Ragıp Duran
Kral Macron günah çıkarırken bile patronları savundu
Pazartesi gecesi Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un TV kanallarından naklen yayınlanan 13 dakikalık ulusa sesleniş konuşmasında üç nokta ön plana çıktı:
- Mea Culpa (Suçlu Benim) itirafında bulundu.
- Sarı Yeleklileri ikna edebilecek nitelikte olmasa da bazı ekonomik-mali vaatlerde bulundu.
- Milli birlik ve beraberlik söyleminin yanı sıra işveren dünyasını ürkütebilecek herhangi bir cümle sarfetmedi.
Kral'ın beklenen konuşmasında, fon olarak Elysée Sarayı'nın şaşalı bir salonu yerine daha sade bir dekor tercih edildi. Masanın üzerinde Fransa'nın ulusal simgesi bir horoz heykelciği vardı. Sarı. Altın olabilir!
''Sözlerimle bazılarınızı yaralamış olabilirim'' derken yelkenleri indiriyordu ama 1 Ocak'tan itibaren asgari ücrete ayda 100 Euro zam yaptığını açıklarken hemen ekledi: İşverenler bu 100 Euro için ek vergi ödemeyecek.
Şiddet eylemlerinden çok rahatsız olduğunu itiraf etti. Ama halkın kızgınlığını anladığını da ekledi. Uzun uzun, bilirmiş gibi, yoksulların, ayın sonunu getiremeyenlerin sıkıntılarından söz etti. Ne var ki bu sorunların yeni olmadığını Fransa'nın 40 yıldır bu güçlüklerle uğraştığını öne sürdü. CHP'yi ve İsmet İnönü'yü de itham edecekti ama son anda vazgeçti!
Macron, 18 aylık iktidarında yeteri kadar somut ve hızlı davranmadığını da itiraf etmek zorunda kaldı. Ne var ki çözüm konusundaki tüm söylemi hep ''Başbakan yapacak'', ''Parlamento bu konuyu düzenleyecek'' sözcükleriyle ifade edildi. Her ne kadar ''Sorumluluğu üstleniyorum'' dese de.
''Ben meşrutiyetimi sizden alıyorum'' dedi ama ''Siz'' derken kimi kastettiğini açıkça belirtmedi.
Ortak yol bulmak, hep birlikte tartışmak, beraber çalışmak... gibi ibareler çok sık geçti konuşmasında.
Sağcıların favori temalarından çalışma da, Macron'un sözlüğünde ve konuşmasında sık geçen sözcüklerden biri oldu. ''Ekonomik ve sosyal alanda olağanüstü hâl ilan ediyorum'' dedi ama içini doldurmadı. En önemlisi vaat ettiği asgari ücret ve emekli maaşlarındaki artışın kaynağını da açıklamadı. Göç meselesi konusunda da ulusal çapta tartışma önerdi. Bundan sonra belediye başkanları ile sık sık bir araya geleceğini söyledi. Fransa'da muhtarlara da belediye başkanı denir. (Maire).
''Tarihî bir an yaşıyoruz'' dedi ama nedenini ve gerekçelerini açıklamadı.
İlk tepkiler gelirken, muhalefet, Sarı Yelekliler'in bu konuşmadan pek etkilenmeyeceğini savunuyor. İşsizlik, eşitsizlik, adaletsizlik konularına değinmeden, asgari ücrete 100 Euroluk zamla bu kızgınlığın söndürülemeyeceği konusunda muhalefet hemfikir.
Konuşmadan önce ve konuşmadan sonra Macron'da tayin edici bir değişiklik yok. Macron kendi siyasi hatalarını kabul etmiyor, sistemin yapısal sorunlarına değinmiyor, çözüm olarak da ancak yüzeysel ve sadece parasal önlemler öneriyor.
Uzmanlar, konuşmadan önce yayınladıkları değerlendirmelerde zaten öyle büyük bir değişim beklemiyorlardı: Macron halkı, yoksulları hiçbir zaman anlamadı, diyorlardı. Macron bu uzmanları tekzip etmedi.
Bakalım gelecek Cumartesi, Sarı Yelekliler nasıl bir yanıt verecek?