Mehveş Evin
Muhalefetin yanlışını teşhir etmeyelim mi?
Günlerdir süren "CHP krizi"nin gölgesinde kalan önemli gündem başlıklarından biri, 15 termik santrale 2.5 yıl daha baca filtresi olmadan çalışmasını onaylayan düzenlemeydi.
İnanılır gibi değil...
Dünya, iklim kriziyle mücadele için termik santrallerin kapatılmasını ve temiz enerji türlerini konuşurken Türkiye, iklim politikası üretmek bir yana, kirleticileri daha da başıboş bırakarak kendi felaketini hızlandırmakla meşgul.
Evet, bu Perşembe oylanan ve kömür santrallerinin çevre mevzuatına aykırı çalışmasına yol veren Madde 50, Cumhur İttifakı’nın marifeti, aklı, planı...
Ancak söz konusu oylamaya, muhalefet parti vekillerinin de katılmadığını, bu nedenle sadece ve sadece 36 vekilin ret oyu verdiğini öğrendik.
Kimden öğrendik? Basından veya siyasetçilerden değil, iklim kriziyle mücadele konusunda çalışan 350 Ankara adlı STK’nın hazırladığı Meclis İzleme Raporu’ndan!
CHP’den HDP’ye, İYİP’den TİP ve SP’ye oylamaya katılmayan vekil sayısını (toplam kaçak sayısı 208!) alt alta koyunca, aslında pekâla Madde 50’nin engellenebileceği de teşhir edilmiş oldu.
Kusura bakmayın ama Madde 50, muhalefet partilerinin tümünün tembelliğini, iktidar kadar halk sağlığını hiçe saydığını ortaya koydu.
Oysa benzer düzenleme, partilerin ortak kararıyla Şubat 2019’da reddedilmişti! O da herhalde yerel seçim aşkına!
SEÇMEN SİZE VERDİĞİ GÖREVİ YERİNE GETİRMENİZİ İSTİYOR, SİZ YOKSUNUZ
350Ankara ayrıca Madde 50’nin olduğu tasarıyı görüşen komisyondaki 30 vekilden sadece sekizinin oylamaya katıldığını açıkladı.
T24, oylamaya katılıp ret oyu veren CHP ve HDP’li vekillerle, sivil toplumcularla konuşarak çok doğru bir haber yapmış. Tahmin edeceğiniz gibi, muhalif vekiller Meclis’te yapabileceklerinin kısıtlı olduğu bahanesini öne sürmüş. Ayrıca sorunun kendi partileri değil, AKP+MHP olduğunu ve eleştirilerin haksız yere kendilerine yöneltildiğinden şikâyet etmişler.
"Özrü kabahatinden büyük" derler ya, tam da öyle. Elbette seçmeniniz, "Cumhur ittifakı ne güzel yapmış" demiyor, esas sorumluyu biliyor.
Size verdiği görevi, yani kısıtlı da olsa Meclis’te kendilerini temsil etmenizi, görevinizi yerine getirmenizi bekliyor.
Genel başkanlarınızın, sadece seçimle kumpaslarla değil, çevreden kadın ve çocuğa şiddet gibi, halkın sorunlarıyla ilgilenmesini ve bu konuda tavrını koyup vekilleri yönlendirmesini bekliyor.
Sadece AKP değil her partide, genel başkanın talimatını bekleme, yoksa da "sınıfı asma" eğilimi olduğunu görmüyor muyuz?
LAF OLSUN DİYE Mİ MECLİS’E GİDİLİYOR?
Ret oyu veren, teşekkürü hak eden CHP’li Gürer ve HDP’li Çepni, T24 haberinde Meclis aritmetiğinin belirleyici olduğunu söylemiş.
Oysa AKP ve MHP’den de oylamaya katılmayan vekiller vardı. Hem önemli olan, bütün muhalefet vekillerinin orada bulunması, iktidarı zorlaması değil mi? Topu topu 36 vekilin ret oyu vermesi tarihe geçmeyecek mi?
Yenilgiyi, başarısızlığı baştan kabul etmenin, laf olsun diye Meclis’e gidildiğinin itirafı bu sözler.
Muhalefetin de tıpkı iktidar gibi, en büyük sorunlarından biri, "Evet, hata yaptık" diyememesi. Sorumluluğu üstlenmemesi. Hep iktidar ve ortağına işaret etmek, daha kolay tabii.
Seçmenden de aynısını yapmasını beklemek, bence büyük haksızlık. Efendim, sokakta nitelikli muhalefet yapmak gerekirmiş... Kendi partileri sokağa sahip çıkacak mı ki sokağa çağırıyorsunuz? Tank ve palet fabrikası yahut kayyım rezaletine karşı olursa, belki...
Gürer’in önerisi, Meclis’e gelinip oylamaya takip edilmesi... İyi, herkes işini gücünü bıraksın ve siyasetçileri denetlemek, baskı oluşturmak üzere Ankara’ya atlayıp gitsin! Affedersiniz siz niye vekil oldunuz o zaman?
Evet, muhalefet partilerinin tümünü eleştiriyorum, daha fazla eleştirmek gerektiğini düşünüyorum. "Kol kırılır içinde yen kalır" mantığının muhalefeti de esir almasına tahammül edemiyorum. Bu mantıkla muhalefetin ancak kendi ayağına kurşun sıktığını anlatmaya çalışıyorum.
Madde 50 gibi siyasetüstü bir konuda dahi bir arada olmayı, siyaset üretmeyi beceremeyen muhalefetin hızla eriyeceğini düşünüyorum. Ne kınama yaparak, ne de parti içi kumpaslarla siyaset yapılır. Muhalefetin artık kendisine yönelik baskıları bahane etmekten vazgeçmesi ve yeni bir siyaset anlayışını üretmesi şart.