Ahmet Nesin
Kılıçdaroğlu kazanamıyo, diğerleri üffff, uçuyo, uçuyooo!..
Türkiye’de yapılan siyaseti Avrupa’daki meslektaşlarıma yada siyaset analizcilerine anlattığım zaman bana o kadar garip bakıyorlar ki, artık bu konularda konuşmamaya karar verdim. Kemal Kılıçdaroğlu CHP’ye başkan olduğundan beri girdiği ikinci seçimden itibaren, kaybeden ama başkanlığı bırakmayan lider olarak eleştirildi ve anıldı. Öyle bir suçlama ki, sanki Kılıçdaroğlu’ndan önce CHP hep tek başına iktidar olmuş ama Kılıçdaroğlu geldikten sonra yerin dibine batmış. Biliyorsunuz son zamanlarda yazılarımı hep istatiksel sayılar üzerine kuruyorum, bu yazı da öyle olacak.
Öncelikle şunu söyleyeyim, tek parti döneminden sonra İsmet İnönü dahil bir kez bile CHP’yi tek başına iktidara getirememiş kimse. Bu sadece CHP için geçerli değil, Halkçı Parti, SODEP ve SHP de başaramamış bunu. O yüzden bu konuda Kemal Kılıçdaroğlu’nu suçlamanın ayrı bir nedeni var gibi geliyor bana.
İlk olarak MHP ve Devlet Bahçeli’den başlayalım, çünkü Bahçeli’nin MHP genel başkanlığı gerçek anlamda bir utanç sayfasıdır MHP ve Ülkücüler adına. Alparslan Türkeş yaşamını yitirdikten sonra ilk kongre sonuçları aşağıdaki gibidir:
Tuğrul Türkeş: 412
Devlet Bahçeli: 359
Ramiz Ongun: 231
Enis Öksüz: 104
Muharrem Şemsek: 80
İbrahim Çiftçi: 13
Bu seçimden sonra bütün adaylar Bahçeli lehine çekiliyor ve kongrede kavga çıkınca erteleniyor. Yapılan olağanüstü kongrede Devlet Bahçeli 697, Türkeş de 487 oy alıyor ve Bahçeli başkan oluyor. İlk seçimde kaybeden Bahçeli, tüzük ve derin devlet zoruyla başkan oluyor. Daha sonra girdiği seçimlere bakalım:
1999 Türkiye genel seçimleri: %17.98 (İkinci parti ve koalisyon ortağı.)
2002 Türkiye genel seçimleri: % 8.36 (Baraj altı ve meclis dışı)
2007 Türkiye genel seçimleri: %14.27
2011 Türkiye genel seçimleri: %13.01 (Önceki seçime göre 1.26 daha az)
2015 Haziran Türkiye genel seçimleri: %16.29 oy aldı ve 80 vekil çıkardı.
2015 Kasım Türkiye genel seçimleri: %11.90 Ciddi düşüş yaşadı.
2018 Türkiye genel seçimleri: %11.10 Mecliste HDP’nin de gerisine düştü ve dördüncü parti oldu.
Bütün bu seçimlere 6 tane de yerel seçim eklediğimizde 13 başarısız seçim gözüküyor. Ayrıca Meral Akşener ve arkadaşlarının kongre için imza toplaması da aynı Tuğrul Türkeş’le katıldığı seçim gibi AKP ve derin devlet yardımıyla iptal edildi ve Meral Akşener ve arkadaşları partiden ihraç edildiler.
MHP’yle aynı durumda çok parti var, o yüzden hepsini tek tek yazmayacağım ama birisi var ki bu aralar bana çok kızgın, onu yazmadan edemeyeceğim, o da ömrü hayatında %2’yi bile bulamamış ama her seferinde ekranlara çıkıp ta ilk seçim sonrası Türkiye’yi yöneteceğini söyleyen Doğu Perinçek. Doğu Perinçek’i size en kolay şöyle anlatabilirim, kendisi siyasete başladığında Ali Babacan, Alper Taş, Erkan Baş, Mustafa Destici, Gültekin Uysal, Pervin Buldan gibi parti başkanları henüz doğmamıştı ve Mithat Sancar da tam o yıl doğmuştu. (Ne şans ama)
Kuru kuruya laf söylemek kolay ama istatistiklere baktığımızda olayları değişik tartışmak gerçeği ortaya çıkıyor. Bence Türkiye siyasetinde tartışılması gereken parti liderlerinin seçimlere göre başkanlığı bırakıp bırakmamaları değil, ölmeden başkanlığı ve siyaseti bırakmamaları. En bariz örnek bence Deniz Baykal’dır, tiyatrocu ve sanatçının sahnede yaşamını yitirme özlemi var sanki kendisinde ama kimse tartışmıyor. Bunun adı belki de köylü siyasetidir ama kimse tartışılmasını istemiyor.