Okuduğunu anlamayan Osman Çutsay adındaki kasteci!..

Osman Çutsay'a internette baktığımda meslek olarak gazeteci-yazar olduğunu görüyorsunuz, yani okuma yazması olduğundan artık şüphem yok. Ama sorun okuduğunu anlamak sorunu.

12 Eylül'de Cumhuriyet Gazetesi'nde son dönemde yaşananlarla ilgili bir yazı yazdım. Osman Çutsay adında biri çok kızmış ve beni, Celal Başlangıç'ı, Can Dündar'ı ve Aydın Engin'i eleştiren değil ama hedef alan bir yazı yazmış. Diğer arkadaşlarım Osman Çutsay'ı yanıtlarlar yada yanıtlamazlar ama ben yanıtlayacağım.

Ben belli bir ölçüde eleştiriye açık bir insanım, belli bir ölçüde diyorum, çünkü okuma yazma bilmeyen yada bildiğini sanıp da okuduğundan hiçbişey anlamayanların eleştirisine eleştiri demiyorum ve daha çok onlara kızıyorum. Osman Çutsay'a internette baktığımda meslek olarak gazeteci-yazar olduğunu görüyorsunuz, yani okuma yazması olduğundan artık şüphem yok. Ama sorun okuma yazma değil, okuduğunu anlamak sorunu.

Ben geçen hafta yazdığım yazıyı şu tümcelerle bitirdim: "Bugün Cumhuriyet Gazetesi'nde olanları biraz da bu açıdan görmek gerekiyor. Katılırsınız yada katılmazsınız, Cumhuriyet Gazetesi'ne müdahaleyi Recep Tamam Erdoğan yapmadı. Ergenekon yaptı. Ergenekon da Erdoğan'a karşı bir ses olmak zorundaydı ve bunun en kolay yanı Cumhuriyet Gazetesi'dir. Aydınlık, Cumhuriyet ve Sözcü'yle beraber Ergenekon da hem sosyalist hem de Erdoğan basınına karşı yerini sağlamlaştırıyor. Erdoğan verseler de Cumhuriyet Gazetesi'ni zaten istemez, oradaki Kemalist grup ne yaparsa yapsın Erdoğan'ı desteklemez ama bugün Erdoğan'ı yöneten Ergenekon'u destekler."

Çutsay bizi eleştirirken ne demiş, bir de ona bakmak lazım: "Alman kamuoyu şöyle bir tabloyla karşı karşıya: Muhbirler ve Erdoğan el ele vermişler, Türkiye'nin yegâne muhalif gazetesini tasfiye etmişlerdir. Aşırı nasyonalistler ve ultra Kemalistler olarak "karanlık" emellerini, hatta askeri çözüm hevesleriyle "Kürt düşmanlıklarını" gazetede, Erdoğan'ın gölgesi altında gerçekleştirecekleri anlaşılıyor. Özeti, bu. Kaynak mı? Tek yanlı: Aydın Engin ve Can Dündar. Daha açık söyleyelim: Bugün Avrupa'da, Türk modernleşmesini taşıyanlara ve onu ileri götürmek isteyenlere, "Türkiyeci ilericilere" açık bırakılmış bir kapı var mı? "Avrupa Almanyası"nda veya "Almanya Avrupası"nda, bırakın sistem içinde ve nezdinde yükselmeyi, ayakta durmak bile Türkiye'nin aydınlanmacı- cumhuriyetçi geçmişinden nefretle bağlantılıdır. Can Dündar ve Aydın Engin, kafadarları Celal Başlangıç- Ahmet Nesin vs. ile birlikte bunu çok iyi biliyorlar ve kendilerince yapılması gerekeni yapıyorlar."

Ben yazımda Cumhuriyet'te olanların Saray ve Recep Tamam Erdoğan'la bir ilgisi yok, doğrudan Ergenekon bağlantılı diye yorum yapıyorum, o beni Cumhuriyet'i muhbirlerle Erdoğan ekibi elele vermiş diye yazı yazmış gibi eleştiriyor. İşte okuduğundan tek satır anlamamak bu anlama geliyor. "Ben önce çamur atayım da, tutar yada tutmaz, çok da önemli değil" mantığı bu.

Sonradan anımsadım, kim bu Osman Çutsay diye, ben ARTI TV'de Ragıp Duran'la bir söyleşi yapmıştım. Bu zat da programı seyretmiş ve Ragıp Duran'ın kimi söylediklerine katılmadığını yazmış. Olabilir, kimse kimseye katılmak zorunda değil, hatta bu konuda eleştiri de yapma özgürlüğü var. Osman Çutsay da bu hakkını kullanmış ve bir yazı yazmış. Ben kendisini tanımadığımdan Ragıp haber vermişti bana ve ben de eleştirisini okudum. Eleştiride bir bölüm şöyle: "Bilen biliyordur. Kerameti kendinden menkul epey bir "solcu", yeni ve "liberal gericiliğin en dibi" bir televizyon kanalı ile internet sitesinde, gerici muhabbeti koyulaştırmaya devam ediyor. Televizyon ekranında olsun, pek kimsenin okumadığı ama kendilerini tatmin ettikleri anlaşılan internet sitesindeki köşe yazılarında olsun... Böyle... Neyse... Burada, iki gerici, Ragıp Duran ile babasını mezarında fırıl fırıl döndürmeyi başaran Ahmet Nesin, o muhabbetin dibine 27 Ağustos'ta da vurdular. Bir vesileyle tanıklık ettik. Utandık. Tamam. Ama önemli değil. Şu toplumsal sahnedeki Nesin mahdumları, solculuk adına Türkiye'nin devrimci merkezlerini topa tutan etkinlikleriyle, epeydir tam bir felaket zaten. Bu, bir yana...

Biz, neredeyse tüm yetişkin ömrü kendisini sosyalist sanmakla, ama sosyalizme de hep düşmanlıkla geçmiş, bir umur görmüş ve muhtemelen hâlâ sosyalistliği kimselere bırakmayan, herkese her fırsatta komünizm dersi veren "büyük bir gazetecinin" küçük bir densizliğinden hareketle bir meseleye değinelim. Ragıp Duran, CNN'leri, NTV'leri, HaberTürk'leri vs. aratmayacak bir zihniyetin "dış stüdyosunda" ve o kurumlara çok yakışan görüşleriyle, bir ilginç yanlışını da parlatma fırsatı buldu. Cumhuriyet tarihinin ne kadar "ters", daha doğrusu tam bir anomali olduğunu Ahmet Nesin'le karşılıklı terennüm ve propaganda ederken, ağzından bir şeyler kaçırdı."

Bu eleştiriyi okuduktan sonra Ragıp'ı aramış ve "İyi, anladım da Ragıp ben ne demişim de babam mezarında dönüyormuş" dediğimi anımsıyorum. Sevgili Ragıp da bana neden çattığını anlamamıştı, hatta yazıda isim vermeden Ali Nesin niye vardı, işte onu da hiç anlamamıştık.

Şimdi gelelim esas konuya, bu yazıyı gazeteci olarak bile adını duymadığım Osman Çutsay beni eleştirdi diye yanıtlamadım. Bunun gibi o kadar çok ki, hepsine yanıt versem uyumaya zamanım kalmaz. Bu yazıyı ve iki eleştiriyi şu açıdan yazdım.

İŞTE CUMHURİYET GAZETESİ'NDE BUNDAN SONRA BU KİŞİLER YAZI YAZACAK, VAHİM OLAN DA BU...

Osman Çutsay'ın son eleştirisi

Osman Çutsay'ın eski eleştirisi

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet Nesin Arşivi