İbrahim Ekinci

İbrahim Ekinci

Ne yapacaksınız, çıkın açıklayın!

Her gün skandallara uyanıyor, sanki işten önce 'yüzümüze küfredilme bürosuna' uğruyoruz. Üstüne muhalefetin ‘politik’ sözleri ile yaşadığımız depremin şiddeti arasındaki boşluk biniyor.

CHP’li Selin Sayek Böke, bütçeyi hortumlayan garantili projeler için "iktidara geldiğimizde kamulaştıracağız" dedi. Partisi de biraz tereddütten sonra Böke’nin açıklamasına kamuoyu desteğini görünce sahip çıktı. Kılıçdaroğlu, "Makul kar ödeyip devralacağız" söylemiyle sahiplendi. Ben el konulmasından yanayım, "makul kar ödeyip devralmak" yarım adalettir ama bu da bir şey. Asıl üzerinde durmak istediğim, bunun şimdiden açıklanması… Böyle şimdiden açıklamaların önemine, birleştirici etkisine, kavrayıcılığına dikkat çekmek istiyorum.

Adalet, en geniş ve gerçek anlamıyla toplumun en yakıcı talebi haline geldi. O kadar çok, o kadar sık, o kadar açık ve pervasızca yapılıyor ki her şey! Her gün bir değil beş-on skandala uyanıyoruz. Hepimiz, sanki her sabah… Ama her sabah işe gitmeden önce, "yüzümüze küfredilme bürosuna" uğruyoruz. Mecburiyiz. Üstüne, muhalefetin ‘politik’ sözleri ile yaşadığımız depremin şiddeti arasındaki boşlukta büyüyen eksiklik duygusu biniyor.

Muhalefet partileri versin veriştirsinler demiyorum. Saysın saydırsınlar demiyorum. Türkiye’nin bir sorunu da kalıbından utanmayan konuşmaların yarattığı seviye çöküntüsü iken… Muhalefete "ağzına geleni de, yüreğimizin yağı erisin" diyemeyiz elbette. Üslup da lazım. Ama adalete daha çok değen, daha çok güvendiren, daha net, daha cesur, daha yaratıcı muhalefet biçimlerine ihtiyaç var.  Mesela 128 milyar dolar rezervin çarçur edilmesi konusunda başarılı bir muhalefet geliştirildi, sultanist yönetime hesap verme sorumluluğu hatırlatıldı. Muhalefetin, tok bir sesle bunun hesabını soracağını açıklaması iyidir. Kalem kalem, dolar dolar izi sürülmelidir. Adalet böyle yerine konulabilir. Yüzlerce milyarlık kamu zararı oluşmuştur.

Kılıçdaroğlu’nun İstanbul Sözleşmesi’nin tekrar yürürlüğe konulacağını açıklaması, Kanal İstanbul Projesi için, "Kredi verecek ülkeye mesafe koyacağız. Banka kredi verirse o da zamanı gelince görür" açıklaması da çok iyidir. Bunlar da önemli çıkışlar, anlamı, etkisi olacak şimdiden açıklamalardır. Bu akıl dışı rant projesinin olası zararını önlemenin en önemli yollarından birisi budur. Sürdürülmelidir. Bu projenin içinde de AKP’nin DNA’sı var: Rant, beton, çevre yıkımı, kıyak ihale, yağma, kaynak savurma… Hatta, belki henüz bilinmeyen birtakım uluslararası emperyalist angajmanlar. Bilmiyoruz. Bildiğimiz bir şey var: Bu proje özel bir rejime bağlı Boğazlar’ı bypass ederek, öteden beri Karadeniz’e çıkmak isteyen ABD’ye yol yapıyor! Türkiye’nin, bu kanaldan büyük bir uluslararası dalaşmanın içine sürüklenmesi tehlikesi de var. Bu proje muhakkak durdurulmalıdır. 

Bu işler sadece kamu zararlarını geri çevirmek bakımından önemli değil. Aynı zamanda adalet için de önemlidir. AKP, bütün iktidar yılları boyunca, arkasında dağ gibi adaletsizlikler yığarak ilerledi. Hepimiz yaralandık, haksızlığa uğradık. Düzeltilecekler listesi birkaç cilt kitap olur. Hangi birini saysam?

Garantili projeler, Kanal İstanbul, İstanbul Sözleşmesi gibi her önemli konuda ne yapılacağının şimdiden açıklanması bana birçok yönden çok önemli gibi geliyor. Mesela, çevreye, doğaya, havamıza, suyumuza, insana, geleceğimize saldıran bütün rant projelerinin durdurulacağının ilan edilmesi gibi, İstanbul’da, diğer kentlerde artık bir karış dahi yeşil alan kaybına tahammül edilmeyeceği gibi genel açıklamaların ötesinde sembol haksızlıklar üzerinde durulması gerekir.

Mesela, büyük gayrimenkul karı uğruna İstanbul’un silueti içine kule saplandı. Bunun geri çevrileceği neden ilan edilmez? O kuleler öyle kalacak mıdır? Yeryüzünün en iyi tablolarından birine atılmış bu rant fırçasının kara lekesi temizlenecek mi? Neden bunu geri çevireceğinizi, bütün maliyetini yapanlar ve izin verenlerden tahsil edeceğinizi açıklamıyorsunuz?

Haliçport’u durduracağınızı neden açıklamıyorsunuz? Yassıada’yı felakete sürüklediler. Ne yapacaksınız? Ataköy Sahili’ni işgal eden kale siteleri için fikriniz, planınız nedir? Antik kent üzerine yapılmış AVM’ler için planınız nedir?

Saltanat saraylarını ne yapacağınızı söyleyin! Daha önce bazı cılız açıklamalar hatırlıyorum. Ama açık, somut, tok bir taahhüt gerekiyor. Muhalefet iktidar olursa ne yapacak? ODTÜ’ye mi devredeceksiniz? Türkiye’nin en büyük kütüphanesi olabilir, akıllı yoksul çocuklarımız için parasız yatılı bir teknoloji üniversitesi kurulabilir. Bütün israf saraylarını satarak vatandaşın vergilerini yerine koyacağınızı söyleyin.

"Acele kamulaştırma" adı altında köylülerin bağlarına, bostanlarına, mezarlarına el konuluyor. Görmüyor musunuz? Sahte ÇED raporu verenlerin hesabını vereceğini neden ilan etmiyorsunuz? Milletin malının mülkünün üç kuruşa kapatılmasının hesabı verilmeyecek mi? Bunlara tek tek bakılacağını, zararların tazmin edileceğini, sorumlularına rücu edileceğini neden açıkça ilan etmiyorsunuz?

Neden bütün kamu ihalelerini gözden geçireceğinizi, gizli sözleşmeleri açıklayacağınızı, 4 uçak inen yere 100 uçak garantisi verenlerden hesabının sorulacağını açıklamıyorsunuz?

Hasankeyf gitti. Onlarca istisnai doğa serveti gitti. Salda Gölü’ne musallatı nasıl durduracaksınız?

Çıkın, bir taahhütler listesi açıklayın. KHK zulmünün hesabını soracağınızı, bu zulme uğrayanların maddi ve manevi kayıplarının sorumlularından tazmin edileceğini ilan edin!

Üç – beş maaş alanlar konusunda ne yapacaksınız? Bir maaş makul diyelim. İkincisi, üçüncüsü, dördüncüsü ceplerine mi kalacak? Bizim vergilerimizle sefa sürmelerine izin vermeyeceğinizi neden ilan etmiyorsunuz? Daha bugün yine 3 AKP’linin kıyak maaşa bağlandığını okuduk. Bunları faiziyle geri almayacak mısınız? Yoksa özlük hakkı sayıp geçecek misiniz?

Neden vergi uzmanı ordusu kurarak şüpheli bütün servetleri geriye doğru araştıracağınızı ilan etmiyorsunuz? Neden, nereden buldun yasası getireceğinizi açıklamıyorsunuz?

Bu iktidar enflasyon rakamları ile oynayarak dar gelirlileri perişan etti. Neden geliri olmayan her aileye hiç olmazsa asgari ücret düzeyinden başlayarak vatandaşlık temel geliri vereceğinizi ilan etmiyorsunuz?

Adalet nasıl yerini bulacak? Gençlerin hakları nasıl iade edilecek? Üniversitelerdeki akraba – taallukat şebekeleri yerinde mi kalacak? Yeni okudum. "Rektör yardımcısının kızı birinciyi eleyerek araştırma görevlisi oldu." Şimdi burada hakkı yenen o "birinciye" hakkı nasıl ödenecek? Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde rektörün 3 kızı, 2 damadı ve 1 yeğeninin üniversitenin öğretim üyesi kadrosunda bulunduğu yazıldı. Sayısız örneği var. Şimdi adaleti söyleyin. Bunların işgal ettikleri yerlerin hak sahipleri için adaleti nasıl temin edeceksiniz? Adaletin iki yönü yok mu? Zarar veren varsa zarar gören de var.

Açıkça, pervasızca, cüretle suç işliyorlar. Düşünebiliyor musunuz, memlekette "tez yazma büroları" açılmış. Tekel büfelerini özenle kapsam dışı bırakan son esnaf destek paketi açılandığında ne görelim, böyle bürolar varmış! Bunlara da hibe yardımı olacakmış. Bu iktidarın üniversitelerde gerçekleştirdiği çökertme harekatının vardığı yer burası. İntihal tezler, uyduruk, dağıtılmış akademik unvanlar… Bunlar için planınız nedir, ne yapacaksınız?

Yargıya, devlet kurumlarına doldurulmuş partililer ne olacak? Kamu kaynaklarını ve kamu gücünü siyasi çıkar için kullananlar ne olacak?

Bugünlerde davası görülen Soma işçi katliamının davacısı olacağınızı neden ilan etmiyorsunuz? Bu dosyadan, davadan mağdurları için adalet çıkmazsa, yeniden açacağınızı neden ilan etmiyorsunuz?

Adı geçenlerin iktidar bağlantılı olması nedeniyle kapatılan Nadira Kadirova, Yeldana Kaharman, Rabia Naz Vatan, Gülistan Doku, Burak Oğraş gibi dosyaları… Çürümenin en ürkütücü sonuçlarından sayabileceğimiz bu dosyaları açacağınızı niye ilan etmiyorsunuz? Şimuni - Hürmüz Diril çiftinin katillerini muhakkak bulacağınızı neden açıklamıyorsunuz? Şenyaşar Ailesi için adaleti nasıl temin edeceksiniz? Cumartesi anneleri sizin iktidarınızda da mı o meydanda gözyaşı dökmeye devam edecekler? Ne yapacaksınız? Tahir Elçi dosyasını sil baştan ele alacağınızı neden ilan etmiyorsunuz? Kemal Kurkut için adaleti nasıl sağlayacaksınız?

2015 yılında 7 Haziran - 1 Kasım arasındaki 5 ayda toplu katliamlar oldu bu ülkede. Bunların bir tertip olduğuna ilişkin ciddi kuşkular vardır. Bu dosyaları sil baştan ele alacağınızı neden açıklamıyorsunuz? Suruç’ta katledilen çocuklar için adalet nasıl sağlanacak?

Siyasi mücadelede mafyadan sonra kışkırtılmış parti militanları sokağa sürülürken, ‘bunları ilan edersek iktidardan nemalanan çevreler safları sıkılaştırırlar’ diye çekinilirse hak ve adalet arayanların muhalefete güveni eksik kalmayacak mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
İbrahim Ekinci Arşivi