Hollanda ve Fransa’da Erdoğan üzerinden raporlar…

Başka ülkelerin istihbarat servisleri de buna benzer çalışmalar yapacaklar mı yada yaptılar da henüz açıklamadılar mı, kesin bilmiyoruz.

Hollanda Ulusal Güvenlik ve Terörle Mücadele Koordinatörlüğü’nün hazırladığı bir raporda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "çeşitli terör örgütleri" ve 2018 yılında Utrecht'te düzenlenen tramvay saldırısı ile ilişkilendirilmesi Ankara’yla Lahey arasında gerginliğe neden oldu. Bunun üzerine Hollanda'nın Ankara Büyükelçisi Marjanne de Kwaasteniet Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldı ve kendisine Türkiye'nin duyduğu rahatsızlık iletildi ve ayrıca Hollanda hükümetinden resmi açıklama istendi.

Hollanda’nın dışında Fransa istihbaratı da benzer bir rapor hazırlamış ve bu rapor geçen hafta basına sızdı ve bir dergide yayımlandı. Haberin başlığı "Comment Erdogan Infiltre la France" yani "Türkiye Fransa’ya Nasıl Sızıyor" diye atılmış. Le Journal du Dimanche dergisi konuyla ilgili 8 sayfa ayırmış durumda ve son yıllarda yaşananlardan ciddi bir endişe duyuyor.

Hollanda ve Fransa’dan sonra başka ülkelerin istihbarat servisleri de buna benzer çalışmalar yapacaklar mı yada yaptılar da henüz açıklamadılar mı, kesin bilmiyoruz ama en azından Almanya’nın ciddi önlemler aldığını biliyor ve okuyoruz. Alman istihbaratı bilhassa Diyanet üzerinden gönderilen imamlardan ne kadar rahatsız olduğunu uzun zamandır açıklıyor zaten. Alman istihbaratı işi daha da ileriye götürerek istihbarat başkan yardımcılığına bir Türkü, Sinan Selen’i getirdi. Almanya ilk kez bu kadar yüksek bir devlet görevine yabancı getiriyor.

Bu 2 rapordan ve diğer gelişmelerle ilgili önümüzdeki günlerde yazacağım. Bugün Türkiye’nin nasıl bu duruma geldiğini anlatmaya çalışacağım. 1971 yılında okumak için ilk Avrupa’ya çıktığımda gümrüklerde ciddi bir sıkıntı yaşıyorduk. Londra Heatrow Havaalanı’nda görevlendirilmiş 3 polis devamlı bizi özel olarak çevirir ve lüzumsuz sorguya çekerdi. Evet, bunu yaşardık ama bu yapılanın dinle hiçbir bağlantısı yoktu, yani Müslüman olunduğu için çevrilmezdi kimse, uyuşturucudan dolayı çevrilirdi. O yaşlarda bitürlü anlayamazdım 13-18 yaş arası biz niye uyuşturucudan çevriliyoruz diye, oysa o yaşta yalnız seyahat eden çocuk yada genç ne kadar müsait böyle bişey için kullanılmaya.

O günlerden bugünlere nasıl gelindi, devlet Almanya (En çok Türkiyeli olduğu için) üzerinden başlayarak nasıl insanlara İslamiyet’i enjekte etmeye başladı ve İslamiyet adı altında yapılan herşeyin doğru olduğu anlatıldı bu insanlara, bunları çok iyi görmek gerekiyor. Bugün Recep Tayyip Erdoğan’a çok kızanlar ve günümüzle 12 Eylül dönemini kıyaslayanlar, neden Kenen Evren’in mitinglerde elinde Kur’an-ı Kerim’le hep bir ayet okuyarak propaganda yaptığını sorgulamadıklarını kendilerine sormalılar. O kadar sistematik bir şekilde önümüze konuldu ki herşey, bunları görmemeyi anlamakta zorlanıyorum.

İşte o geldiğimiz noktada bugün Gara Operasyonu sonrası planlanmış bir şekilde 700’den fazla HDP’li gözaltına alınırken, Birgün Gazetesi tek satır bile yazmadan birinci sayfada yayınlanıyor. Çünkü biz hiçbir zaman "Durrrrr" dememişiz, tartışmaktan korkmuşuz. Tartışma başladığında herkesin beyni aynı çalışıyor, ağzı aynı tümceyi mırıldanıyor, "Canım, benim de annem dışarı çıkarken başını örterdi ama böyle değil."

Yukarıdaki tümceyi kurduğun zaman gerisini getiremiyorsun, neden bu kadar çok İmam Hatip açılıp da eğitimin geriye götürüldüğünü ve arkasından, hiçbir mesleğe sahip olamayacak olan kızların, özünde bir teknik okul olan İmam Hatiplere neden alındığını da sorgulamıyorsun. Sonuçta da aniden bu kadar türbanlı kızın nereden bitiverdiğini anlayamadan, devrimcilik adına üniversiteye girmeleri gerektiğini söylüyorsun.

Ben de aynı şeyi söylüyorum ama şunu sorguluyorum baştan, hiç kimya, biyoloji okumamışlar neden hak edenler yerine Tıp yada Kimya fakültelerine girsinler. Bunu sorgulamayanlar, bugün Hollanda, Fransa yada Almanya istihbaratının Türkiye’yi nasıl sorguladığını da umursamıyorlar ama Can Dündar’a vatan haini diyebiliyorlar yada yıllarını insan hakları mücadelesine vermiş Eren Keskin’e verilen cezaya sessiz kalabiliyorlar, sokaklara taşmıyorlar.

Gare Operasyonu’ndan dolayı bugünkü tepkilere baktığımda Süleyman Soylu’yla aynı ağzı konuşanlar var ve kendilerine demokrat diyorlar, Soylu adına sevineyim mi, üzüleyim mi, şaşırdım.

Bu İslami siyaset Erdoğan’a bir mal varlığı kazandırdı ama bunu biz değil ABD araştırıyor, bilmem anlatabildim mi?

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet Nesin Arşivi