Armağan Kargılı
Önce Afrin şimdi 6. Filo
Türkiye'yi yönetenler ayaklarının birini Afrin üzerinden Suriye'ye diğerini de Kıbrıs üzerinden Akdeniz'e atmaya çalışıyor, çalışıyor da adım atabiliyor mu?
ÖSO'nun Türkiye yetiştirmesi cihatçı beslemelerini yanına katan TSK, bir süredir Afrin'e girmeye çalışıyor. 3 gün 5 gün derken bir arpa boyu yol aldı. Peki bunun bedelini soran var mı? İktidar sahipleri, "3 bin olur inşallah" diye hayali ölü sayıyor. Ölen 1 kişinin bile neden öldüğünü soracak bir avuç kişi kalmışken "daha fazla kan" çığlıkları atılıyor ülkenin birçok yerinde. Karşı çıkanların bir bölümü pısmış, sesini yükseltene de "sus, kes sesini, bizi de yakacaksın" diyorlar saklandıkları yerlerden. Hep birlikte susmak, ülkenin sürüklendiği felaketi durduracak mı peki?
Amerika Birleşik Devletleri ve Batılı birçok lider ve kurum, Türkiye'ye kibarca Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Suriye'deki ateşkes kararını hatırlatıyorlar, saldırılarını durdurması için. Ölen sivillerin, yaralıların fotoğrafları, insanların mahkum edildikleri yaşam koşulları gazeteleri, ekranları kaplıyor dünya medyasında. Bu dışarıdan görünen. Bir de TSK'nın önüne çekilen kırmızı hatlar var, Fırat çizgisi gibi, "hadi geç bakalım geçebilirsen" deniliyor.
Akdeniz'de de bir gerginlik politikası sürdürüyor Türkiye. Önce Yunanistan'la başladı. Ege'deki kayalıklar bahane edildi. Çok geçmeden işin rengi ortaya çıktı. Kıbrıs etrafındaki gaz arama çalışmalarına engel olmak istiyordu Türkiye. Bir dönem İsrail'le işbirliği yapıp nasıl bu gaz üzerinden zengin oluruz hesapları, İsrail'le yeniden bozulan ilişkiler üzerine unutuldu. Şimdi zorbalık yoluyla Doğu Akdeniz'de egemenlik peşine düşüldü. İtalyan petrol devi ENI'nin Saipem 12000 adlı sondaj gemisini geçen ay Türk Deniz Kuvvetleri açıkça batırmakla tehdit etti. "Bunların ne yapacağı belli olmaz" diyen İtalyan araştırma gemisi 23 Şubat'ta korkup geri çekildi. Şimdi Exxon-Mobil şirketinin -Rex Tillerson'ın Amerika Dışişleri Bakanı olmadan önce CEO'su olduğu şirketin yani- gemileri geldi farklı parsellerde ama yaklaşık aynı bölgelerde arama yapmak üzere. Beraberinde de 6. Filo'ya ait 4 geminin Cebelitarık Boğazı'ndan Akdeniz'e girdiği ve 3 Mart'ta Doğu Akdeniz'de 6. Filo'nun operasyon alanına konuşlandığına dair görüntüler sosyal medyada da şan olsun diye paylaşıldı. "Hadi gel bakalım gelebiliyorsan" mesajı verildi. Daha çok değil Rex Tillerson'ın Türkiye ziyaretinden hemen önce de ABD donanmasına ait gemilerin Boğaz Köprüsü'nün hemen altından Karadeniz'e geçerkenki görüntüleri de yine sosyal medyadan böyle yayınlanmıştı.
Türkiye, serseri mayın gibi dolaşan bir ülke konumunda şu anda. Nerede duracağı, nerede patlayacağı ve patlarken kimleri de yanında götüreceği belli olmayan bir ülke. Akdeniz'deki gaz savaşında ilginç olan İtalya-Fransa-Lübnan-Rusya ortaklığı. İsrail'i ve ABD'yi kızdıran bir ortaklık bu. İsrail Akdeniz'in bütün gazına tek başına sahip olmak istiyor. Lübnan'ın pay almasına kesin karşı çıkıyor. Hatta Lübnan Başbakanı Hariri'nin Suudi Arabistan'da rehin tutulması da bir İsrail projesi olarak değerlendiriliyor. Hariri'yi kurtaran Fransa'nın Lübnan'la gaz ortaklığı da yine bu olaylara bağlanıyor. Kilit ülke burada Rusya. Şimdi Türkiye, Fransa Rusya ve Lübnan'ın ortağı İtalya'yı bölgeden uzaklaştırarak aslında İsrail ve ABD'nin ekmeğine mi yağ sürüyor, o da açık değil. Türkiye'nin son yıllardaki en yakın ilişkide olduğu ülke Katar'ın da İsrail-ABD ortaklığının içinde olduğunu hatırlatmakta yarar var. Belli ki artık kimse Türkiye'ye güvenmiyor, o nedenle de attığı her adımın önüne bir yığınak oluşturuluyor.
Kelimenin tam anlamıyla Türkiye'nin dört bir yanı sarılı şu anda. Karadeniz, Akdeniz, Ege ve Suriye Türkiye'yi yönetenlerin Osmanlı yayılmacılığı heveslerine kapalı. Ama Türkiye, bu hayalle yanıp tutuşuyor. Bu heves uğruna Rusya'nın neredeyse kuklası haline getirildi ülke. Amerika ve Avrupa ile son derece tehlikeli oyunlar oynanıyor, kirli pazarlıklar sürdürülüyor. Kamuoyuna kavga görüntüsü verilip alttan alta silah ticareti yapılıyor. Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel'in iktidarın en yakın adamı Ethem Sancak'ın ortaklık kurmaya hazırlandığı Rheinmetal silah şirketiyle ilişkilerinin olduğu iddiası ortaya atıldı şu günlerde. Türkiye ile suyun üzerinde ve altında kurulan farklı ilişkilerin en somut göstergesi bunlar.
Dünya belki de son fosil yakıt savaşlarını yaşıyor. Bu savaşı sürdüren aktörlerin tümü, bu son kanlı savaş sayesinde iktidar oluyor ya da iktidarlarını sürdürüyor. Türkiye, hepsinin değirmenine birden su taşıyor.
Türkiye'nin izlediği bu saldırgan ve istilacı tutumun faturasını insanlar ödüyor, kimi canıyla, kimisi de yaşadıkları ya da yaşayamadıklarıyla.
Bir süredir Artı TV'de "Haber Nöbeti' tutuyoruz. Ben de nöbetteydim, o nedenle de yazılarımı yazamadım. Habere sahip çıkmak için bir dayanışma nöbeti bu. Gerçeğe sarılan habercilerin bir bölümü içeriye atılmış bir bölümü de sürgün edilmişken doğan Artı TV'ye sahip çıkmak haber verenler kadar haber alanların da sorumluluğu. Bugün gazeteciler, Cumhuriyet davasında bir kez daha özgürlük diyecekler. Bu sese sahip çıkmak, gerçeğe sarılmak gazeteci, okur, izleyici olarak hepimizin görevi. Haydi nöbet başına...