Pelin Cengiz
Ne Kaşıkçı cinayeti, ne iklim krizi umurlarında
Başlığa bakıp da "Cemal Kaşıkçı cinayetiyle, iklim değişikliği krizi arasında nasıl bir ilişki olabilir" diyebilirsiniz, haklısınız.
Anlatmaya çalışalım...
Geçen hafta 34 ülkeden 120 sivil toplum örgütünün çağrısıyla "Fosil Bankalar, Hayır Teşekkürler" sloganıyla büyük ticari bankalara yönelik yeni bir uluslararası kampanya başlatıldı. Kampanya temel olarak, bu bankaların en geç 2019'da yapılacak İklim Zirvesi'ne kadar fosil yakıtları fonlamaktan vazgeçerek, çıkış planlarını yayınlamalarını ortaya koymaları üzerine kurulu.
Kampanya esas olarak 38 büyük bankayı hedefliyor. 2015 ve 2017 yılları arasında, HSBC, ICBC (Industrial and Commercial Bank of China), JPMorgan Chase, Morgan Stanley, Citibank, Deutsche Bank, Goldman Sachs, Bank of America gibi dev bankalar kömür, petrol ve gaz projelerine en az 345 milyar dolar finansman sağladı.
(Listenin tamamına https://www.fossilbanks.org/ buradan bakılabilir)
Tüm bu bankalar halihazırda kömür, petrol ve gaz sektörlerindeki projelere ve müşterilere destek vermeyi sürdürüyor. Sadece bazıları belirli tiplerde kömür santralleri, kömür madenleri veya etkisi çok yüksek petrol arama çalışmaları için (katran kumulları ve Kutup sondajı) istisna getiriyor.
Bu 38 bankaya aralık ayında Polonya'da gerekleştirilecek İklim Zirvesi öncesinde, açık bir mektupla, iklim değişikliği ile fosil yakıtların çıkarılması ve yakılması arasındaki ilişki hakkındaki görüşleri ışığında, sivil toplumun fosil yakıt finansmanının sona erdirilmesini talep ettiği ifade edildi.
"Fosil Bankalar, Hayır Teşekkürler" kampanyası tam da Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (Intergovernmental Panel on Climate Change - IPCC) tarafından hazırlanan "1,5ºC Küresel Isınma Özel Raporu"nun hızlı ve eşi görülmemiş bir harekete ihtiyaç olduğu sonucuna varmasından bir hafta sonra başlatıldı.
Bu rapor, özetle gezegenin sanayileşmeden bu yana 1ºC'den fazla ısındığını, eğer 1,5°C'lik ısınma eşiğini geçip 2°C'ye doğru ilerlersek, aşırı hava olaylarının artacağı, mega şehirlerin aşırı sıcaklardan iki kat daha fazla etkileneceğini, sıcak hava dalgalarından ve onun yaratacağı felaketlerden milyonlarca insanın etkisi altında kalacağı tespitlerine yer veriyor.
Küresel ısınmanın tamamen önüne geçemeyecek olsa da gelecek 20 yılda, düşük karbonlu enerji teknolojileri ve enerji verimliliği yatırımlarının yaklaşık iki katına çıkması, fosil yakıt arama ve çıkarma yatırımlarının ise dörtte birine düşürülmesi gerekiyor.
1,5°C ile uyumlu patikaların hepsinde, birincil enerji kaynağı olarak yenilenebilir enerjinin payı artarken, küresel kömür tüketimi azalıyor. Hedefin tutturulabilmesi için 2050 yılında yenilenebilir enerji kaynaklarının küresel enerji üretimine payının yüzde 49 ile 67 arasına yükselmesi kömürün ise yüzde 1 seviyelerine düşmesi gerekiyor.
Yine çalışmada belirtildiği üzere, şu andaki mevcut durum aynı şekilde devam ederse sanayi öncesi döneme göre 2030 ile 2052 yılları arasında 1,5°C hedefi aşılacak. Bu yüzden, raporda da ifade edildiği gibi tarihte görülmemiş bir hızla ve kapsamla fosil yakıtlara dayalı üretim modellerinin dönüşmesi gerekiyor.
Şimdi gelelim başlıkla olan ilişkiye...
Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın İstanbul'da Suudi Arabistan konsolosluğuna girdikten sonra ortadan kaybolduğu 2 Ekim tarihinden bu yana uluslararası arenada pek çok şey yazıldı çizildi. Her geçen saat farklı bir bilginin ortaya çıktığı günlerde Suudi Arabistan ise Riyad kentinde yapılacak Future Investment Initiative (Geleceğe Yatırım Girişimi) yatırım konferansını yapmaya hazırlanıyordu.
Cinayetle ilgili iddialar ve şüpheler giderek daha yüksek bir sesle gündeme getirilmeye başlayınca, Batılı ülkelerin hükümet temsilcileri, dünyanın önde gelen şirketlerinin ve bankalarının CEO'ları birer birer konferansa katılma kararlarından vazgeçti. JPMorgan, Morgan Stanley, HSBC gibi bankalar CEO'ları göndermedi ama daha düşük profille temsil edildi.
Her şeye rağmen katılımdan geri duramayan ama derin bir mahcubiyet duyanlar da vardı. Konferansın ilk günüyle ilgili New York Times'ta yer alan bir haberde, "Cemal Kaşıkçı cinayetinin gölgesinde başlayan konferansta kimi katılımcıların boyunlarına astıkları isimlikleri kravatlarının arkasına saklamayı tercih ettikleri" yazıyordu.
Ama sonuçta "business is business"tı, boykot da bir yere kadardı, iş yapmaya devam etmek gerekiyordu.
İlk günün sonunda global birtakım şirketlerin Suudilerle 50 milyar dolarlık anlaşmalar imzaladığı duyuruldu. Nasıl Rusya'nın uluslararası enerji piyasalarında at koşturan Gazprom'u varsa Suudiler'in de Aramco'su var.
Bu 50 milyar dolarlık anlaşmaların 34 milyar dolarlık kısmını dünyanın en büyük petrol şirketlerinden biri olan Aramco'nun sekiz ayrı ülkeden şirketlerle imzaladığı, bunların arasında Halliburton, Schlumberger, Baker Hughes, Air Products, Hyundai, Total gibi şirketlerin yer aldığı açıklandı. İlginç bir detay, Fransız Total zirvede CEO seviyesinde temsil edilen nadir şirketlerden biri.
Aramco, Suudilerin dünya piyasalarındaki en büyük kozlarından biri. Şirketin sürekli ertelenen halka arz sürecinin 2021 yılında tamamlanması hedefleniyor. Dünyanın en büyük halka arzı olması beklenen süreçten sonra Aramco'nun piyasa değerinin 2 trilyon dolara çıkması tahmin ediliyor. Halka arzın küresel koordinatörleri kim? Tabii ki uluslararası bankalar JPMorgan, Morgan Stanley ve HSBC...
Sonuç, dünyada küresel çapta nasıl iklim değişikliğiyle mücadele için birşeyleri değiştirmeye çırpınanlar varsa, o mücadelenin ardında hala kaya gibi sağlam, yıkılmaz, sarsılmaz gibi duran bankalarıyla, şirketleriyle, lobileriyle fosil yakıt endüstrileri var.
Ne göstere göstere cinayet işlemiş olması, ne de şu altın varaklı salonlarda alınan kararlarla fosil yakıtlarla milyonlarca insanın geleceğinin tehlikeye sürüklenmesi umurlarında değil. Onlar için petrol ve dolarla her şeyin üzeri kapatılabilir gibi sanki. Çok tehlikeli bir dünyanın bu umursamaz tavrı hepimizi esir aldı, almaya da devam ediyor...