Ahmet Nesin
İşi ölürüne bırakmayacağız Erdoğan!..
Çocukluğumuzda hepimiz Dracula ve vampir filmi seyretmişizdir. Artık büyüdük ya, şimdi gerçeğiyle karşı karşıyayız. Dracu'lanın bile insan öldürmek için bir zamanı var, dolunay olması gerekiyor, yoksa normal insan gibi yaşıyor, kimseye dokunmuyor. Vampir de öyle değil mi, kana doyduğunda ne dişleri uzuyor ne de kan emip insanları öldürüyor. Hatta vampirler katil bile sayılmaz, çünkü kanını emdiğini neredeyse ölümsüzleştiriyor, yaşları belli değil, onu da vampirleştiriyor.
Oysa bizdeki vampir yada dracula filmlerde gördüğümüze benzemiyor, ne dolunayı bekliyor ne de kana susamayı. Hiç doymuyor, ay'ın her halinde öldürmeye ve kan emmeye hazır. Hele en çok da 3 hilal halinde azıyor, desteği aldı ya, öldürdükçe dudakları kulaklarına varıyor.
Ne ilginç bir ülkede yaşıyoruz, vakti zamanında Süleyman Demirel 3 hilalin çocukları için "Bana sağcıları cinayet işliyor dedirtemezsiniz" demişti. Bizim vampir ve dracula grubu da "Kimi yaramaz çocuklar" demişti IŞİD'in katilleri için. Esasında Demirel'in söylediğini iyi düşünmek gerekir, Demirel cinayetleri reddetmiyor, sadece "Bana söyletemezsiniz" diyordu. Esasında bu bir itiraftı ama biz tersinden okuduk, açıkça cinayet işliyorlar ama bana söyletemezsiniz diyordu Demirel. Aynı AKP döneminde bombalayan IŞİD'cileri takip etmeyen sistem gibi. Parçalanmış canlı bombayı "Yakaladık" diye açıklayıp "Ama patlamadan önce bişey yapamazdık" diyen bir hükümet sistemi gibi, değişen bir mantık yok.
Son 15 yıla baktığımızda Türkiye'de artanın sadece cinayetler ve tecavüzler olduğunu görüyoruz. Son 8 yılda polis kurşunuyla öldürülenlerin sayısı 183, bu çok ciddi bir rakamdır ve faşizmin aleni uygulandığının delilidir.
Geçtiğimiz hafta Türkiye Halkların Mahkemesi'nde yargılandı. Karar 1 ay sonra açıklanacak. Kararın ne olarak çıkacağı çok önemli değil, mahkemede tanıklıkları dinleyince kanım dondu. Bitakım olayları bölük -pörçük bildiğinizde de etkileniyorsunuz ama alayını arka arkaya dinleyip, seyrettiğinizde kendinizi toparlayamıyorsunuz.
Ben de tanık olarak çağrılıydım ve faili meçhul cinayetleri anlattım. 6 arkadaş aynı konuyu değişik açılardan anlattık. Ben ilk konuşmacı olduğum için sayılardan çok, bir devletin yada derin devletin neden faili meçhul cinayetler işlediğini anlattım.
Biz faili meçhul cinayetleri daha çok 90'lardan itibaren bilsek de esasında cumhuriyet kurulduğundan itibaren var olan bir sistem. Mustafa Kemal'in Türkiye Komünist Partisi genel sekreteri ve arkadaşlarını Karadeniz'de, bir teknede batırarak boğdurmasıyla başlıyor. Daha sonra en çok bildiğimiz yazar Sabahattin Ali olayı var. Ne ilginçtir ki Sabahattin Ali öldürülmemek için yurt dışına giderken sınırda öldürülüyor. Nazım Hikmet de öldürülmemek için bir daha dönmemek üzere terk ediyor ülkesini.
Peki bütün bu olaylara baktığımızda bunun adının neden faili meçhul olduğunu düşündünüz mü hiç. Yıllardır bu konuyu tartışıyorum ama ne zaman tanık olarak dinleneceğimi öğrendim, daha çok düşündüm. Biz bu cinayetlere neden faili meçhul diyoruz, cinayeti işleyen kişinin adının bilinmemesi, kim olduğunun bilinmemesi bu cinayeti faili meçhul mu yapıyor? Bence hayır, hepsinin kim tarafından yapıldığı belli.
Erdoğan "Gezi Olayları" sonrası "Ateş açmaları emrini ben verdim" dedikten sonra 17 yaşındaki Berkin Elvan'ı kimin öldürdüğü çok mu önemli, onun öldürülmesi için emri verdiğini söyleyen Erdoğan'ın bu cinayetten yargılanması gerekmiyor mu? Bu soruyu Kahramanmaraş katliamı için de, Sıvas Madımak katliamı için de sorabiliriz, Sur, Cizre, Şırnak ve Nusaybin için de...
Ve şimdi bu ülkenin başında Recep Tayyip Erdoğan var, Afrin'e girdi, hem de desteklediğini inkar ettiği IŞİD'in başka gruplarıyla, adına ister ÖSO deyin, ister Hizbullah, aynı düşüncede insan ve gruplarla cinayet işleniyor, hem de başka bir ülkenin topraklarında. Erdoğan burayı fethettiğini söyleyip işgalci olmadığını açıklama saçmalığını öne sürüyor.
Yetmedi, şimdi de hedefinin Irak Kürdistanı olduğunu söylüyor. Savaş büyüyor ama bunların hiçbiri artık faili meçhul filan değil. Meclisteki 5 partinin başkanlarına bakarsanız nasıl bir ikilem içinde olduğumuzu daha iyi anlarsınız. Arabasının bagajında 2 otomatik tüfek yakalanan ülkücü Devlet Bahçeli, 90'larda yaşanan faili meçhul cinayetlerdeki içişleri bakanı Meral Akşener, Suriye'den sonra Irak Kürdistanı'na girmek isteyen Recep Tayyip Erdoğan, Afrin'e giren Türk askerini destekleyen Kemal Kılıçdaroğlu ve demokrasi ve barış istediği için hapiste olan Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ. Sizce bu olaylar hâlâ faili meçhul mu? Bir de aralarında demokrasinin umudu gibi gösterilmeye çalışılan Saadet Partisi genel başkanı Temel Karamollaoğlu var, Madımak katliamından sonra "Kazanız mübarek olsun" diyen birisi.
Başlıkta da söylediğim gibi, artık İŞİ ÖLÜRÜNE BIRAKMAYACAĞIZ ERDOĞAN...