İnci Hekimoğlu
Hurilerin bekaretinden devletin bekaretine
Eski AKP Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, gazete denilen bir yayına, ‘siyasetçi’ sıfatıyla verdiği röportajda "Devlet gece her türlü saldırıya uğrar, tecavüze de uğrar, sabah bakire olarak kalkar" dedi.
Başta kadınlar olmak üzere, farklı kesimlerden tepki yağdı bu sözlere.
Oysa nihayet "devlet"i soyut bir kavram olmaktan çıkarıp, bütün boyutlarıyla tek cümlede tarif ettiği için AKP’li Selçuk Özdağ’a belki de teşekkür etmek gerekir.
Selçuk Özdağ’ın sözleri, kendi hacmini, kalibresini ve hatta menzilini son derece seviyesiz bir ifadeyle de olsa şahane tanımlamış olmasının ötesinde, "devlet"i bir basitliğin içine gizlemiş olsa da tüm katmanlarıyla ortaya koyuyor.
Bu sözler, siyaset bilimcilerin, psikiyatrların, sosyologların ve dahi şimdi aklıma gelmeyen başka bilim dallarının hepsinin birden araştırma konusu olacak kadar çok katmanlı.
Elbette bir kadın olarak ilk çarpan, yıllardır bu ülkeyi yöneten bir siyasi parti mensubunun kullandığı dilin, sokak küfürleriyle boy ölçüşebilir haldeki pespayeliği.
Bu eril dile ilk kez tanık olmuyoruz elbet. Zihniyette bir fark olmasa da düzeyin yerlerde sürünür hale gelmesi, yeni bir aşama olsa gerek.
Namuslu kadınlara, kadının namusunu da; yetişkinliğine kadar hastalıklardan korumaktan başka fonksiyonu olmayan anatomik bir ‘tül‘e ihale ederek, insan türünün sahip olması gereken vasıflardan bir çırpıda kurtulan erkek egemenliğinin geldiği bu nokta "pes" dedirtemez ama "yuh" dedirtir gerçekten.
Israrla "kadın mı kız mı" ayrımı yapmalarının, "kadın" yerine "hanım kardeşler" demelerinin, "kadın-erkek eşit değildir. Fıtratları buna uygun değildir" diye bağırmalarının altında yatan zihniyet tam da budur.
Hepsi bu değil.
İnsani değerlerin yozlaşmasını ve toplumun büyük kısmına hakim olan iki yüzlü ahlak anlayışını da ne kadar açık teşhir etmiş Özdağ.
Her ne kadar burada ‘devlet’ ise de sözü edilen, Özdağ’a göre tecavüze uğrayanın bakireliğini kaybedip kaybetmemesi önemli olan. Tecavüz değil!
Devlete hakim olan bu zihniyetin yargıya, topluma, aileye yansımasına her gün 3. sayfa haberlerinde, mide bulandırıcı ayrıntılarla tanık oluyoruz.
Gelelim Özdağ’ın sözlerinde gizli diğer katmanlara.
Açık ki, devleti tıpkı kadın ve çocukları gördükleri gibi, kendi malları olarak görüyorlar, bu birincisi…
Ötesi bu devlet ‘tecavüz edilebilir’ bir devlettir.
En iyi onlar biliyorlar tabii ki…
Milletin "…mına koyan" müteahhitlerin en büyük devlet ihalelerini almasından, CHP’li Aykut Erdoğdu’nun iddiasına göre aynı müteahhitlerin sadece 3. Havalimanı ihalesinde 32 Milyar TL yolsuzluk yapmasından daha iyi örnek olabilir mi?
Boşuna mı cennet garantili terlik satan tüccarlara tonla para verip ekranlarda öte dünyada kaç huriyle, nasıl hemhal olacaklarını anlattırmaları.
Bu dünyaya dair verebildikleri, kurtlu yemekler, tahtakurulu yataklar, işyerinde ölümler, çocuk ve kadın cinayetleri, yoksulluk intiharları ve hapishaneler…
Tecavüz kültürünün hakim kılındığı bir ülkede kaçınılmaz olarak, her nesne, her kurum, her canlı ve dolayısıyla bütün haklar birer hedef olur.
Hatta bu dünyayla da sınırlı kalmaz, huriler bile payını alır.