Eser Karakaş
Karabük’te bir çirkinlikten tümevarmak mümkün
Felsefede, mantıkta tümevarım ve tümdengelim yöntemleri var.
Tümevarım özelden genele gitmek, tekil bir olaydan hareketle genele ulaşmaya çalışmak demek.
Tümdengelim ise genelden özele gitmek, genelden tekil bir olayı çözümlemek.
Her iki akıl yürütme yönteminin de etkin olduğu alanlar mevcut.
Türkiye’yi iyi anlamak için öyle büyük teorilere gitmeden, tekil bir olayı ele alıp tüm yönleriyle iyi çözümlemek çok önemli genel sonuçlara götürebiliyor.
Analize başlamak için öyle büyük teorilere gerek olmayabilir.
Gazeteci Fatih Altaylı bence çok önemli bir gazetecilik örneği sunuyor ve Karabük kentimizde geçen sene 30 Haziran 2022 günü yaşanan bir trafik cinayetinin detaylarını, öncesini ve bugününü sunuyor.
Gece 1.30 sularında yaşanan trafik kazasında (???), Ford marka bir araç, kullanıcısının daha sonra dönemin Karabük valisi Fuat Gürel’in oğlu Ali Emre Gürel olduğunu öğreniyoruz, bir kavşakta Toyota marka bir aracın arkasına çarpıyor, araçta bulunun Portakal çifti yaşamlarını kaybediyorlar.
Bu faciadan sonra yaşananlar gerçekten çok ilginç, belki de başka bir açıdan bakabilirseniz, hiç ilginç değil, Türkiye için artık maalesef gittikçe olağanlaşan bir süreç.
Bu olayın bir kamera kaydının olmaması düşünülemez, ama nedense bu kamera kaydı yargı süreci şimdilik sonuçlanana kadar bir türlü ortaya çıkmıyor.
Karabük Valisi Fuat Gürel, son çıkarılan kararnamelerden birisiyle Karabük valiliğinden merkezde mülkiye müfettişliğine getiriliyor ve nasılsa, kimse bizim bürokrasiye çok güvenmesin, bu kamera görüntüleri ortaya çıkıveriyorlar !!!.
Kamera görüntüleri olaydan hemen sonra ifadesi alınan görgü tanığının söyledikleriyle çok uyuşuyor, bu kamera görüntüleri artık ekranlarda dönüyor, ülkemizdeki yürürlükteki trafik kurallarının abc’sini bilen biri bu olayın bir kaza değil ama tasarlanmamış cinayet olduğunu anlar.
Şimdi özelden genele doğru adım adım sorular sormaya başlayalım.
Artık merkezde görevli Karabük eski valisi bu görüntülerin alenileşmemesi, soruşturma dosyasına girmemesi nedeniyle bakalım bir yargı sürecine tabi olacak mıdır?
Bir vali nasıl yargılanır bilemem ama bir hukuk devletinde bir delili karartmanın mutlaka bir hukuki karşılığı olmalıdır değil mi?
Anlayabildiğim kadarıyla Vali beyin oğlu bir yargı sürecinden geçmiş ve aklanmış durumda.
Bu video görüntüleri ortada yok iken yargılamayı yapan savcı ve hakimler hakkında HSK bakalım nasıl bir işlem yapacaktır?
Savcı ve hakimler vali beyin oğlu hakkında kararı alenileşmeyen bu video kayıtlarını görüp vermişlerse bence durum daha da vahim demektir, HSK’ya bu durumda daha da büyük görev düşüyor demektir.
Bu video kayıtlarının alenileşmesinin, dosyaya girmesinin engellenmesi öncesi mutlaka ama mutlaka bazı polis görevlilerinin bu kayıtlara ulaşması lazım ama bu MOBESE kayıtları dosyada olmadığına göre bazı polis memurlarının da yasalara aykırı işler yapmış olması şart.
Bakalım bu polis görevlileri hakkında bir yargısal süreç başlayacak mı?
Döneminin İçişleri Bakanının, İçişleri Bakanlığının, Adalet Bakanının, Adalet Bakanlığının bu rezaletlerden hiç mi haberleri olmadı?
Meselenin bir de yandaş basın tarafı var, eminim Karabük yerel basınından yandaş diye nitelendirilen gazetecilere Karabük valisinin oğlunun yaptığı bu kaza (!!!) haberi uçurulmuştur ama oradan da çıt çıkmamış geçen Temmuz başında ve hala da çıkmıyor.
Geçerken şunu da belirteyim, bu yandaş nitelemesini ben de kullanıyorum ama sevmiyorum çünkü basın, gazeteciler mesleki ilkelerinden taviz vermeden taraftırlar (yandaş) zaten, belki besleme lafı daha uygun; besleme sözünün daha doğru olduğunun kanıtı 2019’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni AKP’nin kaybetmesi sonrası kapanan besleme gazetelerden biri.
Her basın kuruluşuna Ziraat Bankası'ndan bir milyar dolar karşılıksız kredi nasip olmuyor tabii.
İşin bir de insani facia bölümü var, vali beyin oğlunun Ford marka cici arabası kazada (!!!) hasar görüyor ve kazada(!!!) yargı kararıyla suçlu olarak ölen Portakal çifti gözüktüğü için vali beyimizin oğlu cici arabasının gördüğü zararı sigorta ettirdiği sigorta şirketi ve icra dairesi üzerinden ölen çiftin çocuklarına ödetmek istiyor.
Olaya neresinden bakarsanız bakın insani, idari ve yargısal açılardan elinizde kalıyor.
Başka bir ifadeyle de son on senenin Türkiye’sinin küçük bir örneklemi adeta.
Fatih Altaylı’ya bu haberi kamulaştırdığı için teşekkür borcu var herkesin muhtemelen.
Ancak, mesele burada bitmemeli, bu hem müessif ama hem de çirkin olayın fikr-i takibinin genç gazeteciler tarafından yapılması da şart.
Meseleyi sıradan bir idari, yargısal süreç olarak görmenin de hata olacağını düşünüyorum çünkü yaşananlar son on senenin özeti.
Bu tekil olaydan kalkarak merkezi idarenin, yargının, polisin, basının geldiği yerleri anlamak mümkün, tümevarım de bu demek herhalde.
Eser Karakaş: Kadıköy Saint Joseph lisesi muzunu. 1978’de Boğaziçi Üniversitesi İİBF’den mezun oldu. Doktorasını 1985 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde yaptı. 1996’dan itibaren İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nde profesör olarak ders verdi. Bahçeşehir Üniversitesi İİBF’de Dekanlık yaptı. 2016 yılında 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. 2008 yılından itibaren Strasbourg Üniversitesi Science Po’da misafir öğretim görevlisi olarak bulunuyor.