İnci Hekimoğlu
IŞİD’li Türklerin umudu milletvekilleriymiş
Suriye ve Irak’taki bütün hakimiyet alanlarını kaybeden IŞİD militanları, kalabalık gruplar halinde teslim olmaya başladı.
Son haber Irak’ın Telafer kentinden geldi. Peşmerge’ye teslim olan IŞİD militanlarından 500’ünün Türk olduğu açıklandı. Bunlardan sadece Erzurumlu 34 yaşındaki Uğur Çardakçı’nın kimliği ortaya çıktı.
Sputnik’in haberine göre, Çardakçı’nın annesi Halide Çardakçıoğluyla Whatsapp'tan sık görüştüklerini, Telafer’de7 ay kuşatma altında kaldıklarını ve kendisine "milletvekillerine söyleyin bize yol açsınlar" dediğini aktarıyor.
Haberin en ilginç kısmı da bu!
Katil sürüsünün bir üyesi, rahatça Türkiye’nin ‘bazı’ milletvekillerinden yardım isteme cesareti gösterebiliyor.
Uğur Çardakçı’nın"biz" dediği grup kaç kişi, "yol açmasını" istediği milletvekilleri kimler? Niye bazı milletvekillerinden yardım isteyebilecek kadar yakın olduklarını düşünüyorlar? Daha önce de onlara "yol açan" milletvekilleri mi vardı?
Biz bu milletvekillerinin kimler olabileceğini bilemeyiz ama hangi partiden olduklarını tahmin edebiliriz. En azından IŞİD’e "yol açabilecek" kadar yetkili, iktidar sahibi olmaları gerektiğini söyleyebiliriz.
Ancak DSP Genel Başkanı Masum Türker’in 2015 yılında MİT TIR’ları ile ilgili açıklamasındaki iddiaları bu milletvekillerinin kimliğine dair daha fazla ipucu taşıyor.
"Adana’da yakalanan TIR’ların silah taşıdığı doğrudur. Ancak o TIR’larda asıl taşınan şey ambargoyu delen İran’ın petrol satışları karşılığında gönderilen külçe altın ve bu altınların İran’a kadar ulaşmasını sağlamak için o tarihlerde varlığından haberdar olmadığımız IŞİD’e ödenen dolarlar taşınmıştır. Silahlar ise eğer bir sorun olursa biz yardım amacıyla silah demek içindir."
Halide Çardakçı’nın anlattıklarına dönersek, diyor ki; "oğlum orada Rizeli bir Türkiye vatandaşı kadınla da evlenmişti. 2 çocuğu olmuştu. Yakında Erbil'e gideceğiz, oğlumuzu Peşmerge yetkililerinden soracağız. Akıbetini soracağız. Biz Irak'ın Ankara Konsolosluğu'na da başvuruda bulunduk. Erbil Konsolosluğu'na da başvuru yapacağız. Bizim gibi aileler çok. Irak'ta 500 civarında Türk ile ailesi Peşmerge güçlerine teslim olmuş."
500 militana bir de ailelerini ekleyin. Bu sayı eşlerin sayısı ve o eşlerden doğan çocuklarla birlikte katlanarak artıyor.
Şunu da eklemek gerekli ki; IŞİD söz konusu olduğunda "suçun şahsiliği" ilkesi oldukça tartışmalı hale geliyor.
Halide Çardakçı’nın anlattıkları buna iyi bir örnek. Rize’den kalkıp Telafer’e giden bir kadın, IŞİD saflarındayken Uğur Çardakçı’yla tanışıp evleniyor!
Türkiye’den kaç kadının IŞİD saflarına katıldığına ilişkin bilgi hiç yansımıyor basına. Duyduklarımız, okuduklarımız sanki birer istisnaymış gibi yansıtılsa da bu sayının vahim rakamlara ulaştığını tahmin etmek zor değil.
Aslında tam olarak Türkiye’den IŞİD’e katılan militan sayısını da bilmiyoruz. Resmi kanallardan verilen tek yanıt cezaevlerindeki IŞİD’li sayısı. O da 500’ü bile bulmuyor. "Terörist"lere cezaevlerinin yetmediği ülkede, IŞİD’liler okyanusta damla kadar bile yer kaplamıyor görüldüğü gibi!
Adalet, IŞİD militanları söz konusu olduğunda teraziyi o kadar dengeli tutuyor ki; yüzlerce IŞİD operasyonunda yakalananlar, onar-beşer salıveriliyor.
Oysa IŞİD’li sayısı konusunda açıklanan rakamlar 7 ile 10 bin arasında değişiyor. Bu konuda "istihbaratına" son derece güvenilir, yarı-resmi kalem Abdülkadir Selvi’yi "güvenilir kaynak" sayabiliriz sanırım.
Onun Temmuz 2015’de yazdığına göre "Türkiye'den son 3 yılda 10 bin kişinin Irak ve Suriye'ye gittiği söyleniyor. Bunların 7 bini IŞİD'e katılmış."
Bu rakamın 2 yılda hiç artmadığını, bir kısmının da çatışmalarda öldüğünü, hatta eş ve çocuklarının da IŞİD’e hiç bulaşmadığını varsaysak bile, geri dönecek olanları ne yapacağız?
Bunların kimliklerini, tam sayılarını, yargılama süreçlerini nasıl izleyeceğiz?
2015’den beri haberlere konu olan, Türkiye’ye kaçan militanlara ne oldu?
Bunca militan, döktükleri kandan, tecavüzlerden, işkencelerden arınıp, köşelerine mi çekilecek?
AKP iktidarının bir projesi var mı bu konuda?
Yoksa, topluma ‘entegre’ etmek için, özel güvenlikçi, bekçi, polis, zabıta kadroları mı açılacak?
Korkunç bir şüphe ve büyük bir tehditle iç içe yaşamaktayız.
Bu tehdidin ne zaman, hangi koşullarda, kimin talebiyle ülkeyi tutuşturacağını da bilmiyoruz!
Belki de biliyoruz! Bilmeliyiz!
Hazırlıklı olmalıyız!