Ahmet Nesin
Kur yapma Nebati
Bu ülke savaş uzmanı generallerin getirdiği demokrasiyi yaşadı, bunun sonucunda hayvanat bahçesi müdüründen TÜBİTAK başkanı çıktı ve arkasından siyasal mezunundan da hazine ve maliye bakanı gördük.
Olan-biten bu kadar basit mi derseniz, "Evet" derim çünkü bu halk seçtiği başbakan ve bakanları asanları alkışlarken, asılan Adnan Menderes ile aynı görüşte olan Süleyman Demirel’i iktidar yaptı. Aynı halk 12 Mart 1971’de Ziverbey Köşkü’nde işkence gören İlhan Selçuk’a üzülürken, onunla aynı safta olan hava kuvvetleri komutanı Muhsin Batur’u neredeyse bağrına bastı ve Deniz Gezmişlerin idamını da üzülerek ve ağlayarak izledi. İlhan Selçuk da işkencecilerini affettiğini yazdı.
Aynı halk 12 Eylül 1980 darbesinde 51 kişinin, 17 yaşındayken yaşı büyütülerek asılan Erdal Eren’e sonsuz üzülürken, onları asarken "Asmayalım da besleyelim mi" diyen Kenan Evren’e %92, onun kurduğu partinin lideri Turgut Sunalp’e – ki "Jop sokmaya ne gerek vardı, aslan gibi gençlerimiz vardı" diyen ve Kürtleri dağda ve karda yürürken Kart-kurt sesleri çıkaran Türkler olarak tanımlayan kişidir- %23 oy verdi. Bunun adına da "Halk askerin kurduğu partiye oy vermedi, demokrasi kazandı" denildi. Demokrasi nasıl kazanılmıştı, 12 Eylül Darbesi’nin nedeni olan, 24 Ocak kararlarının kahramanı ve darbenin başbakan yardımcısı ve ekonomiden sorumlu devlet bakanı Turgut Özal’ı iktidara getirerek.
Cumhuriyet kurulduğundan beri anayasasının laik olduğuna inanan bu halk, belediye başkanıyken demokrasinin bir amaç değil araç olduğunu söyleyen ve hedefinin şeriat olduğunu açıklayan Recep Tayyip Erdoğan’ı sadece Necmettin Erbakan’a karşı çıkıp parti kurduğu için bağrına bastı ve iktidardan düşecek gibi de dursa hâlâ bağrının bir köşesinde tutuyor.
Öyle demokratik bir halk ki, Ergenekon subaylarını tutuklatırken "Yaşa, varol Erdoğan" diyenler, Ergenekon’u yanına alıp NATO’cuları hapsederken de "Senin için ölürüz Erdoğan" nidalarıyla hâlâ yeni katliamlara hazırlanıyorlar, çünkü Erdoğan "Sokağa çıkarsanız 15 Temmuz gibi olursunuz" diyerek kafa kesicilerine müjdeyi verdi.
Derken işin içine KUR girdi, esasında KUR neredeyse cumhuriyet kurulduğundan beri içimizdeydi de halk onu biraz geç farketti. Çünkü daha az fakirken KUR onu fazla, hatta fazla da değil, hiç ilgilendirmiyor zannetti. Bütün ekonomistler, uzmanlar çözüm önerileri getirirken, şair ve öykücü Hulki Aktunç bana bir gün "Ahmet, lise öğrencileri harçlıklarını döviz bürolarında dolara çeviriyorsa, o ülkede ekonomi bitmiştir" demiş ve ekonomist (???) Tansu Çiller dönemini bir kitap kalınlığındaki tek bir tümceyle anlatmıştı.
Şimdilerde KUR yine cilve yapıyor yada zaten cilveleşmek bir tür KUR yapmak değil midir!.. Neden böyle diyorum, çünkü bu halkın 265 milyar dolar dövizi var, bir kısmı yastık altında, bir kısmı da bankada. (Bir de bunun dışında İsviçre ve bazı vergisiz ülkelerde var). Bu 265 milyar doların 100 milyarı işverene ait, hammaddeyi dolar üzerinden aldıklarından (Paranızın kıymeti harbiyesi olmayınca böyle buyuruyor emperyalizmin tanrısı ABD ve diğerleri) onların yaptığı normal karşılanıyor. Ancak geri kalan 165 milyar dolar ilginç, işte burada Hulki Aktunç’un dediği devreye giriyor ve sadece zengini yada orta hallisi değil, az parası olan da parasını dolara çevirip, anlık kâr etmek istiyor haklı olarak.
Haklılığına haklı da, devlet yada hükümet 18 liraya çıkmış doları 10 liraya (Bugün 13’ten fazla) düşürünce kızıyor. Oysa 7 liradan yine 12,5’a çıkmış durumda doları 1 ay içinde, yani kârdan zararda. Haaa, 16 yada 18’ken alan varsa bişey diyemem, onlar da Erdoğan ve Nebati kadar ekonomistler o zaman.
Bu arada herkes 18’ken dolarını bozdurup 10’a düşünce tekrar alıp zengin olanları merak ediyor ama dolar milyarderi Erdoğan’ın ne kadar kazandığını soran yok. Bu spekülasyon bu amaçla mı yapılıyor acaba?
Ve sonunda ekonomist olmayan ekonomi bakanı Nureddin Nebati "Kur tartışılır olmaktan çıktı" diye açıklama yaptı. İşte burada herkese KUR yapıyor Nebati yada yaptığını sanıyor, çünkü dolarını bozduranlara -Ki fazla bozduran yok, çünkü halk bu KUR’un oynak olduğunu biliyor- KUR farkı vereceksin benim vergimden, yani bana güvenerek KUR yapıyorsun ama KUR böyle yapılmaz ki canım.