İklim krizine duyarlı ülkelerin borçlanma maliyeti artıyor: Doğa talanını hangi maskeyle kapatacaksınız?

Muhalefete yüklenen video yapalım, çok kötü oldu silelim. Heykel yapalım, çok kötü oldu kaldıralım, tanıtım videosu yapalım, bu da kötü oldu, silelim.

Türkiye açısından geçen hafta AKP iktidarları döneminin en skandallarla, iletişim hatalarıyla dolu haftası olarak tarihe geçse yeridir.

AKP, önce Twitter üzerinden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak’ı güya hicveden ama yapılmak istenenin tam tersi bir etki yaratan animasyon videoyu sosyal medyadan silmek zorunda kaldı.

4 Kasım 2016 ve 19 Ağustos 2019’da AKP iktidarlarınca iki defa kayyım atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından havalimanı kavşağına yaptırılan karpuz içindeki çocuk, kadayıf tepsisi gösteren adam ve hasır bilezik heykeli tartışmalara neden oldu. Başta siyasi parti temsilcileri olmak üzere birçok kişinin tepkisini çeken heykeller kaldırıldı.

Türkiye’deki kültürel dönüşümün özeti gibi olan bu alay konusu heykel tartışması aynı zamanda ülkenin kaynaklarının, milletin parasının rastgelen nasıl harcandığına dair de sadece bir örnek…

Arkasından Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kepaze reklamı pes dedirtti. Bakanlığın "Go Turkey" isimli tanıtım hesabından turizm çalışanlarının "Enjoy, I’m vaccinated (İyi eğlenceler, aşılandım) yazılı maskeler takacağına dair görüntülerin yer aldığı video, çığ gibi büyüyen tepkiler üzerine yayından kaldırıldı. Turizm sektöründen temsilciler, personellerine bu maskeleri kesinlikle taktırtmayacaklarını açıkladı.

Muhalefete yüklenen video yapalım, çok kötü oldu silelim. Heykel yapalım, çok kötü oldu kaldıralım, tanıtım videosu yapalım, bu da kötü oldu, silelim.

Bütün bunlar doğru işlerse neden kaldırdınız? Değilse neden sorumluluk almıyorsunuz? Bütün bunların maliyetini kim karşılıyor? Cebinizden değilse bunların hesabını nasıl vereceksiniz?

Ülke kısmen Twitter üzerinden gelen tepkiler, kısmen de gece vakti yayınlanan genelgelerle yönetildiğinden helallik istenmesi de tuhaf karşılanmıyor haliyle…

AKP iktidarının tüm yurttaşları kullaştırma, köleleştirme, ümmetleştirme projesinin yansımaları bunlar. 20 yıldır yiye yiye bitiremedikleri, hala dibini kazımaya çalıştıkları ülkenin dört bir yanında çevre mücadelelerini sürdürenlere yönelik reva görülen tavır da bunlarla birlikte okunmalı.

Türkiye’de içler acısı haldeki ekonomi yönetimiyle pandemi yönetimi iç içe geçmiş durumda. Türkiye yakın zamana kadar ekonomisi yeterince güçlü kriterlere sahip olmasa da, belli bir gelişmişlik seviyesi için gereken özelliklere sahipti. Bunları ileri taşıyıp geliştireceğine nepotizmin, enerji, beton, talan, gasp ekonomisinin, mafyalaşmanın, kayırmacılığın temel alındığı bir sistem üzerinde ilerletildi. Zamanla yurttaşlarına vaat edebileceği hiçbir şey kalmayan bir iktidarın pandemiyle mücadelesi toplum mühendisliğinin bir aracı haline getirildi. 

Sayılarla oynayarak, aşı alımıyla ilgili türlü bahane yaratarak, insanları eve hapsederken, emekçiyi, işçiyi çalıştırmaya devam ederek, kapanmadan olumsuz etkilenenleri desteksiz bırakırken, içkiyi yasaklayarak, işine gelmeyen eylemi, yürüyüşü direnişi şiddet kullanarak sindirirken işine gelen mitingi, kongreyi lebalep doldurarak yönetilen bir pandemi olan hep yurttaşa oldu. 

Geçen hafta önemli bir rapor açıklandı. Uluslararası Finans Enstitüsü'nün (IIF) "Küresel Borç İzleme Raporu"na göre, yılın ilk çeyreğinde küresel borçlar 1,7 trilyon dolar azalarak 289 trilyon dolara geriledi. 

Ancak bununla birlikte, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin toplam borcu 2019 yılının sonundan bu yana 11 trilyon dolar artarak 86 trilyon dolara ulaştı.

IIF’in raporuna göre Türkiye'de hane halkı, devlet, finans ve finans dışı sektörlerin toplam borçlarının milli gelire oranı Mart 2020’de yüzde 144,3 iken Mart 2021 tarihinde yüzde 163,4’e çıktı. 

Türkiye ekonomisi, ekonomik kriz ile birleşen pandemi yılı olan 2020’de dolar bazında daraldı. 2019'da 760 milyar dolar olan Türkiye Gayri Safi Yurtiçi Hasılası, 2020 yılında yüzde 5,65 daralarak 717 milyar dolara kadar geriledi. Türkiye ekonomisi 10 yıl önce dolar bazında yüzde 7,36 daha büyüktü.

2020 yılı milli gelirine göre hesaplandığında Türkiye'nin toplam borcu dolar cinsinden 1,2 trilyon milyar dolara ulaştı. Bu borcun yüzde 87,2’sini döviz cinsi borçlar oluşturdu.

IIF, "Başlıca gelişmekte olan piyasa ekonomilerindeki kısa vadeli devlet borç kırılganlıkları pandemi öncesi seviyelere gerilerken, devlet gelirleri devam eden kapanmalar nedeniyle baskı altında kalıyor" açıklaması yaptı.

Bir diğer önemli tespit ise şu: Gelişmekte olan birçok piyasada aşılama hala nispeten yavaşken, yüksek borçlanmaya sahip devletler, gelirlere ve gayri safi yurtiçi hasılaya göre sürekli olarak yüksek faiz giderlerine sahip olma riskine ihtiyaç duyuyor.

Rapordaki en kritik tespit ise doğrudan iklim kriziyle ilgili…

İklim krizinin olumsuz etkilerine karşı duyarlılığı yüksek olan gelişen ülkelerin borçlanma maliyetlerinin artabileceğine değinilen IIF raporunda, "İklim değişkenliğine karşı kırılganlık yüzde 10 arttığında gelişmekte olan hükümetlerin borçlanma maliyeti ortalamada yüzde 1 artıyor" denildi.

Rapora göre, Türkiye'de ise ortalamanın üzerinde bir maliyete yol açıyor. 

Arjantin, Nijerya, Mısır ve Pakistan ile birlikte Türkiye; iklim değişikliğine karşı kırılganlığı en yüksek, direnci ise en düşük olan gelişmekte olan ülkeler arasında başı çekiyor. 

Gelişmekte olan piyasalar, düşük karbonlu bir ekonomiye geçişi hızlandırmak için artan bir baskı altında. 

Rapora göre, karbon yoğun faaliyetlere olan bağımlılığı azaltmadaki başarısızlık, yatırımcıların gelişmekte olan varlıklara yönelik iştahını azaltarak gelişmekte olan devletin borçlanma maliyetleri üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturabilir.

Rapor, doğrudan ekonomi ve ekolojinin doğrudan kesiştiği bir noktaya işaret ediyor, bu açıdan önemli. İklime uyumlu bir ekonominiz yoksa, borçlanmaya ve borçlanırken de daha fazla maliyet ödemeye mahkumsunuz. 

İnsanı köleleştirilen, doğası talan edilen, kaynakları yağmalanan bir ülkenin, neresinden tutarsak elimizde kalan bir ekonomisinin geldiği nokta böyle…

Turisti memlekete getirmek için turizm çalışanlarını maskelediniz diyelim. Ülkenin üzerine branda gerip "aşılandık" da yazamayacağınıza göre bütün bu enkazı hangi maskeyle kapatacaksınız? 

Enjoy…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Pelin Cengiz Arşivi