Eser Karakaş
Kasaba devleti miyiz?
Ne yalan söyleyeyim, "kasaba politikacısı" lafını duymuştum da "kasaba devleti" lafını hiç işitmemiş idim, yaşayan öğreniyormuş.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Tacikistan’ın başkenti Duşanbe’den dönüşte gazetecilerin Rusya’dan alınması söz konusu olan S-400’lerle ilgili bir soruya "Söz verdik, tükürdüğümüzü yalayamayız, S-400’lerin alımından vazgeçmemiz söz konusu olamaz" yanıtını vermiş.
S-400 tartışmasına girmeyeceğim ama bu "kasaba devleti" lafına takıldım doğrusu.
Dediğim gibi, bu kullanımı bilmiyordum ama Erdoğan’ın bu kavramla neyi kastettiği konusunda biraz spekülasyon yapabilirim belki.
Anlamaya çalıştığım kadarıyla "kasaba devleti" "çağdaş, modern devletin" yani demokratik, laik bir hukuk devletinin karşıtı bir kavram olsa gerek.
Erdoğan’ın bu saptamasını da yani bu bağlamda "kasaba devleti değiliz" demesini de sevdim.
Kasaba devleti ne yapar, ne yapmaz; çağdaş devlet ne yapar, ne yapmaz bir bakalım.
1-Kasaba devleti altında imzası olan uluslararası sözleşmelere, mesela Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, NATO, uymaz; oysa çağdaş devletin namusu altında imzası olan uluslararası sözleşmelere uymaktan geçer.
2-Kasaba devleti insan hakları konusunda vahim ihlallerde bulunan devlettir; çağdaş devlet evrensel standartlarda insan haklarına dayalı bir devlettir.
3-Kasaba devleti insanları yargısız bir biçimde KHK’larla işlerinden eden devlettir; çağdaş devlet ise yargı kararı olmadan kimse hakkında işlem yapmayan devlettir.
4-Kasaba devleti öğretim üyelerini bir dilekçenin altında imzaları olduğu için hapse atabilen devlettir; çağdaş devletler ise öğretim üyelerini şiddet, nefret dili ve hakaret dışında yargıç karşısına çıkarmayan, koruyan, kollayan devlettir.
5-Kasaba devleti hapishanelerinde gazetecilerden, yazarlardan, öğretim üyelerinden geçilmeyen devlettir; çağdaş devlet ise gazetecilerini, yazarlarını, öğretim üyelerini, sivil toplum kuruluşları temsilcilerini hapse atmayı aklına bile getirmeyen devlettir.
6-Kasaba devleti her kurumunun yolsuzluktan geçilmediği, ihale yasalarının keyfi bir biçimde uygulandığı devlettir; çağdaş devlet ise, yolsuzluk olmaz diyemiyoruz ama yolsuzluk yapanları hemen yargılayan, ihale kanunlarının rekabetçi bir biçimde uygulandığı devlettir.
7-Kasaba devleti sosyal medya kullanıcılarının attıkları tweetler nedeniyle yargılandıkları, hapse atıldıkları devlettir; çağdaş devletlerde ise sosyal medya kullanıcılarının böyle dertleri yoktur.
8-Kasaba devleti enflasyon oranlarının iki haneli olduğu, hatta yüzde yirmiyi aşan oranlara geldiği devlettir zira enflasyon kötü yönetimin ya da yönetimsizliğin temel göstergelerinin başında gelir; çağdaş devletlerde enflasyon senelik yüzde iki-üç düzeyindedir.
9-Kasaba devletlerinde işsizlik oranı, tarım dışı işsizlik oranı, genç işsizlik oranı çok yüksektir; çağdaş devletlerde büyüme oranları daha istikrarlı olduğu için işsizlik oranları makul düzeydedir.
Yukarıdaki tabloyu iyi incelediğinizde kasaba devleti olmanın ne kötü bir şey, çağdaş bir devlet olmanın ise ne kadar güzel olduğunu görüyorsunuz, anlıyorsunuz.
Bizim devlet ise benim yukarıda koyduğum naçiz kriterler doğrultusunda çok tipik bir çağdaş devlet görünümü veriyor değil mi?
Yatıp, kalkıp dua edip, şükredeceğimize, AKP yönetimini yerden yere vururcasına eleştirerek ne kadar haksızlık yapıyoruz değil mi?
Allah insanı ve devletimizi şaşırtmasın.