Sibel Hürtaş
Libya’ya özel bir ÖSO modeli yolda mı?
Libya’ya asker gönderilmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi Meclis’te kabul edildi. Şimdi gözler Cumhurbaşkanlığı’nın talimatları doğrultusunda, Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı’nın ilk aşamada bölgeye asker gönderme konusunda hangi adımları atacağında. Bunlar buzdağının görünen kısmı…
Buzdağının görünmeyen kısmında ise özel güvenlik şirketleri öncülüğünde bölgeye çok sayıda savaşçı gönderildiği iddiaları var.
Bu iddiaları televizyon kanallarının Ankara temsilcileriyle bir araya gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na sordum.
Zira CHP, daha önce TBMM Dışişleri Komisyonuna sunduğu şerh yazısında, bölgeye savaşçı gönderildiği iddialarını Meclis gündemine taşımıştı. O iddiaları anımsattım ve "Libya’ya savaşçı gönderildiğine ilişkin iddiaları Dışişleri Komisyonu’na sunduğunuz şerh yazınızda dile getirdiniz. Bununla ilgili elinizde belge ve bilgi var mı? İddialarınızın arkasında mısınız? Bu konuda endişe duyuyor musunuz?" sorusunu yönelttim.
CHP Liderinin bu soruya yanıtı oldukça net:
"Libya’ya daha önce silah gönderildiğine ilişkin çok sayıda bilgi, belge, doküman var."
Ana muhalefet lideri bu konudaki endişelerini bir adım daha ileri götürdü ve "İdlib’deki cihatçı gruplar Türkiye tarafından Libya’ya gönderilebilir mi?" diye sordu.
Kılıçdaroğlu’nun değerlendirmeleri bununla sınırlı olmasına karşın, hem kendisinin hem de kurmaylarının bu konuyla ilgili çizdiği tablo oldukça endişe verici.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, asker tezkeresinin ilk adımı, Libya ile Deniz Sınırlarının Güvenliği Konusundaki Mutabakat Metni olmuştu. 16 Aralık’ta Dışişleri Komisyonu’ndaki görüşmelerde, mutabakat metni AKP ve MHP’nin oylarıyla kabul edilirken, anlaşmaya itiraz eden CHP, Meclis’e sunduğu şerh yazısında bu iddiaları şöyle gündeme getirmişti:
"Danışmanlık hizmeti ve istihbari ve operasyonel faaliyetlerin koordinesi kisvesi altında Türkiye’den Libya’ya bir takım paramiliter güçlerin, hatta Suriye’nin İdlib vilayetindeki yabancı savaşçıların sevk edilmesine neden olabilecek bu düzenleme bölgenin güvenliği için büyük bir tehdit arz etmektedir. Zira, Rus basınında Türkiye’nin Libya’ya, iktidara yakınlığı bilinen SADAT isimli özel güvenlik şirketi kanalıyla savaşçı gönderebileceğine ve İdlib’deki savaşçıların Libya’da görüldüklerine ilişkin haberler yayımlanmıştır."
İktidardan, bu iddialara yanıt gelmedi.
Libya’ya asker gönderme tezkeresinin görüşüldüğü Meclis özel oturumuna da bu özel şirketlerin bölgedeki ağırlığı gündeme damgasını vurdu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz, iddiaları bir adım ileri götürerek şunları söyledi:
"Sürekli olarak Libya’ya yabancı unsurların kaydırıldığı, farklı uçakların Trablus’a indiği, bunların İdlib’den Suriye’nin başka bölgelerinden gelen, Silahlı Kuvvetlerimizin desteklediği paralı askerlerden oluştuğu haberleri dolaşıyor. Türkiye bölgedeki başka ülkelerin vekâlet savaşlarına alet olmamalı, paralı asker ticaretine girmemelidir. Bugün Suriye’de özellikle İdlib’de yaşadığımız sıkıntıyı görmüyor muyuz? Libya’ya Suriye’deki cihatçıları göndererek mi El Kaide ile mücadele edeceğiz?"
İlginçtir, buna da iktidar kanadından yanıt gelmedi.
Son iddia, Kılıçdaroğlu’nun elinde belge ve bilgiler olduğu yönünde.
Öyle görünüyor ki; iktidar bu iddialara da sessiz kalacak.
Bu sessizlik, ana muhalefetin iddialarının doğru olduğu anlamına mı geliyor?
Eğer doğru ise Libya’da önümüzdeki dönemde Suriye benzeri bir örgütlenme olabileceği öngörülebilir mi?
Ya da soruyu kısaca şöyle soralım:
Libya’ya özel bir ÖSO modeli yolda mı?