Ahmet Nesin
Keleşnikoflu kadın ve erkek muhtarlar...
Bu aralar o kadar çok dolaştım ki, hangi şehirde olduğunu anımsamıyorum ama ben "ESSAH URFA KEBABI" dükkanını gördüm. Sanırım Berlin'deydi, sadece o da değil, duruyor mu bilmiyorum ama İzmir'de "ÖZ – HAKİKİ İSKENDER KEBABI" lokantasını da gördüm. O yüzden Erdoğan'ın ne kadar demokrat olduğunu dünyaya açıklaması bana şaşırtıcı gelmiyor.
Erdoğan demokrat olduğunu açıklarken neler yaşadı bu ülkenin insanları...
Gezi'de polisin güç kullanması emrini kendisinin verdiğini söyledi. Ali İsmailler, Ethem Sarısülükler bu emir sonrasında öldüler.
Terörist diye öldürülen çocuk sayısının haddi hesabı yok.
Binlerce kişiye Cumhurbaşkanı'na hakaret etti diye dava açıldı ve hapse atıldı.
Sur'da, Cizre'de, Şırnak'ta, Nusaybin'de gençler diri diri yakıldı.
IŞİD'e silah gönderildiği tescillendi ve bizzat Cumhurbaşkanı devlet sırrını açıkladılar diye Can Dündar ve Erdem Gül'e dava açtı, CHP milletvekili Enis Berberoğlu'nu tutuklattı.
HDP eş genel başkanları ve diğer milletvekilleri tutuklandı. Cumhurbaşkanı'na hakaret ettiği gerekçesiyle HDP milletvekili Ahmet Yıldırım'ın vekilliğini düştü.
Kapatılan gazete ve televizyonun sayısını Cumhurbaşkanı da unuttu.
Dolar ve Euro'ya yan bakılamıyor. Büyük işadamları yavaş yavaş iflas ya da yardım açıklamalarında bulunuyorlar.
Hergün 2 kadının öldürülmesi sıradan olmaya başladı. Ders notunu açıklar gibi hergün açık arttırma mantığıyla öldürülen Suriyeli Kürt sayıları veriliyor. Başka bir ülkenin içişlerine müdahale edildi, savaş açıldı
Akademisyenler, mimarlar, mühendisler, doktorlar ve öğretmenlerden Cumhurbaşkanı'nın hakaretine, hedef gösterilmesine maruz kalmayan grup neredeyse kalmadı.
Cumhurbaşkanı'nın "Merhaba" diyeceği neredeyse bir tane, ilaç için bir tane dünya lideri ya da başbakanı yok.
Devletin kasasından Cumhurbaşkanlığı için harcanan paranın haddi hesabı yok.
En önemli ise bilmediği bütün konularda ahkam kesebiliyor.
Cumhurbaşkanı'nıh başkasına hakareti eleştiri, ona yapılan eleştiri ise hakaret sayılıyor.
Öyle ki, belediye başkanıyken başbakanlığa, başbakanken cumhurbaşkanlığına, cumhurbaşkanıyken başkanlığa, başkan olmak isterken de halifeliğe gözünü diken biri var karşımızda.
Daha da var. Türkiye işkence konusunda en ağır dönemini yaşıyor. Cumhurbaşkanı'nın birlikte yola çıktığı kimse yanında değil, herkes bir kalemde silindi.
Unuttuklarım vardır, kalanını da siz yazın.
Şimdi gelelim en son yaşanan olaya, Bursa İl Emniyet Müdürü Osman Ak'ın yaptığına. Gerçekten akıllara durgunluk veren bir olay, kırk yıl düşünsek aklımıza gelmeyecek, "Bu kadarı da fazla" diyeceğimiz ama çok fazla insanın ses çıkarmadığı olaya, muhtarlara keleşnikoflarla verilen silah eğitimine. Bu olaydan dolayı dünyanın başka ülkesinde hem emniyet müdürünü, hem de katılan muhtarların sadece istifası istenmez, hatta hapse atmak da yetmez, insanı hem de bir daha çıkarmamak kaydıyla tımarhaneye kapatırlar. Şaka söylemiyorum, gerçekten tımarhaneye kapatırlar.
Fotoğrafları gördüm. Sanki çocuklara şeker dağıtıyorlar. Hele kadın muhtarlar ellerinde keleşnikofla öyle cins gülüyorlar ki sanırsın silah kullanmayıp en zevk aldıkları başka bir şeyi yapıyorlar. Herhalde asıl zevkin ne olduğunu bilmediklerinden olsa gerek, kadınlı erkekli yaşayamadıklarını, bilmediklerini keleşnikof ile yaşıyorlar. Bir nevi zevkin sınırındalar, onu da ellerinde keleşnikofla ifade ediyorlar. Kovaman keleşnikoflarla, "Mınbiç hazırlığı yapıyoruz" diye çığlık atıyorlar. Emniyet müdürü Osman Ak daha deneyimli tabi, hemen yanıtlıyor 30 kadın ve erkek muhtarı, "Mınbiç değil, sizi Kandil'e hazırlıyoruz."
Niye yapılmış bu, deneyim kazanmaları için...
Muhtar niye keleşle deneyim kazanır?
İnsan öldürmek için?
İlerde başına bişey geldiğinde Erdoğan'ı korumak için?
Erdoğan uğruna ölmek için?
Peki, bunu kime karşı yapacak? Çok açık değil mi? Kendisini seçen halka karşı yapacak.
Kimden öğrendi? Erdoğan'dan!.. Erdoğan nereye savaş açtı? Kendisine oy vermeyen Kürtlere ve sosyalistlere, devrimcilere...
Bu arada bilmediğimiz bişey var tabi, muhtarlara yavaş yavaş keleşnikof dağıtılıyor mu, dağıtılmıyor mu? Hani 15 Temmuz darbe girişimi sonrası dağıtılan silahların bir kısmı geri gelmedi ya! Bir tanesiyle cinayet işlendi ya!
Aynı durumla karşı karşıya olup olmadığımızı biliyor muyuz?
Ben bilmiyorum, muhtara gidebilecek çocuklarım bilmiyor, annem bilmiyor, bu olasılık varken nasıl gönül rahatlığıyla gidecekler muhtarlığa...
Şimdi anladınız mı o Saray denilen yerde muhtarların neden sık sık toplatıldığını? Halk silahlandırılıyor ve iç savaşın bütün kapıları açılıyor...
Çünkü seçime gitmekten korkan ve seçime gidip koltuğunu kaybetmemek için her yolu deneyecek bir anlayış var karşımızda.
Dozaj, her konuda aşıldı artık. Öyle ki Cumhurbaşkanı en son Kılıçdaroğlu için "Sadece devlet maaşıyla geçinen birisi devleti yönetemez, partisini yönetemez, işi ehline bıraksın" dedi. Hürriyet yazarımsısı Ahmet Hakan da dünkü yazısında bunu savunmuş ve "Erdoğan haklı, sadece maaşa bağlı biri çek kullanmasını bilmez" benzeri bir şekilde zırvalamış.
İyi de Hakan, sormak gerekmez mi, yönetenler neden çek kullanır? Çek kullanan -tabi kendi adına kullanıyorsa- bişeyleri aklamak için yapmasın bunu?
Haklısın Ahmet Hakan, işi ehline bırakmak gerekiyor, bir de sen öğrensen şu gazeteciliği...