Korkuyu yarıştırdılar, Erdoğan birinciliği aldı!..

O kadar zor bir sorudur ki bu bir çocuk için, babanıza korkup korkmadığını sormak, belki de ayıptır, ne bileyim, bişeydir işte, bütün babalar sınıf birincisiyse o korkmaz...

Son zamanlarda babamın şiiri aklımdan çıkmıyor hiç, hem de şiir olarak sevdiğim ama mantık olarak sevmediğim ya da karşı çıktığım şiiri:

ÇOCUKLARIMA

Diyelim ıslık çalacaksın ıslık

Sen ıslık çalınca

Ne ıslık çalıyor diye şaşacak herkes

Kimse çalamamalı senin gibi güzel

 

Örneğin kıyıya çarpan dalgaları sayacaksın

Senden önce kimse saymamış olmalı

Senin saydığın gibi doğru ve güzel

Hem dalgaları hem saymasını severek

 

De ki sinek avlıyorsun sinek

En usta sinek avcısı olmalısın

Dünya sinek avcıları örgütünde yerin başta

Örgüt yoksa seninle başlamalı

 

Say ki hiçbir işin yok da düşünüyorsun

Düşün düşünebildiğince üç boyutlu

Amma da düşünüyor diye şaşsın dünya

Sanki senden önce düşünen hiç olmamış

 

Dalga mı geçiyorsun düşler mi kuruyorsun

Öyle sonsuz sınırsız düşler kur ki çocuğum

Düşlerini som somut görüp şaşsınlar

Böyle bir dalgacı daha dünyaya gelmedi desinler

 

Dünyada yapılmamış işler çoktur çocuğum

Derlerse ki bu işler bişeye yaramaz

De ki bütün işe yarayanlar

İşe yaramaz sanılanlardan çıkar

 

Bu şiiri ya da dediğim gibi mantığını sevmeme nedenim işin içinde benim de olmamdan kaynaklanıyor. İçinde benim olmam derken "ÇOCUKLARIMA" başlığının biz 4 kardeşe yazıldığını sanmayın sakın, bu bütün çocuklara yazılmış bir şiir. Bu şiiri okurken hep yine babamın (Aklımda yanlış kalmadıysa Şimdiki Çocuklar Harika kitabında) "Bütün babalar sınıf birincisidir" bölümü aklıma gelir. Aziz Nesin ) "Bütün babalar sınıf birincisidir" diye yazarken hepsinin çocuklarını teşvik etmek amacıyla, hatta bi süre sonra onu da geçip kendilerini nasıl öne çıkardıklarını anlatır. Bu iki yazı birbiriyle çelişkilidir esasında, şiirle teşvik edilen çocuk, bi süre sonra) "Bütün babalar sınıf birincisidir" mantığını kapacaktır ya da bana öyle geliyor.

1978'de gazeteciliğe başlayıp adliye muhabiri olduğumda en çok haberi ben yapardım diğer muhabirlere göre. Adliye muhabirleri arasında parmakla gösterilen olmuştum ama en iyisi sayılır mıydım bilemiyorum, çünkü Haldun Simavi adliye haberlerine önem vermeseydi çok haber yapmam işe yarar mıydı, hâlâ emin değilim. O dönem, bu işin duayeni Vasfiye Özkoçak'tan daha iyi olmam mümkün müydü, karşımda 30-35 yıllık bir deneyim vardı, bense 21 yaşında yeni bir gazeteci. Farkımız, Milliyet ve Günaydın Gazeteleri'nin haber mantığıydı bence.

Yıllar geçti, ben de artık ustalaşmıştım ve babamla söyleşi yapmak istedim. Bana "Oğlum herkes yapıyor zaten" demişti. Ben de kendisine "Ama para kazanacağım, hem de ben seni içeriden tanıyorum, daha ilginç olur" diye yanıt vermiştim. Sanırım ikisi de hoşuna gitmiş olacak ki bir söyleşi yaptım Nesin Vakfı'nda.

Aziz Nesin o sıralar "Aydınlar Dilekçesi"ni hazırlayanlardan biri, YÖK'e karşı arkadaşlarıyla beraber "BİLAR AŞ"yi kurmuş ve başkanı, Türk-Yunan Dostluğu Derneği'nin kurulmasında öncülerden biri, Kenan Evren'e dava açmış, Kürt konusunda ve Fundemantalizm ve Türkiye üzerine uluslararası toplantı girişimlerine başlamış, anlayacağınız 12 Eylül sonrası her eylemde var ve çoğunda öncü. Üstüne üstlük beğendiğinden değil ama meclis yasakladı diye bir de Salman Rüşdi'nin Şeytan Ayetleri kitabını yayınlamak istediğinden İran'ın dini lideri Ayetullah tarafından hakkında ölüm fermanı verilmiş ve devlet korumasında yaşayan birisi.

Bütün bunları sıraladım ve "Baba, korkmuyor musun" dedim. O kadar zor bir sorudur ki bu bir çocuk için, babanıza korkup korkmadığını sormak, belki de ayıptır, ne bileyim, bişeydir işte, bütün babalar sınıf birincisiyse o korkmaz, en iyi gülmece yazarıysa ama en önemlisi benim babamsa, o korkmaz, korkmamalı. Ama artık büyümüştüm, bütün bunları yaşayan bir insanın korkması gerektiğinin farkındaydım, belki onun yaşadıklarından ben korkuyordum da kendime itiraf edemediğimden babamı korkak yapacaktım, o zaman kendi korkaklığım bana normal gelecekti, hepsi var işin içinde.

Belki de en güleç yüzüyle baktı bana, sanırım bendeki her soruyu anlamıştı ve "Korkmaz mıyım oğlum, tabi ki korkuyorum, korkmamam normal değil. Ama ben insani bir şekilde korkuyorum, korkarken paniklemiyorum. Hayvan korkarken panikler ve insiyatifi dışında hareket eder. Panikleyerek korkarsan işin bitmiştir, korkunu saklamak için her türlü saçmalığı yapabilirsin ve bu seni daha çok korkuya götürür... Ben de normal bir insanın korkacağı kadar korkuyorum!.." demişti.

Şimdi korkanları ve korktuklarından dolayı yapılanları görünce böyle bir yazı yazmak geldi usuma, çuvala doldurulmuş kediler gibi korkanlar canlandı gözümün önünde.

Diyelim ki korkacaksın

Sen korkunca

Ne korkuyor ama diye şaşacak herkes

Kimse korkamamalı senin gibi ödlek

Şiiri daha fazla bozmayacağım, babamdan korkuyorum kızar diye ama KORKUYU YARIŞTIRDILAR, ERDOĞAN BİRİNCİLİĞİ ALDI artık!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet Nesin Arşivi