İşxan Miroyev
İran, Rusya’nın kucağından çıkmaya çalışıyor
Eğer Washington, Rusya-İran ilişkilerini bozabilirse, enerji konusundaki anlaşmayı bozarsa, Türkiye’yi Rusya’ya karşı kışkırtmayı becerirse bu ABD’nin konumunu sadece Suriye’de değil tüm Ortadoğu, Orta Asya ve Güney Kafkaslar’da güçlendirecek. Ama eğer her şeye rağmen İran yine de Şanghay İşbirliği Örgütü’ne katılırsa ve bu örgüt NATO’ya karşı bir savunma birliğine dönüşürse o zaman İran çok rahat bir biçimde Rusya’nın korunmasına alınabilir.
İşxan MİROYEV
27 mart günü İran İslam Cumhuriyeti Devlet Başkanı Hasan Ruhani ile beraberindeki İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Moskova’ya bir ziyarette bulundu.
Heyet, iki gün boyunca Rusya devlet başkanı ve bakanlarla görüşmeler gerçekleştirdiler.
Hasan Ruhani, Rusya’ya ilk resmi ziyaretini gerçekleştiriyordu. Daha önceleri iki ülke başkanı toplamda 8 kez daha görüşmüşlerdi. Ancak bu görüşmelerin tümü uluslararası toplantılar ile forumlarda ve farklı devletlerle yapılan üçlü görüşmeler çerçevesinde gerçekleşmişti. En son Putin, 2015 yılının 23 Kasım’ında Tahran’a gaz ihraç eden ülkeler toplantısına katılmak için İran’a gitmişti.
Bu görüşmeler neticesinde taraflar ortak metinler hazırlayıp imzalamışlardı.Şimdiye kadar Putin ile Ruhani’nin imzaladığı 15 anlaşma var. Bu anlaşmalar arasında devlet şirketleri olan "Gazprom" ile İran Ulusal Petrol Şirketi; "Rosatom" ile İran Atom Enerjisi Ajansı; yani Rusya Enerji Bakanlığı ve İran Enerji Bakanlığı arasında yapılan anlaşmalar en dikkat çekenleri. Ayrıca Rusya Demiryolları şirketiyle İran’daki muadili arasında Garmsar – İnce Burun Demiryolu hattının elektrik çalışmalarının yapımı, demiryolu tekniğinin geliştirilmesi ve lokomotiflerin tedarik edilmesi anlaşmaları da yapıldı. Bunların yanı sıra iki ülke arasında çokça askeri işbirliği anlaşmaları imzalandı.
Rusya ve İran turistik vize uygulanmasını da karşılıklı olarak kaldırdılar. Bu anlaşmaya göre iki ülke arasında karşılıklı olarak grup halinde turizm amaçlı ziyaret yapanlar için vize uygulanmıyor.
Tüm bu şatafatlı anlaşmalara rağmen Vladimir Putin ve Hasan Ruhani arasında gerçekleşen son görüşme iki ülke arasında belirsizliklerin yaşandığı bir döneme denk geldi. En önemli olanı da İran ve Rusya arasında son görüşmede açığa çıkan görüş farklıklarının uzun vadeli anlaşmaların ne kadarının gerçekleşebileceği konusunda yarattığı şüphelerdir. İki ülke arasındaki stratejik partnerlik söylemleri, öyle pek de net değil. Bu ilişkiler daha çok her tarafın kendi çıkarını gözeterek adım attığı bir karakteri yansıtıyor.
Ekonomik alandakiortaklaşmalara dönük planlar büyük. Ama iki ülke arasında bir o kadar belirsiz bir süreç yaşandığı da ayrı bir gerçektir. Tahran ve Moskova arasında tam bir güven söz konusu değil. Anlaştıkları konular kadar anlaşamadıkları konular da var ve az değil. Şu da ayrı bir durum: İran, daha çok ABD’nin kendilerine uyguladığı yaptırımlar nedeniyle Rusya’ya yakınlaşmayı istemektedir. Bu İran için büyük bir sorundur. ABD ile yaşanan gerilim İran’ı sadece Rusya’ya yakınlaşmaya mecbur etmiyor ayrıca farklı bir çok kesimle de yakınlaştırıyor ki bu da Rusya için iyi değil. Şimdilik bu durum devam edecek gibi. En az Suriye Krizi sürdükçe Rusya ile askeri-sanayi, atom enerjisi ve ulaşım konusundaki işbirliği devam edecek.
Esasen Tahran, Moskova’nın, Suriye konusu başta olmak üzere, birçok tutumundan memnun değil. İki tarafın Suriye’deki savaşı durdurma amaçlı askeri ortaklığı olduğu doğrudur. Üstelik bu işbirliği olmasaydı Başar Esad çoktan iktidarı kaybetmişti. Ama unutmayalım Rusya öz itibariyle laik bir ülkedir ve tüm mezhepsel grupların eşit olduğu laik bir Suriye’den yanadır. İran ise sadece Suriye’de değil, tüm Ortadoğu’da bir Şii egemenliği kurmayı savunmaktadır. Suriye nüfusunun yüzde 75’nin Sünni olduğunu göz önüne getirdiğimizde Suriye’de savaşın durması ile birlikte en güncel konu bu mezhepsel sorun olacak.
İkincisi, İran İsrail’i en büyük düşman olarak görmekte ki Rusya aynı İsrail’le güvenlik konusunda işbirliği yapmaktadır. Üçüncüsü, Suriye konusunda işbirliği yapmalarına rağmen, Moskova ve Tahran Ortadoğu, Orta Asya ve Hazar’da rakip durumundalar. Elbet bu bölgelerde durum kritikleşirse büyük ihtimale Rusya ve İran konjönktür nedeniyle aynı safta yer alacaklar.
Rusya, İran hava üssü "Hamadanı" Suriye’deki teröristlere karşı kullandığı zaman bu epey ses getirmişti. İran’ın anayasası ülkede yabancı silahlı kuvvetlerin üs bulundurmasını yasaklamaktadır. Orada Rus üssü olmamasına rağmen Rusya uçaklarının uçuşu resmi olarak yasaklandı. Hasan Ruhani’nin Moskova’da olduğu günlerde, İran Dışişleri Bakanı Zarif, ülkelerinde bir Rusya üssünün bulunmadığını açıkladı. Ama Moskova’nın teröre karşı savaşta İran üslerine ihtiyacı olursa bu durumun göz önünde bulundurulacağını söyledi.
Diğer bir nokta ise İran ve Rusya arasındaki hidrokarbon pazarındaki rekabettir. İran petrol üretimini artırma niyetini gizlemiyor, böylelikle Avrupa pazarında Rusya yerine geçmeye çalıştığını açıkça ifade ediyor. Mesela Beyaz Rusya şimdiden İran’dan petrol alımına başlamış. İran, petrol ihracı konusunda şimdilik sorun yaşamaktadır ama öyle gözükmekte ki orta vadede bu sorun da çözülecek.
Ülkelerin karşılıklı ticaret hacmi de çok düşük. İran daha çok yatırım ve teknolojiye açıktır, gaz üretimi ve bu gazın Avrupa’ya ihracatı için altyapı çalışmalarını sürdürüyor. İşte tam da bu noktada çıkarlar çatışması söz konusu olabilir ki eğer Rusya İran pazarına girmez, projelerin gerçekleşmesi için kendisi para yatırmaz, özcesi kendi çıkarları çerçevesinde hareket etmezse… Şu çok somut; politik endekslerin olmaması durumunda İran ve Rusya’nın sadece iş ve ticaret konusunda anlaşmaları kolay değil. Siyaseten anlaşmaları tartışmasızdır çünkü her iki ülke de ABD’nin dünyaya dominantlık yapmasına ve başka ülkelerin işlerine karışmasına karşı.
Moskova ve Tahran’ın ortaklığının esas nedeni budur zaten. Belli bir boyutta buna Pekin’in de dahil olması mümkün ki bu da Washington’un korkulu rüyasıdır. ABD, Rusya’yı İran’dan uzak tutmak için maksimum güç harcamaktadır ve Çin gibi bir ülkeyi bunlara yakınlaştırmamak için de her şeyi yapıyor.
Eğer Washington, Rusya-İran ilişkilerini bozabilirse, enerji konusundaki anlaşmayı bozarsa, Türkiye’yi Rusya’ya karşı kışkırtmayı becerirse bu ABD’nin konumunu sadece Suriye’de değil tüm Ortadoğu, Orta Asya ve Güney Kafkaslar’da güçlendirecek. Ama eğer her şeye rağmen İran yine de Şanghay İşbirliği Örgütü’ne katılırsa ve bu örgüt NATO’ya karşı bir savunma birliğine dönüşürse o zaman İran çok rahat bir biçimde Rusya’nın korunmasına alınabilir. Ama bu sefer de başka bir sorun çıkar; Rusya-İsrail ilişkilerine ne olacak sorusu? Eğer süreç böyle gelişecekse o zaman Moskova İran-İsrail-Türkiye arasındaki çelişkilerin üzerinde veya onlarla dengeyi tutturabilmesi gerekecek.
Sorun şudur ki İran ne kadar ince bir biçimde bunu yapabilecek.