İşxan Miroyev
Gorbaçov ve Yeltsin’in kaderi Putin’i de bekliyor mu?
Yeniden seçilen Rusya devlet başkanı Vladimir Putin önümüzdeki bir yıl içerisinde hızla toplumun desteğini kaybedebilir. Toplumsal tepkinin ilk sinyali hükümette yapılacak değişikliklere ve anti toplumsal reformalar karşı olabilir.
Putin’i bekleyen en kötü ihtimal ya SSCB’nin ilk ve son başkanı Mihail Gorbaçov’un ya da Rusya Federasyonu’nun ilk başkanı Boris Yeltsin’in kaderi. Bu son Rusya devlet başkanlığı seçimleri son umudun seçimi olarak değerlendirilebilir. Peki Vladimir Putin Rusya toplumunun bu umudunu yeterince karşılayabilir mi? Bu büyük soru işaretidir.
Kanımca vatandaşın devlet başkanına güveni yıldırım hızıyla düşebilir ki bu Rusya modern tarihinde Gorbaçov, Yeltsin ve farklı politik liderler örneğinde yaşanmıştır. Bu çok çabuk gerçekleşebilir. Yani eğer bir yıl içerisinde ciddi yapısal reformlar yapılmazsa yani göreve başladıktan sonra hükümetin belirlenmesine yansımasa o zaman çok ciddi ve hızlı reyting düşüşü yaşanır. Şu an yapısal ve sistematik reformlar ile ülkenin ekonomik yönünde değişiklik beklenmemeli. Tam tersine emekli maaşların azalmasını, bazı sosyal ayrıcalıkların kaldırılmasını ve sosyal programların finansmanın durdurulmasını göreceğiz.
Birçok anti sosyal reform gerçekleşebilir. Vladimir Putin, bütün dünyada emeklilik yaşının yükseltildiğin dikkat çekerek bu alanda reformların yapılması gerektiğini dile getirmişti.
Bu reformlar Putin’in iktidarı döneminde tam 18 yıldır erteleniyordu. Kesin olan şudur ki bu reformlar Vladimir Putin’e de etkide bulunuyor.
Rusya’da tam 4 yıldır halkın gerçek gelirlerinde azalma yaşanmakta hayat kalitesi düşmekte, bundan dolayı da yapılması beklenen yeni anti sosyal reformlar halkın isyanına yol açabilir.
20 milyondan fazla insan açlık sınırında yaşıyor. Rusya’da muazzam sayıda fakir işçi var. Eğer tüm bunları göz önünde bulundurursak o zaman çok vahim bir durum ortaya çıkmakta. Büyük ihtimale halk, "ileriye dönük" adımların atılması için devleti zorlayacak.
Rusya’da bir yön değişikliği ve sola dönüş beklemekte. Rusya sosyal adaleti ve doğruluğu beklemekte. Ama tüm bunlar alttan alta ve kendini refleksi ihmal edilmeden gerçekleşecek. En büyük sorun da gerçekten de ülkede iktidara alternatif bir gücün olmaması.
Muhalefet yelpazesi çok dağınık ve birbiriyle boğuşmakla meşgul. Muhalefet diye bir şey kalmamış. Liberal muhalefet bir şeyler yapmaya çalıştı bazı büyük şehirlerde hareketlenme yaşandı ama eskisinde eser bile yok. Sol muhalefet de kriz yaşamakta -komünist parti iç politik mücadele içerisindedir ve partinin hangi yola gitmesi gerektiğini tartışmakta- bu parlamentonun en büyük muhalefet partisidir ve toplumun desteği giderek azalıyor. Ksenya Sobçak ve Dmitry Gudkov’un yeni liberal parti oluşturma girişimi siyasi ticari şov olmaktan başka bir şey değil.
Toplum çok ciddi bir sosyal-demokratik güç ihtiyacı duymakta ki bu güç çağdaş, sosyal güçlü olacak ve yurtsever ve halkçı kesimin büyük kısmını temsil edecek. Halk tekrar demokratik sosyalizmi istiyor ama bu seferki ulusal özelikleri barındıran olacak ve ülkenin iç gelişmesine dış etkileme olmayacak.
Şans var. Meydan boştur. Umarım ki sıfırdan başlayabilecek insanlar, politik güçler, gruplar bulunabilecek.
Üst kesimden de birçok çevre böyle bir sosyal adalet, yasallık, özgürlük, ekonomik gelişme ve güçlü sivil toplum istiyor. İşte seçimler bitti. Her şey yeni yeni başlıyor.