İşxan Miroyev
Pantürkizm: Rusya’ya karşı yüzyıllık tehdit
Pantürkizm’in temelinde Türkiye halklarından oluşan devletlerde kültürel ve politik akım, temelinde etnik, kültürel ve dil esaslarına dayalı politik birleşme fikri yatmaktadır. 19. yüzyıl ortalarında oluşan bir akımdır. Temelleri Kırım ve Volga üzerinde yaşayan Türkler tarafından oluşturuldu. Osmanlı imparatorluğu Türkleriyle birleşme amacının taşıyordu.
Pantürkizm, Rusya imparatorluğu döneminden bu yana Rusya için tehlike arz eden ideolojidir. Pantürkizm SSCB döneminde Orta Asya cumhuriyetleri ve Azerbaycan’a karşı bir baskı aracı olarak NATO tarafından kullanılmaktaydı. Şimdi de bu devam etmektedir. Türkiye hükümetinin alenen Pantürkizm’i desteklemesi Rusya’nın eski Sovyet cumhuriyetlerindeki ticari ve stratejik çıkarları için bir tehlike oluşturmakta ve bizzat Rusya’nın bütünlüğü açısından da tehdittir.
Pantürkizm her zaman Rusya için tehlike oluşturmuştur. Turan kavramı ise Fars kültürünün üstün olduğu İran kavramına karşıt olarak oluşturuldu. Turancılık, İran’ın kuzeyinden-genişliğine, Kafkaslardan Sayan dağlarına kadar olan toprakların Turani halklara ait olduğunu ve Ural-Altay dil grubuna ait tüm etnisitilerin de dahil olduğunu iddia ediyor. Türk dünyasını da bu geniş Turanın merkezi olarak düşünmekte. Pantürkizm ise Panturanizm’in daha geniş ve daha yaygın olanının yoğunlaştırılmış hali olarak savunulmakta.
Pantürkizm, Jön Türklerin ideolojisinin bir unsuru haline geldi ve Osmanlı hükümeti Rusya’da 1918-1921 yılları arasında yaşanan iç savaş döneminde Orta Asya’daki farklı ulusal hareketlere yardımda bulundu. 1923 yılında Türk yazar Ziya Gökalp "Türkçülüğün esasları" kitabini yayımladı. Bu kitap Pantürkizm ideolojisine yapılan en büyük ve önemli katkı oldu. Türkiye’de gerçekleşen Kemalist devrimden sonra Pantürkizm’in fikirleri bir ara rafa kaldırıldı çünkü Cumhuriyetin kurucusu Kemal Atatürk ülkeyi "Batı" tarzında inşa etmeyi esas alıyordu.
Atatürk’ün ölümünden sonra Pantürkizm ideolojisi tekrardan canlanmaya başladı. Türkiye NATO’ya girdikten sonra, SSCB’ye karşı ideolojik savaş araçları olarak bu fikirler tekrar güncel oldu ve amaçları da Orta Asya cumhuriyetlerini ve Azerbaycan’ı Sovyetlerden koparmaktı.
SSCB’nin çözülüşü Türkiye’de ve Türki ülkelerde Pantürkizm’in tekrar canlanmasını getirdi. Türkiye hükümeti politik ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesi adı altında bu ülkelerde "Türkçe liselerini" kurdu, bu liselerde Türk dili ve edebiyatı dersleri verilmekte ve Türkiye üniversitelerinde Türki ülkelerden öğrenciler için kota ayrılıyordu ve burs veriliyordu.
Pantürkizm bugün Rusya için tehlikeli mi?
Bu sorunun iki boyutlu cevabı var; iç tehlike ve dış tehlike. Rusya’daki Müslümanlar her zaman devlete iyi yaklaşmışlar. Tabi ki bazı istisnalar olmuş (Tataristan 90y başında bağımsızlığını alma girişiminde bulundu), ama ülkenin bütünlüğü açısından bu tehlike arz etmiyordu. Toplumsal sorunlar ve çelişkiler çıktığı zaman Tatarlar ve Başkırlar hep Moskova’ya başvurmuşlar ve hiçbir zaman Türkiye ile birleşmeden yana olmamışlar. Diğer boyuta Rusya çıkarları için eski Sovyet cumhuriyetleri ve bir bütün dünya açısından hep bir gerçek dış tehlike var.
En önemli konu da Türkiye’nin bu Orta Asya ülkeleri için enerji kaynaklarının dünya pazarına taşımaları için transit bir geçiş hattı rolünü oynamasıdır. Türkiye bu transit hattı Orta Asya ve Güney Kafkasya’da ekonomik ve politik etkinliğini büyütmek için hep kullanmaktadır.
Dış politika açısından Pantürkizm tehlikesinin Rusya için devam ettiği aşikardır. Türkiye’nin dış politikadaki atağını Orta Asya ve Kafkaslardaki Pantürkizm etkisiyle birleştirirsek bunun ileride Rusya Federasyonu’nun eski Sovyet cumhuriyetlerindeki stratejik ve ticari ortaklarını kayıp etmesine götüreceği belidir. Bundan dolayı da Rusya yönetimi Türk politikacıların bu tür tehlikeli amaçlarının olduğunu unutmaması gerekir.
Dünya politik sisteminde "çağrılar cevap getirir" siyasetinin olduğunu unutmamak gerek. Pantürkizm’in de Türki halklarının çağrılarına cevap olmaya çalıştığını unutmamak lazım. Şu anki dünyamızda Pantürkizm’in kendisi diğer politik oyuncular için bir çağrı niteliğindedir. Bu çağrıyı hesaba katmak mecburiyetindeler ve cevap bulmak zorundalar. Tabi ki en başında bunu yapması gereken de Rusya’dır.