milyonların ortak simgeleri
tarihte ne geri dönüşe ne kopyalamaya ne tekerrüre yer var ama o malum fotoğrafa büyük ilgi gösterenlerin aynı zamanda kendilerini simgelerle ifade etmeye düşkün olması şaşırtıcı değil mi?
okumuşsunuzdur, melih gökçek, mimarlar odası ankara şubesinin anıt kabir’le ilgili açıklamasına cevap verdi. şimdi bunu görünce, şube başkanı tezcan karakuş candan’ın iddialarının asılsız olduğunu söyleşmiş sanıyorsunuz. hayır, durum tam olarak öyle değil. gökçek, minik hakaretler savurduktan sonra, milli savunma bakanlığının talebiyle hareket edildiğini vurgulayarak, anıtkabir sınırlarının dışında olup park alanı ilan edilmiş yerde bulunan beş katlı askeri lojmanı resmileştirdiklerini söylemiş. ama mimarlar odası tam da buna karşı çıkmış zaten. oda başkanı candan yaptığı açıklamada, anıtkabir tarihi sit alanı koruma amaçlı uygulama imar planları’nda değişikliğe gidilerek, şahsa ait alanların kamulaştırılıp anıtkabir’e katılması hükmünün ortadan kaldırıldığını, park alanı olarak gösterilen alanın askeri alan olarak belirlenip yapılaşmaya gidildiğini söylüyor: "anıtkabir’de yeni yapılaşma olacak. muhafız bölüğü’nün olduğu alana google’dan baktığımızda ağaç kesimlerinin olduğunu, yani alanın yapılaşmaya açıldığını görebiliyoruz. anıtkabir’deki apartmanların kamulaştırılarak alana katılması gerekirken bu alan konut alanı olarak bırakılmış."
bu iktidarın son derece planlı davrandığına ve kriz yönetiminde usta olduğuna inanmakla birlikte her yaptığında bir "büyük" üst akıl olduğunu da düşünmüyorum. nitekim normal bir idari akıl, herhangi bir akıl, akp seçmeni de dahil olmak üzere nüfusun ciddi bir çoğunluğu için manevi değeri bulunan anıtkabir’le uğraşmaz. bunun kemalizmle hesaplaşmakla da ilgisi yok; kabirle kavga edilmez. rahmetli babanızın annenizi aldattığını öğrenince mezar taşını kırmıyorsunuz.
ama diğer yandan siyasetin simgeler üzerinden yapılması türkiye’de hem çok yaygın ve hem de akp’nin güncel siyasetiyle büyük bir uyum içinde; anlamlı ya da anlamsız, tarihsel ya da güncel, genellikle dinsel ama zaman zaman da seküler meseleler üzerinden toplumu ayrıştırma siyaseti bu. ve maalesef akp karşıtlarında da ziyadesiyle karşılık buluyor. oysa özgürlükçü ve birleştirici bir harekete en yaklaştığımız ân olan gezi’de simgeler önemsizleşmişti. tarihte ne geri dönüşe ne kopyalamaya ne de tekerrüre yer var ama o malum fotoğrafa bu kadar büyük ilgi gösterenlerin aynı zamanda kendilerini simgelerle ifade etmeye düşkün olması şaşırtıcı değil mi?
bu simgelerin içinde en öne çıkan, en tartışmalı olan bayrak sanırım; bu konuda kimse sakin kalamıyor. kendi adıma örneğin uluslararası spor yarışmalarında ya da türkiye cumhuriyeti vatandaşlarının başka ülke vatandaşlarıyla yan yana/karşı karşıya geldiği ve kendilerini tanımlama ihtiyacı duyduğu bütün durumlarda ve tabii ulusal bayramlarda ayyıldızlı al bayrağa yer var diye düşünüyorum. gelecekte ulus devletlerin hatta ulusların ortadan kalkması muhtemeldir ama ulus devlet oldukça bayrak da bir temsil anlamı taşıyor. ancak türkiye’nin içinde, farklı siyasal görüşlerin karşı karşıya geldiği durumlarda bayrak taşımanın en hafifinden anlamsız olduğunu düşünüyorum; o bayrak bu ülkede yaşayan herkesi ifade ediyorsa, birbirimize neden kılıç çeker gibi bayrak çekelim! ama bugün birçok durumda bayrak, "bu ülkeyi siz değil biz temsil ediyoruz!" anlamında kullanılıyor; tıpkı 80 milyonluk türkiye nüfusunun 50 milyona inmesi vakasında olduğu gibi. yani bu simgeden, bütünleşmeyi değil, bölmeyi kastetmek üzere yararlanılıyor ki bu, bir uçurumdan aşağı düşer gibi yuvarlandığımız felaketi büyüten, hızlandıran bir şey.
bir yandan da, bu simgelerle uğraşırken önümüzdeki daha belirleyici meseleleri ihmal edebiliyoruz. binlerce kişiyi aç bırakan, 37 kişinin intiharına sebep olan khk’lara karşı nuriye gülmen ve semih özakça’nın yürüttüğü açlık grevi 133. gününe giriyor. meclis işlevsizleştiriliyor, seçimler zaten işlevini kaybetti. ana muhalefet partisinin liderinin, demokratik bir hakkı kullandığı için tutuklanması telaffuz ediliyor. meclisin üçüncü büyük partisinin birçok milletvekili ve genel başkanları hapiste. ekonomik kriz herkesin belini büküyor, ohal’in grevleri engellemek için kullanıldığı açıkça ifade edildi. imara açılmayan arazi, yağmalanmayan kıyı şeridi, altındaki toprak satılabilir olup kesilmeyen ağaç kalmayacak yakında… eminim sizin aklınıza gelen başka meseleler de vardır ve siyasal simgeler bunların hiçbirini temsil etmiyor. yok, ben de akp karşıtıyım ama kürtlere olan husumetimi ifade etmezsem yapamam, diyorsanız… kim bilir, belki siz de elli milyonun içine katılabilirsiniz. ama o zaman anıtkabir’in alanının daralmasına da hayıflanmayacaksınız.