İşxan Miroyev
Kremlin askeri söylemin dozajını artırıyor
Yeniden devlet başkanlığına seçildikten sonra Putin batıyla ilişkileri düzeltmek için çaba harcayabilirdi. Böyle bir çabanın göstergesi de askeri üslubun dozajını düşürmek olurdu ki bu dozaj meclis konuşmasında epey yükseltilmişti. Mesela NATO’nun askeri olarak güçlenmesinin Moskova’yı kaygılandırmadığına ilişkin açıklamalar batı tarafından olumlu karşılanırdı.
Seçimlerin beklendiği geçmesi uzmanlar tarafından değerlendirildi. Tartışmalı olan konu ise Putin’in bu yeni başkanlık sürecini nasıl değerlendireceğidir. Moskova’dan Rusya’nın dış politikada yapacağı değişikliklere ilişkin adımlar beklenmekte.
Diğer taraftan Putin’in batıya karşı daha da sert bir tavır alması beklenmekte. Suriye ve Ukrayna’daki Rusya’nın askeri kayıplarını önemseme ve batıyla ortaklık yapanlara karşı mücadele etmesi bekleniyor. Ancak batıya karşı taviz vermesi ve var olan gerginliğin düşürülmesi için adım ataması arzulanmakta. Bence Rusya lideri çok rahatlıkla NATO’nun güçlenmesinin kendilerini kaygılandırmadığını açıklayabilir. Zaten NATO kısa bir zaman önce "soğuk savaş" döneminden bu yana kolektif güvenlik konusunda en üst seviyeye ulaştığını açıkladı. Batı şimdilik, Rusya yönetiminde gerilimi azaltacak bir adım atma niyetini görmüyor. İngiltere’deki Salisbury'de yaşanan olay saldırı olarak nitelendirildi ve zaten Suriye ve Ukrayna’dan dolayı gergin olan Moskova ve AB ilişkileri daha da gerginleşti.
Gerçektende eğer Putin ilişkilerin düzeltilmesini istese idi o zaman Ukrayna’nın doğusunda ateşkesin sağlanması ve Ukrayna’nın tümüne BM barış gücünün yerleştirilmesiyle ilgilenebilirdi. Askeri harcamalara ilişkin söylemlerini azaltabilirdi. Putin güvenin pekiştirilmesi ve AGİT ya da Rusya-NATO konseyi çerçevesinde silah denetimine ilişkin tartışmaların önünü açmak için adım atabilirdi. Bu adımlar "Skripal dosyasının" netleştirilmesi konusunda yardımcı olurdu.
Peki tüm bunlar ne kadar gerçekçi?
Rusya yönetiminin Batıyla anlaşabileceğini gösterebileceği diğer bir konu ise Suriye sorunudur. Barışçıl çözüm konusunda son çatışmalar ciddi bir gelişme sağlayamadı. Doğu Guta bölgesindeki çatışmanın yoğunlaşması Astana görüşmelerinin ve Soçi'de yapılan Suriye ulusal diyalog kongresinin sonuçsuz kaldığını gösteriyor.
Tabi ki Suriye Moskova’nın taviz verebileceği bir alan olabilirdi. Ama Putin orada Esad’la beraber başarı kazanana kadar savaşmaya hazır. Rusya ve Batı ülkelerinin terör anlayışları farklı. Suriye’nin nasıl yeniden yapılanacağına ilişkin bir fikirleri bulunmamakta.
Peki Rusya’yla ilişkileri düzeltmek için batı ilk adımı atabilir mi? Hayır. Batının herhangi bir konuda taviz vermesini düşünmek zor. Özellikle de yaşanan son gelişmelere bakılırsa buna ihtimal vermek mümnkün değil. Rusya’dan gelebilecek öneriler ise çok yetersiz veya samimiyetsiz olarak değerlendirilecekler.
Ama eğer Kremlin batıyla ilişkilerindeki çatışmalı durumu ısrarla sürdürürse bu Rusya’ya çok zarar verecek. "Her şeyden önce Putin" politikası sonuç itibarıyla Rusya ve vatandaşlarına zarar verecek.
Ekonomik perspektifler çok karamsar gözükmekte. Genç neslin ekonomik gelişme sağlama imkanları çok az. En başarılı olanlar ise Putin politikasından dolayı ülkeyi terk etmekteler.