Kimse Erdoğan'a yüz vermiyor

Giderayak Erdoğan ciddi bir boşluğa düşmüş durumda ve çıkış kapısını bulamıyor. Çünkü çıkış kapısının bütün anahtarları bugüne kadar yanından uzaklaştırdıklarında yada kovduklarında.

Bugün farkettim ki artık Recep Tamam Erdoğan'ı ciddiye almamaya başlamışım. Bu benim için çok tehlikeli bir durum ama son zamanlarda yazılanlara ve konuşulanlara baktım yanlız değilim esasında. Hele önceki gün bir belediye başkanı için söylediğini okuyunca, kendi kendime "Bu adamı kim ciddiye alır leyn" diye de geçirdim. Bir belediye başkanının korumalarına kafayı takmış ve eleştirmiş. En az bin korumayla dolaşan, en sıcak havalarda bile çelik yelek giyen birisi böyle açıklamayı nasıl yapar, gülümsedim haliyle, acımaya da başladım, çünkü en yakınındakiler bile "Bizimkine bişeyler oldu, sanırım geldiler" diye konuşuyorlardır.

Esasında başlıktaki yüz vermiyor bir yaklaşımı da beraberinde getiriyor artık Erdoğan için, kimse onu ciddiye almıyor. Bu geçtiğimiz seçimlerde bunun o kadar çok örneği var ki, hangi birini anlatayım.

İlk olarak İçişleri bakanı Süleyman Soylu, başta Almanya olmak üzere Avrupa Birliği ülkelerinden gelecek turistler için öyle bir laf etti ki, yabancı birisi Soylu'nun bakan olduğunu bilmese muhalefet zanneder. Soylu, Avrupa'daki derneklerde konuşma yapanların Türkiye'ye geldiklerinde sınır kapılarında ya hapsedileceklerini yada geri gönderileceklerini söyledi. Şaka değil, bu açıklamadan sonra Avrupa'dan, bilhassa Almanya'dan yapılan rezervasyonlarda çok ciddi düşüş yaşandı. Erdoğan bu açıklama karşısında sadece sustu.

Gelelim seçimlerde adayların Erdoğan'ın aksi yönder yaptıkları açıklamalara. Erdoğan bütün konuşmalarında ülkenin beka sorununa değinirken kimi adaylar beka sorunu olmadığını ve bunun neden konuşulduğunu anlamadıklarını söylediler.

Ancak bana göre en ilginci Erdoğan bütün konuşmalarında HDP'yi PKK'yle eşdeğer tuttu ve CHP–HDP'nin işbirliği yaptığını, doğal olarak da emirlerin Kandil'den, PKK üst yönetiminden geldiğini söyledi. Ancak burada ilginç bişey oldu, Erdoğan'a en bağlı vekil ve bakan olduğu söylenen, bu sayede başbakanlığa atanan Binali Yıldırım son konuşmalarından birinde HDP'den oy istedi. Bu tip davranışlar alt kademelerde kimileyin olur ve uyarılır ama aynı anda biri cumhurbaşkanlığı, diğeri de başbakanlık yapan 2 kişi böyle farklı konuşamaz. Konuştuğunda Yıldırım'ın artık Erdoğan'ı iplemediğini anlarım ben.

Seçimler bize göre bitse de başta Erdoğan olmak üzere kimi AKP'liler için bitmiş değil. Hâlâ yeni bişeyler bulsalar Yüksek Seçim Kurulu'na şikâyete gidecek ciddi bir ekip var ve ben araştırmaya devam ettiklerinden eminim.

Peki buna karşın dün Binali Yıldırım ilginç bir açıklama yaptı, Yıldırım açıklamasında "Ben kaybedilmiş bir seçimi, kazanmak için uğraşacak bir insan değilim" dedi. Bu açıklama öyle sıradan bir açıklama değil, Erdoğan'a çok ciddi bir tavır aslında, şöyle böyle değil, seçimler konusunda Erdoğan'ı ciddiyete davet ediyor aslında Binali Yıldırım ve başka bişeyin daha sinyalini de veriyor, çok açık bir şekilde seçimlerin tekrarı durumunda yer almayacağını söylüyor.

Evet, giderayak Erdoğan ciddi bir boşluğa düşmüş durumda ve çıkış kapısını bulamıyor. Bulamaması gayet doğal, çünkü çıkış kapısının bütün anahtarları bugüne kadar yanından uzaklaştırdıklarında yada kovduklarında.

Erdoğan'a artık kimse yüz vermiyor, ciddiye de almıyor. Bugün farkettim ki, ben de ciddiye almıyorum artık.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet Nesin Arşivi