Küresel ısınma belasına neden engel olunamıyor?

Küresel ısınma gibi bir global felakete milli devletler yöneticilerinin işbirliği ile çözüm üretmek mümkün görünmüyor. Hiçbir ulus devlet yöneticisinin maliyetleri milli ve hemen ama faydaları küresel ve uzun vadeli önlemlere yanaşmayacağı bir gerçek.

Küresel ısınma çok sevimsiz gerçeği için bela kelimesini kullanmayı tercih ediyorum, tercihimin nedenini açıklayacağım.

Küresel ısınma belasının ne gibi sonuçları olacağını galiba artık herkes biliyor, en son, ilkokul yıllarımızdan beri bize öğretilen ve dünya çevre dengeleri için yaşamsal olan Gulf Stream’in (Körfez Akımı deniyor) kaybolabileceğine ilişkin rivayetler dolaşıyor, çok ürpertici ama Allah’tan güvenilir kaynaklardan bu rivayetlerin şimdilik çok sağlam temellere dayalı olmadığına ilişkin açıklamalar oldu.

Küresel ısınma bir felaket ve nedenleri çok büyük ölçüde biliniyor. Nedenler bilindiğine göre küresel ısınma belasının durdurulması, hatta geriletilebilmesi için neler yapılması gerektiği, önlemler de çok iyi biliniyor. Teşhis belli, tedavi belli, buraya kadar iyi ama görüyoruz ki bu çözüm yolları bir türlü yaşama geçirilemiyor, bu arada İstanbul’da sıcaklık 42 dereceye çıkıyor, Ege adalarında 46’ya, bir PTT çalışanı yaşamını kaybediyor.

Peki çözümler neden bir türlü yaşama geçirilemiyor? Internetten çok basit bir arama yapın, göreceksiniz çevre merkezli ilk uluslararası toplantı 1972’de İsveç Stockholm’de yapılıyor, bu arada kullandığım uluslararası kelimesinin altını çiziyorum, aşağıda açıklayacağım, bu toplantının yirminci yılında, 1992’de ise Brezilya Rio Zirvesi yapılıyor, durum tespiti yapılıyor, önlemler öneriliyor, zaten herkes biliyor bunları, arkasından bu Rio Zirvesi her sene başka bir yerde tekrarlanıyor, Rio Zirvesini temel alsak minimum otuz sene olmuş, belanın nedenleri ve alınması gereken önlemler çok iyi biliniyor ama bir türlü toplumsal duyarlığın artışı dışında bir arpa boyu mesafe alınamıyor, tam da bu nedenden bela tabirini kullanıyorum, iyi bilinen ve etkin önlemler uygulanmıyor.

Bu çaresizliğin, eylemsizliğin bir nedeni olmalı.

Bu alanda çok çalışma yapılıyor, ben de tartışmaları kenarından da olsa izlemeye çalışıyorum.

2017 senesinde Fransız iktisatçı, 2014 Nobel ekonomi ödülü sahibi Jean Tirole “Economics for the common good” (Ortak malın iktisadı) başlıklı iktisatçı olmayanların da çok rahat okuyabileceği bir kitabı “Princeton University Press” den yayınladı; Tirole Fransız ama kitap önce İngilizce yayınlanıyor, sonra Fransızcaya tercüme ediliyor.

Bu kitapta Jean Tirole çevre konusuna önemli bir bölüm ayırıyor. Bu bölümde bana çok açıklayıcı gelen bir formülü ortaya koyuyor, çok gerçekçi bir iktisatçı formülasyonu.

Küreselleşme falan ama dünyada hala ulus devletler ve bu ulus devletlerin yöneticileri temel karar alıcılar durumundalar. Yukarıda da belirttiğim gibi bu küresel ısınma belasının nedenleri de alınması gereken önlemler de çok iyi biliniyor ama bir türlü bu önlemler gerektiği biçimde yaşama geçiril(e)miyorlar, bu acıklı durumun altında yatan temel neden de gelecek kuşaklara karşı bencil tutumumuz. Tirole bu durumu şu biçimde ifade ediyor, önce metindeki orijinal ifadeyi İngilizce veriyorum, arkasından da tercümesini.

“The benefits of reducing climate change remain global and distant in time, while the costs of that reduction are local and immediate.”(Economics of common good, s.199)

Türkçesi: İklim değişikliğinin azaltılmasının faydaları küresel ve uzun vadeli ama bu azaltmanın maliyetleri yerel(E.K. ulusal) ve hemen.

Jean Tirole ulus devlet yöneticilerinin sıradan bir fayda-maliyet analizi yaptıklarını, küresel ısınmanın geriletilmesinin faydalarının küresel ve uzun vadeli ama maliyetlerinin ulusal ve hemen olması nedeniyle önlemleri yaşama geçirmede çok isteksiz davrandıkları sonucuna varıyor.

SÜPRANASYONAL BİR KURUM GEREKİYOR

Hiçbir ulus devlet yöneticisinin bir ya da en geç iki dönem sonra seçim varsa maliyetleri milli ve hemen ama faydaları küresel ve uzun vadeli önlemlere yanaşmayacağı çok sevimsiz ama çok da gerçek. Küresel ısınmaya karşı ulusal ölçekte bugün çok etkili önlemler alırsanız muhtemelen kısa vadede milli gelir azalacak, istihdam azalacak, vergi gelirleri azalacak ama yaptıklarınızın meyvalarını on sene sonra alacaksınız, bu manzara iki, üç sene içinde seçime gidecek bir siyasetçi için tercih edilecek bir şey değil.

Ama, dünyamız çok kötü bir noktaya doğru gidiyor, ne yapmak lazım?

Yukarıda uluslararası kelimesine dikkatinizi çekmeye çalışmış idim, küresel ısınma gibi yaklaşan bir global felakete milli devletler yöneticilerinin işbirliği ile çözüm üretmek pek mümkün görünmüyor ama gerçekleşen tüm zirveler de hep bu çerçevede.

İktisat teorisinde “global kamu malı” diye bir kavram var, küresel ısınmaya (global kamusal kötülük) çözüm tam bir global kamu malı ama bu malın üretimi ve üretiminin finansmanı, maliyetlerinin üleştirilmesi için ulus devletlerin yetki alanının üzerinde, beleşçi devlete izin vermeyecek global bir çevre kurumuna acil ihtiyacımız var.

Başka bir ifade ile AB türü süpranasyonal ama sadece Avrupa’yı değil tüm dünyayı eksiksiz şapkasına alacak bir kurum gerekiyor, bu kurum Birleşmiş Milletler gibi uluslararası bir kurum olmayacak, uluslarüstü bir kurum olacak.

Mümkün mü?

Çok emin değilim.

Tek ümidimiz felakete giden dünyamızın ve ulus devlet yöneticilerinin bir refleksle bu yetki devri özverisini göstermelerinde.

İnşallah.


Eser Karakaş: Kadıköy Saint Joseph lisesi muzunu. 1978’de Boğaziçi Üniversitesi İİBF’den mezun oldu. Doktorasını 1985 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde yaptı. 1996’dan itibaren İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nde profesör olarak ders verdi. Bahçeşehir Üniversitesi İİBF’de Dekanlık yaptı. 2016 yılında 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. 2008 yılından itibaren Strasbourg Üniversitesi Science Po’da misafir öğretim görevlisi olarak bulunuyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eser Karakaş Arşivi