Mehmet Şimşek beni güldürüyor artık

Mehmet Şimşek'in durumu tam olarak “Harput’ta bir Amerikalı” vakası. Bazen doğru işler de yapıyor, daha doğrusu doğru işler yapmak istiyor ama iki dans partneri var ki bu ikiliyi çok iyi ve yakından tanımalı.

Allah için bazen doğru işler de yapıyor, daha doğrusu doğru işler yapmak istiyor belki, doğru sözler de söylüyor ara sıra ama galiba kiminle dans ettiğini bilmiyor.

Bu açıdan baktığınızda tam olarak “Harput’ta bir Amerikalı” vakası.

“Harput’ta bir Amerikalı” Cevat Fehmi Başkurt’un 1955-1956 sezonunda İstanbul Şehir Tiyatrolarında oynanan bir tiyatro eseri.

Bugünkü yazıda Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in doğrudan ekonomi ile ilgili karar ve tasarruflarını değil ama ekonomi ile yine çok yakından ilgili bir AB süreci değerlendirmesini tartışacağım.

Hazine ve Maliye Bakanlığının internet sitesinde Bakanın Avrupa Birliği'ne yönelik bir çağrısı var ve bu çağrıda Şimşek AB ile 1995’den beri yürürlükte olan gümrük birliği kararının gümrük birliği çerçevesinde tarım ve hizmetler sektörlerine de genişletilmesini talep ediyor.

Mehmet Şimşek’i gerçekten bu talebi dile getirdiği için kutluyorum, gümrük birliği kararının tarım ve hizmetlere genişletilmesinin Türkiye’nin artık kronikleşen bir dizi sorununun çaresi olacağı kesindir ve başka çareler de yoktur.

Mehmet Şimşek’in dile getirdiği bu talep çok doğru, çok haklı bir talep ama yazının başında da belirttiğim gibi Şimşek kiminle dans ettiğini bilmiyor, özellikle iki dans partneri var, bu ikiliyi çok iyi ve yakından tanımalı.

Birincisi muhakkak ki Cumhurbaşkanı Erdoğan.

Gümrük Birliği 1995 kararının hizmetler sektörüne genişletilmesi demek müzakere dosyalarının beşincisi olan kamu alımlarının da bir hizmet türü olarak, AB rekabetine karşılıklı olarak açılması demek.

Bu ise Erdoğan’ın en sevmediği, en korktuğu konu çünkü kamu alımları AB rekabetine açılırsa artık bizim ihale kanunun 21-b maddesinin öyle rastgele, rant için, kamu parası hırsızlığı için kullanılamayacak; konu sadece yasanın 21-b maddesi ile de sınırlı değil, çok daha derinlikli bir konu.

Tarım sektörünün AB rekabetine açılması da tarımımızın, Şimşek’in sevdiği deyimle, rasyonalizasyon mecburiyeti, mesela kaçınılmaz arazi toplulaştırmaları demek, en başta Erdoğan tüm siyasetçiler, muhalefet dahil bu işten hiç hoşlanmıyorlar.

Rahmetli Erbakan AB sürecine (o zaman AET) karşı çıkarken “Biz Avrupa’nın manavı, kasabı mı olacağız yani” derdi, ben de bu ifadeden Erbakan’ın AB meselesini (AET) hiç anlamadığını anlardım çünkü Avrupa’nın her şeyi olabiliriz ama manavı, kasabı hiç olamayız çünkü bizim tarım sektörü, hayvancılık dahil Avrupa tarımına oranla çok ama çok daha verimsiz.

'KAMU ALIMLARI' DOSYASI

Neyse, gelelim Mehmet Şimşek’in ikinci partneri Hakan Fidan'a. Şimşek'in Fidan'a, çok dikkat etmesi lazım.

Hakan Fidan bugün Dışişleri Bakanı, Bakanlığın her şeyinden sorumlu, internet sitesinden, “AB ile İlişkiler Genel Müdürlüğü'nden” de sorumlu.

AB ile İlişkiler Genel Müdürlüğü sayfasını açın, orada “AB’ne Katılım için Ulusal Eylem Planı-2021-2023” başlıklı bir resmi belge bulacaksınız, bu resmi belgede 33 müzakere dosyasında neler yapmamız gerektiği, ne gibi uyum düzenlemelerine ihtiyaç duyulduğu detaylı olarak belirtiliyor ama bir de AMASI var işin.

Dosyalar 1,2, 3, 4 diye başlıyor AMA sonra 6,7 diye devam ediyor, iyi niyetli bir vatandaş 5. dosyanın sehven atlandığını zannediyor ama bir de bakıyorsunuz “sehven!!!” atlanan dosya “Kamu alımları” dosyası.

Türkiye’de acaba sehven atlanan dosyanın kamu alımları dosyası olduğunu öğrenince durumun “sehven” yanına inanacak bir saf vatandaş var mıdır?

Düşünebiliyor musunuz, devlet yani Dışişleri Bakanlığı kamu alımları dosyasından hoşlanmadığı için resmi evrakta sahtecilik yapabiliyor.

Biz de bu kafa ile daha doğrusu kafasızlıkla AB’ye tam üye olabileceğimizi düşünüyoruz, değil mi, ne gırgır.

Mehmet Şimşek lütfen Hakan Fidan’a rica etsin ve Dışişleri Bakanlığı sitesindeki bu çirkinlik, bu sahtecilik ortadan kaldırılsın, devlet önemli bir kurumdur, sahtecilik yaparsa gidilecek yer ancak enflasyonda dünya beşinciliği, milli gelirde ilk yirmiden düşme, AİHM’de de hakkında en çok ihlal kararı çıkan ülke olmaktır.

Bu ülkeye ne doğrudan yabancı sermaye yatırımı gelir ne de AB’ye tam üyelik hedefi olabilir.

***

Önemli bir not: Bir dostum hatırlattı, iznini almadığım için ismini veremiyorum, tatilde rahatsız etmek istemedim, şayet Kılıçdaroğlu ikinci turda Cumhurbaşkanı olsa idi, yapılan protokole göre bugün İçişleri Bakanımız Prof. Ümit Özdağ olacaktı.

Ben de ilk turda Millet İttifakı'na ve Kılıçdaroğlu’na, ikinci turda da yine Kılıçdaroğlu’na oy verdim, şayet benim verdiğim oy Ümit Özdağ’ın İçişleri Bakanlığı'na neden olsaydı hem bu duruma neden olanlara ağız dolusu bir duygusal mesaj gönderirdim hem de bu aldatılmışlık duygusu ile bir kez daha seçimlerde muhtemelen oy kullanmazdım.


Eser Karakaş: Kadıköy Saint Joseph lisesi muzunu. 1978’de Boğaziçi Üniversitesi İİBF’den mezun oldu. Doktorasını 1985 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde yaptı. 1996’dan itibaren İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nde profesör olarak ders verdi. Bahçeşehir Üniversitesi İİBF’de Dekanlık yaptı. 2016 yılında 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. 2008 yılından itibaren Strasbourg Üniversitesi Science Po’da misafir öğretim görevlisi olarak bulunuyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eser Karakaş Arşivi