İşxan Miroyev
Niye Putin Erdoğan’ın Rusya’yı kullanmasına müsaade ediyor
Rus devlet şirket Gazprom’un Türkiye’ye daha önce aldığı gaz için bir milyar dolar indirim yaptığı haberi ilgisiz kaldı.
Gazprom’un genel olarak müşterilerine indirim yapma pratiği bilinen bir şey. Bu yöntem müşteriyi teşvik için kullanılmakta, bir de gaz fiyatı petrol fiyatına bağlı olarak değişmekte ve bu fiyat müşterinin anlaşmaya göre ödemesi gereken fiyattan daha farklı olabilir.
Bu fiyat değişikliği petrol fiyatı çok düştüğü zaman uygulanmakta ve bazen anlaşma fiyatı 6 aya yakın bir zaman eskisi gibi kalabilirve bu kabul edilen ödeme yöntemidir. Bu tür teşvikler hem satıcı için hem de alıcı için çok elverişlidir. Böylelikle satıcı konumunu güçlendirmiş oluyor ve alıcı da dış nedenlerden dolayı yaşanan kaybını telafi ediyor.
Ama mesele şudur ki şu anda petrol fiyatı düşmemekte tam tersi bir yükseliş yaşamakta. Bu yükseliş çok olmasa da eskisinden daha yüksek ve ondan daha geriye düşmüyor. Bunu göz önünde bulundurursak o zaman Türkiye için yapılan indirimin başka nedenleri olmalı. Bu karar açıkça siyasi amaçlar gütmekte ve herhangi bir ticari gerekçesi yok. Bunun nedenini politikada aramak lazım.
Gerçi aranacak bir şey kalmadı zaten her şey anlaşılmakta Ankara "Türk akımının" geçişini kabul ederek Moskova’yı esir almış. Gerçi bu konuda halen resmi bir anlaşma bulunmamakta. Her ne kadar ortada verilmiş sözler ve vaatler olsa da bu resmiyet kazanmış değil.
Yakında Gazprom Ukrayna üzeri geçişi için Kiev’le pazarlığa başlayacak ve bu pazarlığın çok çetin geçeceği bilinmekte. Mesele şudur ki Kuzey akımı-2 projesinin kaderi de bu pazarlığın elinde Merkel’le yapılan son görüşmeler ne kadar da çiçeklerle ve iyi niyetlerle geçse de sonuç olarak ültimatomla bitti. Almanya’nın Kuzey akımı-2 onayı için koştuğu ön şart Rusya’nın Ukrayna’yla anlaşmaya varmasıdır. Yani Rusya’nın önce Ukrayna’yla anlaşması gerektiği şartı.
Bu Gazprom’un 2 Ocak 2020'dan önce Ukrayna’yla transit anlaşmasını sağlaması gerektiği anlamına geliyor ki o tarihten itibaren eski anlaşmanın zamanı bitiyor. Bundan dolayı da bir an önce görüşmeleri başlaması gerekir ve Kiev neyin söz konusu olduğunu iyi biliyor ve bundan dolayı de taviz vermeyecek.
Gazprom'un Ukrayna üzeri aktarılacak gazın boyutunu gerekçelendirmesi lazım. İşte bundan dolayı da "Türkiye akımı" bir koz olarak çok önemli ve bu transit hat olmasa Rusya’nın eli daha da zayıf olacak.
Tabi ki Recep Erdoğan da Putin’in kendini soktuğu bu durumun bilincinde ve bundan faydalanacak ve kolay-kolay transit borunun geçmesini onaylamayacak. İşte 1 milyar dolarlık indirim Rusya’nın Türkiye’nin onayını alması için vereceklerinin en azıdır. Tabi ki sonuçta bu anlaşmaya varılıp varılmayacağı belli değil.
Bir de Türkiye ve Rusya arasında Suriye’den kaynaklı çelişkiler giderek daha da artıyor. Türkiye istediğini elde etti ve Fırat’ın yakasında tampon bölge oluşturabildi böylelikle de Putin’in 2015'te yapmaya çalıştığı Suriye-Türkiye sınırına varma hedefinin önünü kapattı. Bu tehlikeyi bertaraf etmiş oldu.
Şimdi Ankara hedefinin ikinci kısmına ulaşmak için atağa girişti yani Kürtlerin önünü kesmek... Bunu yapması için de Putin’e ihtiyacı hiç yok bu hedefe ulaşmak için ABD’yle temaslardadır.
Bu konuda Rusya Devlet Başkanının Erdoğan’a sunacakları sınırlıdır. Zaten Kürtleri kaybetti gerçi kazanmak için ciddi bir çabası olmamıştı zaten. Putin’in Kürtlerle bir ilişkisinden ve etkilemesinden söz edemeyiz bundan dolayı da bu konuda Erdoğan’a vereceği bir şey kalmadı. Pazarlayacağı bir şey kalmadı.
Bundan dolayı da Putin, Erdoğan’ın önünde dört dönüyor dikkati kendine çekmek için. Bundan olsa gerek tüm bunlar işte S-400, 1 milyar dolarlık indirim ve Akkuyu Nükleer Güç Santrali anlaşmaları. Yani her şeyi yapmaya hazır dikkati kendine çekmek için! Adeta ben sizinim dercesine!
Putin’in Türkiye’nin ihtiyacı olanları sunabileceği imkanı yok. Kısacası sunabilecek hiçbir şey yok. Dahası Erdoğan Avrupa’ya gidecek bu transit boru hattına da ihtiyaç duymamakta çünkü birkaç gün sonra Trans-Anadolu gaz boru hattının açılışını yapacak, buradaki hedef ve sorular da bambaşka ve Putin’in burada da Erdoğan’a sunabileceği hiçbir şey bulunmamakta.
İşte Kremlin’in dış politikasının husumete uğraması burada da ortaya çıkmakta. Kısacası herkese bağımlı hale gelmek - yani bunun için mi bu kadar uzun süreli ve yoğun çaba harcandı. Her şeyi kendi haline bıraksaydı bile sonuçları bundan daha az kötü olurdu galiba.