan bu süreçte. Sendikalarla, öğrencilerle, meslek odalarıyla, eğitimcilerle, doktorlarla görüşmeler yapacaktı. Öyle de oldu…

Geçen hafta başlayan darbe tehlikesi söyleminin kamuoyunda beklenen tepkiyi yaratmadığı ortada. Bu söylem şimdilik AKP’nin kendi tabanını konsolide etmeye yaramadı.

AKP’nin özellikle muhalefete karşı yürüttüğü bu kutuplaştırıcı söylem ne vakit tırmansa, Ankara’da da bir "erken seçim" fısıltısı başlar…

Muhalefet partilerinde "darbe tehlikesi söyleminin" olduğu gibi "erken seçim söyleminin" de bir karşılığının olmadığını belirteyim. Sadece CHP’de değil, diğer muhalefet partilerinde de böyle bir çıkış yakın zamanda olmayacak. En azından korona krizi devam ettiği sürece, böyle bir çıkış yapmayacaklarını belirtiyorlar. CHP’li kurmaylardan, "Böyle bir süreçte kim erken seçim ister, kitleleri bu tehlike karşısında sandığa sürükler, o kaybeder" diyen de var.

Muhalefet partilerindeki durum bu, ama iktidar bir baskın seçim söylemiyle karşımıza çıkar mı? Bundan da kimse emin değil…
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sibel Hürtaş Arşivi