İşxan Miroyev
İran ‘tehlikesi’ ABD’nin Araplara silah satması için lazım
Uzmanlar Donald Trump’ın Ortadoğu’ya yaptığı geziyi tartışmaya devam etmekteler. Ve şu soruyu sormaktadırlar: İran’a karşı Arap-İsrail bloğunun oluşturulma ihtimali ne kadar mümkün? Niye Washington ve Tahranın Filistin-İsrail sorununun çözümüne yaklaşımları aynıdır? Nasıl oluyor da ‘İran tehlikesi’ ABD’nin Ortadoğu politikasını uygulamasına yarıyor?
Trump seçildikten hemen sonra Ortadoğu sorunlarının İsrail ve Arap devletlerinin ortak blok oluşturulmasıyla çözülebileceğini söyledi. Yaptığı Ortadoğu gezisinde bu görüşünü gerçekleştirmeye dönük somut adımlar attı. Bir nevi gelecekteki Arap NATO’sunun oluşturma projesinin ilk adımlarını attı. Bunun somut ispatı ise söylenen sözlerin ötesinde gerçekte atılan adımlardır.
Tüm konuşmalarında Trump Ortadoğu için en büyük tehlikenin terör olduğunu vurguladı. Dört tane terör örgütünü dile getirdi: İŞID, El Kaida, Hamas ve Hizbullah. Bunlardan Hamas; Katarın desteğini almaktadır. İŞID ve El Kaida ise beli aralıklarla Sudi Arabistan’ın, Katarın, Arap Emirliklerinin desteğini almakta idi. Trump ise terör örgütleri hakkında konuşurken sadece bir ülkeden söz etti, yani bölge için sadece o ülkeyi tehlikeli olarak gördüğünü vurguladı: İran. Ortadoğu’nun NATO bloğundan söz edildiğinde akıla hemen Bağdat paktı geliyor. Bu pakt direkt olarak ABD ve Britanya tarafından SSCB’ye karşı oluşturulmuştu. Şimdi ise her şey farklıdır. Örgütleme aynı olsa da, şu veya bu politik ve ekonomik çıkarlar işbirliği, ama politik işbirliği biraz zor gözüküyor. Bunun bir örneği Fransa’dır, Fransa’nın yeni seçilen başkanı Makron en esas hedeflerinden birisinin de İran’la olan ilişkilerinin genişletmesi ve güçlendirilmesi olduğunu açıkladı.
Sanırım bir kaç ülke dışında Ortadoğu’da kimse İran’ı tehlike olarak görmüyor. Onların durumu da biraz daha farklı. Türkiye’nin katılımı olmadan oluşturulan böyle bir pakt fazla anlamlı değil. Türkiye’nin ise şu an farklı bir sorunu var komşu ülkelerle olan ilişkilerini düzeltme sorunu, bu ülkelerden bir tanesi de İran’dır.
Trump açıklamalarında çok defa terör örgütlerini desteklemekten vazgeçilmesi gerektiğini vurguladı.
Eğer Sudi Arabistan’daki, Arap Emirlikleri’ndeki ve Katar’daki bazı çevreler İŞID’e ve El Kiada’ya yardımı keserlerse bu örgütler çok zayıflar ve daha çabuk yok edilirler. Hamas meselesi ise biraz daha zordur, öncelikle bu İsrail’in sorunudur, ikinci olarak ise Katar ve Türkiye tarafından desteklenmektedir.
Askeri bir bloğun oluşturulmasına gelince bu çok komik çünkü Ortadoğu’daki ülkelerde doğru dürüst bir ordu bulunmaktadır. Trump’ın Suudilerle anlaştığı yardım ise sadece ekonomiktir ve politik değil.
ABD onlara para karşılığında yardım etmeye devam etmektedir. Askeri anlamda bu 300 milyar dolarlık anlaşmanın fazla anlamı yok. Yapılacak yardımın esasını askeri helikopterler değil de taşıma helikopterleri oluşturmaktadır. Tanklara gelince onların artık fazla bir rolü kalmamıştır. Elektronik sistemler ise iyidir ama bu Suudi Arabistan’ın askeri gücünü büyütmez. Büyük askeri operasyonlar yapmasına fazla bir fayda sağlamaz. Askeri bir bloğun oluşturulması için tüm bunların fazla bir faydası yok.
Bundan dolayı da şu an Ortadoğu’da askeri bir bloğun oluşturulmasından söz edilemez.
ABD sadece Ortadoğu’yu unutmadıklarını ve yardım etmeye hazır olduklarını göstermek istiyor. Beyaz Saray, Arap ülkelerini sadece İran karşıtlıklarından dolayı destekliyor, ABD’nin İran’a karşı kendi hesapları vardır.
Filistin soruna yaklaşımları ise "oturun ve anlaşın"dan ibarettir. Trump açıkça bu bölgede tek bir ülke mi veya iki ülke mi olacağını umursamadığını ve onun için önemli olmadığını açıkça söyledi.
Trump ve ABD sadece kendi çıkarlarına uygun davranmaktadır.