Rosatom'dan Akkuyu’ya çökme operasyonu mu? Anlaşmada Türk ortak alma zorunluluğu var mıydı?

Akkuyu hep Ruslarındı, artık inşaat da, işletme de hep Rusların olacak, yerli ve milli nükleer enerji diye bir şey yok, unutun bu masalları, Akkuyu artık hep Ruslarda kalacak…

Yılan hikayesine dönen Akkuyu nükleer santralinin yapımıyla ilgili tartışmalar da yıllar geçtikçe biçim ve içerik değiştiriyor. 

Son birkaç haftanın en önemli gündemlerinden biri hiç şüphesiz Akkuyu’da Rusya tarafının Türkiye’den IC İçtaş şirketiyle mühendislik, satın alma ve inşaat sözleşmesini feshettiğini açıklaması oldu.

Toplam yatırım tutarı 20 milyar dolar olarak açıklanan Rus devlet şirketi Rosatom ile iştirak Akkuyu Nükleer AŞ'de tam olarak ne oldu, ne oluyor ve yakın gelecekte neler olabilir kronolojik ilerleyelim…

- 21 Temmuz 2022 günü Mersin’de Akkuyu nükleer santralinin dördüncü ve son reaktörünün temel atma töreni gerçekleştirildi. 

Herkes mutluydu, yine Türkiye tarafının büyük büyük laflar içeren açıklamalarından bu mutluluk okunuyordu. 

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, konuşmasında, "Bugün son reaktörün temelini atıyoruz. İnşallah önümüzdeki yıl da yani Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında da açılışını birlikte gerçekleştireceğiz. Akkuyu’da işler planladığımız şekilde ilerliyor. Sahanın her noktasında çalışmalar eş zamanlı sürüyor" dedi.

Ama gördük ki işler pek de "planladıkları gibi" gitmiyormuş.

- Bu törenin ardından 26 Temmuz 2022 günü Ruslar tarafından kurulan projenin ana geliştiricisi Akkuyu Nükleer AŞ, inşaat işlerindeki katılımcıların yapılandırılmasının yeniden düzenlenmesine karar verildiğini belirterek, Türk şirket Titan-2 IC İçtaş ile sözleşmesini feshettiğini duyurdu.

İki şirketin yüzde 50’şer hisseyle oluşturdukları ortaklığın adı Titan-2 IC İçtaş olarak biliniyordu.

29 Temmuz 2022’de Bloomberg’in üst düzey yetkililere dayandırdığı haberinde, Rosatom’un, halihazırda yapılacak ödemeler ve önümüzdeki iki yılda yapılacak harcamalar için yaklaşık 15 milyar dolarlık tutarı geçen haftadan beri parçalar halinde Türkiye'ye aktardı kaydedildi. 

Paranın 5 milyar dolarlık bölümünün geçen hafta itibariyle kamu bankalarına aktarıldığı yönünde bazı kulis bilgileri mevcut.

Bu haberle paralel şekilde Rosatom’un 6,1 milyar dolarlık kredi arayışında olduğu da yine dikkat çeken haberlerden biriydi.

Bloomberg’in sorularını yanıtlayan Rosatom, "Kaynak temin etmek ve temin edilen kaynakları kullanmak üzere birçok mekanizmanın kullanıldığını" belirtti. Açıklamada, "Kredi anlaşması, fonun projede kullanılmasına kadar Türk devlet tahvilleri ve/veya mevduatlarına geçici olarak yatırımı kapsayabilir" denildi.

Akkuyu Nükleer AŞ, 30 Temmuz 2022’de yaptığı açıklamada, TSM Enerji İnşaat Sanayi Limited Şirketi ile sözleşme imzalandığını, mevcut alt sözleşmeler kapsamında devam eden tüm işlerin taşeron olarak TSM'ye devredileceğini duyurdu.

Açıklamada, "Akkuyu Nükleer tarafından Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre kurulmuş, Türkiye’de tüzel kişiliği olan TSM Enerji İnşaat Sanayi Limited Şirketi (TSM) ile sözleşme imzalanmıştır. Mevcut alt sözleşmeler kapsamında devam eden tüm işler, Ekim 2019'dan bu yana NGS inşaat projesinde yer alan ve yüksek teknoloji projelerini hayata geçirme deneyimine sahip olan TSM'ye devredilecektir. TSM ile projede yer alan mevcut alt yüklenici şirketler ile arasında, eski ana yüklenici-ortak girişim Titan-2 IC İçtaş AŞ ile alt yükleniciler arasında akdedilenlere benzer yeni sözleşmeler yapılacaktır" denildi.

Hemen ardından yeni sözleşme imzalanan TSM Enerji şirketinin üç Rus şirket tarafından kurulduğu ortaya çıktı. Ticaret Sicil Gazetesi kayıtlarına göre, TSM Enerji; Rusya merkezli Montajno-Stroitelnoye Upravlaniye No 90, Konsern Titan-2, Sosnovoborelektromontaj şirketleri tarafından Ekim 2019’da Mersin’de kuruldu.

- Sözleşme iptalinin nedenlerine dair ilk açıklamayı 5 Ağustos 2022 günü yapan Rosatom, IC İçtaş'ın projenin kalitesini ve teslim süresini etkileyen "sözleşme ihlalleri" yaptığına dikkat çekti.

Sözleşmenin içeriğini bilmiyoruz ancak Akkuyu Nükleer AŞ fesihe giden yoldaki iddiasını buradan ilişkilendiriyor.

Ardından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Akkuyu nükleer santrali ve yüklenici Titan-2 IC İçtaş konsorsiyumu arasındaki ihtilafın çözümü için gerekli girişimlerde bulunulduğunu duyurdu.

- Fesih kararının ardından IC İçtaş, fesih girişiminin uluslararası hukuka ve Türkiye Cumhuriyeti Hukuku'na aykırı olduğu belirterek, "Projenin yönetim kadrolarında yer alan 3 bine yakın Türk personeli ve bu kadronun yönetiminde çalışan yüzde 93'ü Türk 25 bin kişilik" çalışan kadrosunun tasfiye edildiğini vurguladı. Şirket, bu girişimi "Türk şirketlerini sadece standart inşaat işleri yapan alt taşeron seviyesine indirgemeye çalışmak" olarak nitelendirdi.

Şirket, fesih kararını Londra Tahkim Mahkemesi'ne götüreceğini de açıkladı.

Elbette şirketin bazı konularda gecikmelere sebep olduğu yönündeki açıklamaların dayanağı ciddi bir iddiadır. 

Ancak, sorulması gereken en temel sorulardan biri şüphesiz Çeçen Holding bünyesinde faaliyet gösteren IC İçtaş şirketinin işin en başında hangi yetkinlikler çerçevesinde yüklenici firma olarak olarak seçildiği sorusu… 

Türkiye’de nükleer santral deneyimine sahip kaç şirket var?

Akıllara gelen diğer bir soru da yapılan milletler arası anlaşma gereği, projede Türkiye şirketlerinin yer alması zorunluluğunun olup olmadığı…

12 Mayıs 2010'da Ankara'da imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Türkiye Cumhuriyeti'nde Akkuyu Sahası'nda Bir Nükleer Güç Santralinin Tesisine ve İşletimine Dair İşbirliğine İlişkin Anlaşma" Ekim 2010’da onaylanarak Resmi Gazete’de yayımlanmıştı.

Anlaşma kapsamında proje şirketinin Rus tarafınca yetkilendirilen şirketlerin doğrudan veya dolaylı olarak başlangıçta yüzde 100 hisse payına sahip olacak şekilde, Türkiye Cumhuriyeti kanunları ve düzenlemeleri kapsamında anonim şirket şeklinde anlaşmanın imzalanmasından sonraki üç ay içinde kurulması öngörülüyordu.

Bununla birlikte anlaşmada yer alan Madde 5’te, "Rus tarafı, proje şirketinin başarısızlığı halinde, işbu anlaşmadan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmeyi temin etmek amacıyla gerekli tüm yetkinlik ve kabiliyete sahip olması öngörülen proje şirketinin halefini belirlemede tüm sorumluluğu üstlenecektir. Türk tarafı, bunun karşılığında, yürürlükteki Türkiye Cumhuriyeti kanun ve düzenlemelerinin izin verdiği ölçüde, Türkiye Cumhuriyeti kanun ve düzenlemelerine uygun olarak, gerekli tüm izin ve lisansların zamanında ve uygun şekilde alınmasının temini açısından gerekli tüm önlemleri alacaktır" ifadeleri bulunuyor.

Yani buradan anlaşılacağı üzere anlaşma gereği şirket kurma, ortaklık yapısı belirleme ya da değiştirme gibi yetkiler tamamen Rusya tarafına verilmiş. Türkiye bunu baştan kabul etmiş.

Ancak, Akkuyu Nükleer AŞ yarın öbür gün hisse satmaya kalkarsa diye bir madde konulmuş, o da anlaşmada şöyle ifade ediliyor:

"Rus yetkili kuruluşlarının proje şirketindeki toplam payları, hiçbir zaman yüzde 51’den az olamaz. Proje şirketinin geride kalan azınlık hisselerinin dağıtımı, her zaman, ulusal güvenlik ve ekonomi konularında ulusal çıkarların korunması amacıyla tarafların rızasına tabidir."

Yani Akkuyu Nükleer AŞ’ye hisselerin en az yüzde 51’inin kendi elinde tutma zorunluluğu getirilmiş. 

Bu noktanın IC İçtaş meselesiyle doğrudan ilgisi yok ancak anlaşmadan da anlaşılacağı üzere yüklenicilerin Türkiye şirketleri olması gibi bir zorunluluk da yok.

Geçen hafta medyaya yansıyan haberlerden birine göre, IC İçtaş’ın anlaşması fesi edilmeseydi şirket yerli sanayiye 1.4 milyar dolarlık iş hacmi sağlayacakmış.

Özetle baktığımız yerden görünen fotoğraf şu:

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Cumhurbaşkanı Erdoğan, Soçi'de biraraya gelmeden önce Türkiye’ye Akkuyu için 15 milyar dolar gönderileceği haberi piyasalara salındı, Putin de Rosatom eliyle bir anlamda Akkuyu’ya el koydu.

IC İçtaş’la sözleşmeyi fesheden Rosatom, Moskova merkezli üç şirketle sözleşme imzaladı. 

Ekonomik anlamda zaten iyice köşeye sıkışmış, rezervleri tükenmiş, meteliğe kurşun atar hale gelmiş Erdoğan devleti bu operasyona 15 milyar dolar karşılığında göz yumdu, çökmeye yol verdi.

O yüzden kimse ağlamasın.

Bu gelişmelerden sonra sosyal medyada "Akkuyu Rusların oldu" diyenler görüyorum ve gülüyorum. 

Türkiye’de AKP iktidarının çok iyi pazarladığı ve insanların da zerre kafa yormadan inanıp anlamadığı bir şey var: 

Akkuyu hep Ruslarındı, artık inşaat da, işletme de hep Rusların olacak, yerli ve milli nükleer enerji diye bir şey yok, unutun bu masalları, Akkuyu artık hep Ruslarda kalacak…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Pelin Cengiz Arşivi