Armağan Kargılı
Rusya ‘ateşkes’in neresinde?
Amerika Birleşik Devletleri Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, parmağını da sallayarak Trump’a sesleniyordu:
"Sizinle bütün yollar Putin’e çıkıyor."
O fotoğrafını gururla Twitter profiline yerleştirdi sonunda Pelosi.
Bugünlerde ABD siyaseti, bu konuya odaklı. ABD Başkanı Donald Trump’ın azledilmesi sonucuna yol açabilecek Ukrayna soruşturması da geldi aynı noktaya dayandı.
Beyaz Saray Genel Sekreterliği görevini vekaleten yürüten Nick Mulvaney, gazetecileri bilgilendirme toplantısında, "Başkan Donald Trump, Ukrayna’ya yapılacak askerî yardımı Demokratlar’a soruşturma açılması konusunda baskı yapmak için dondurdu" sözleri herkeste şaşkınlık yarattı. Çünkü bu sözler, Temsilciler Meclisi’nde başlatılan soruşturmanın aranan gerekçesiydi zaten. Ama Mulvaney bu sözlerin ardından büyük bir rahatlıkla, "Aşın bunları. Siyaset, dış politikayı da etkileyecektir" diyerek gazetecileri alaya alıyor.
Bir bilgi daha verdi gazetecilere Mulvaney, 10 -12 Haziran 2020 tarihlerindeki G7 zirvesinin Trump’a ait Miami’deki Golf Kulüp’te yapılacağını duyurdu.
Üstelik de Trump’la görüşme yapmak için ABD’ye gelen liderlerin Trump’a ait otellerde kalmaya zorlandıklarına ilişkin eleştiriler kulaktan kulağa fısıldanırken…
Ukrayna meselesinde olduğu gibi, herkes Trump’ın Kuzey Suriye’den asker çekme kararının ardındaki gerekçeyi arıyor.
CNN ve Washington Post’un "görüşler" bölümünün düzenli dış politika yazarı Frida Ghitis’in "Trump’ın Kürtleri neden sattığının gerçek hikâyesine ihtiyacımız var" başlıklı yazısı da bu arayışa işaret ediyor.
Ghitis yazısında, Trump’ın Erdoğan’la yaptığı konuşmanın yanı sıra Putin ile ne konuştuğunun da araştırılmasını istiyor. Ghitis, "Eğer ABD’nin çekilmek gibi bir planı olsaydı hazırlık yapılmış olurdu" diyor. Kongre, görüşme kayıtlarını isteyebilir. Eğer Trump kayıtları vermezse bir şeyler saklandığını öğrenmiş oluruz" diye de ekliyor.
Trump - Putin - Erdoğan ilişkisinin arka planını merak edenlerin sayısı hiç de az değil.
Tartışmalar hep yüksek perdeden yürüyor. Hem Temsilciler Meclisi’nde hem de Senato’da bekleyen Türkiye’ye yönelik yaptırım paketleri var. Erdoğan ve ailesinin mal varlıklarının araştırılmasını da içeren ve Trump’ın paketiyle karşılaştırılamayacak kadar geniş kapsamlı yaptırım paketleri bunlar.
Bir yandan da tek tutuklu sanık olan Hakan Atilla’nın bile serbest kaldığı, "Zarrab davası" diye bilinen davanın açılmasının üzerinden 2 yıl geçtikten sonra Halkbank hakkında iddianame hazırlandığını öğreniyoruz.
Şu anda ABD’nin uluslararası politikada Trump eliyle düşürüldüğü durumu, sadece medyadaki bazı kalemler ya da Trump karşıtları değil kendi partisindeki birçok isim bile "Rusya ya da Putin politikalarına teslim" diye tanımlıyor.
Ortadoğu’ya artık ABD’nin değil Rusya’nın yön verdiği konuşuluyor. Adeta, "dünyanın -ya da Ortadoğu’nun diyelim şimdilik- jandarmalığı" rolünü Trump’ın Rusya’ya devretmek için düğmeye bastığı ima ediliyor.
Putin’in de bunun keyfini çıkarırcasına Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne yaptığı ziyaretler bu tartışmanın üzerine tüy dikiyor.
Trump’ın "Kürtlere ihaneti" diye adlandırılan ve Türkiye’ye Suriye’nin kapılarını açan bu kararın arkasında neler olabileceğine ilişkin tartışmada şu noktalar öne çıkıyor. Trump çekilme kararını şu nedenlerle almış olabilir:
-
Kendi koltuğunu koruyabilmeyi amaçlıyordu. ABD’de seçim sürecine girilmişken desteği giderek geriliyordu. Hakkındaki azil sürecine karşı ona partisinin de desteğini arkasına alacak bir ‘kahramanlık’ hikayesi gerekiyordu: "Bitmeyen savaşları bitirecek"ti.
-
Rusya’dan gelen tehdit, baskılar ya da kapalı kapılar ardındaki işbirlikleri nedeniyle aldı. Ukrayna hükümetine yönelik baskılar için de benzer bir tartışma yapılıyor. Soruşturma, bu baskının Rusya’ya yaradığı konusuna yoğunlaşıyor.
-
Trump’ın yönetme şekli bu. "Ne var canım bunda. Çocukların kavga etmelerine izin verdik biraz ki onları barıştırabilelim" tavrı yani.
Gerekçe her ne olursa olsun Trump’ın Kürt bölgelerinden çekilerek Suriye’nin yolunu Türkiye’ye açması görünen o ki ABD’de ters tepti.
Kamuoyu tepkisinin büyüklüğü karşısında Trump, bu kararına kendi partisi içinden bile destek bulmakta zorlanıyor. Temsilciler Meclisi ve Senato’da hazırlanan ve Trump’ınkine göre çok daha geniş kapsamlı olan, hatta Erdoğan ve ailesine kadar uzanan iki ayrı yaptırım kararnamesine de hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçiler destek veriyor.
Trump’a bir diğer karşı çıkış da ABD’nin güçlü bürokrasi yapısından geldi. Eski ve yeni generaller, bölgede görev alan sivil ve askerî yetkililer birbiri ardına kararın yanlışlığına, hazırlıksız alındığına ve Rusya’ya hizmet ettiğine ilişkin tepkilerini dile getiriyorlar. Trump’ın avukatı Rudy Giuliani ile Türkiye’nin ilişkileri konusundaki tartışmaların gündeme taşınması, Halkbank iddianamesinin açılması Trump aleyhine bu kesimler tarafından bir tehdit olarak değerlendiriliyor.
Trump, buna rağmen vazgeçmiyor. Üstelik de Erdoğan’a yazdığı mektubun medyaya sızdırıldığı gün en yakın ekibini Türkiye’ye yollayarak, Türk tarafının bile "sürpriz" diye nitelediği bir ateşkes ya da Türkiye’nin tanımı ile "kısa bir ara" anlaşmasını imzalıyor. Kuzey Suriye’den birliklerini çeken dolayısıyla artık sahada sözü geçmeyen ABD’nin masadaki sözünün nasıl geçeceği tartışması orta yerde dururken. Rusya’dan ve Esad yönetiminden güçlü bir ses çıkmamasının nedenleri de merak konusu herkes için…
Ya Amerika Birleşik Devletleri jandarmalık rolünden yoruldu, bu rolü Rusya’ya devretmek istiyor ve bu görevi de zaten "çılgın" bir yönetme tarzı olan Trump’a yaptırıyor ya da Trump’ın hem Türkiye hem de Rusya ile öylesine bağları var ki, her şeyi göze alıyor.
İnsanlığa kabus yaşatan, kafa kesmeyi, insan öldürmeyi, tecavüzü meşru sayan IŞİD’e ilişkin genel geçer şeylerin dışında tek bir madde yok anlaşmada.
IŞİD’in önünü kesen Kürtlerin bu bölgeden nasıl sürüleceği üzerine yapılıyor bütün planlar.
Bu planları Putin’in kurduğu "muhteşem satranç oyunu"yla açıklamaya çalışanlar var bir de. İnsanlar, siviller çocuklar ölürken, savaş suçları işlenirken… Sınırın ha bu yanında ha öte yanında...
Satranç akılla oynanır, blöf, pazarlık ve kirli hesaplarla değil.