İşxan Miroyev
Rusya’nın elinden Suriye inisiyatifini alma girişimleri
Rusya ve ortaklarının Suriye’de ulaştıkları askeri başarılar IŞİD’i hüsrana uğratmakla bitmedi aynı zamanda diplomasinin aktifleşmesine götürdü. Her ne kadar en ağır çatışmalar azaldıysa da savaşın sonlanmasından henüz söz edemiyoruz.
Suriye’nin geleceğine ilişkin en yoğun çalışma diplomasi alanında yürütülüyor. Sorunun barışçıl çözümünden yana olan güçler ne kadar çok olsa o kadar çabuk taraflar arasında ateşkes sağlanır ve 2011’den beri devam eden bu savaş son bulur. Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov’un Suudi Arabistan ve Ürdün ziyaretleri Moskova’nın elde ettiği askeri başarılarını diplomatik alanında daha da pekiştirmesine yaradı. Rusya inisiyatifi ellerinde bulundurarak, aynı anda birçok alanda harekete geçerek eski ortaklarını koruyarak yeni ortaklar kazanıyor ve birbirine düşman olan güçleri koordineli bir biçimde hareket etmeleri konusunda ikna ediyor.
15 Eylül’de Astana’da Başar Esad hükümetinin temsilcileri ve muhalefet arasında 6. görüşmeler başladı. Bu görüşme süreci Ekim ayında Cenevre’de devam edecek.
Cidde’de geçen Rusya ve Suudi Arabistan görüşmelerinde bölgesel krizler özelikle de Libya, Irak, Yemen konusunda aynı tavır sergilendi. Ülkelerin bağımsızlığı ve topraklarının bütünlüğü, BM güvenlik konseyinin kararları ve halkların iradesine saygı konularında ortak tutum belirlendi. Eski dostlar arasında geçen konuşmalar biçiminde ve sanki kısa zaman önce Suriye sorunun çözümü konusundaki radikal karşıtlık hiç olmamış gibi.
BM özel temsilcisi Stefan De Mestura daha önce Suriye askeri muhalefet liderlerine çağrıda bulunmuştu ve bu çağrının karşılık bulduğundan söz edebiliriz. Mestura askeri muhalefetin Suriye savaşını "kazanamadıklarını" kabul etmeleri gerektiğini ve ondan dolayı da daha gerçekçi bir pozisyon almaları gerektiğini söyledi. Tabi ki muhalefetin bazı kesimleri bu açıklamayı çok olumsuz karşıladı. Suriye Muhalefeti Müzakere Yüksek Komitesi Genel Koordinatörü Riyad Hicab BM’nin Suriye arabuluculuk görevini başaramadığını ve "Suriye devriminin devam etmesinden dolayı" bundan sonra BM’nin Suriye sorununa ilişkin yeni çözümler araması gerektiğini söyledi.
Tabi ki bu yaklaşım muhalefetin bir kısmının olduğu kadar bir kesim dünya kamuoyunun da görüşünü dile getirmekte. Suudiler bir ikilemle yüz yüzeler ya muhalefetin uzlaşmaz tavrını desteklemeye devam edip barışçıl ve politik çözüm sürecinin dışında kalacaklar ya da bu çözüm çerçevesinde Suriye’deki kendi çıkarlarını savunacaklar.
Öyle gözükmektedir ki Riyad ikinci seçeneği tercih etmiş durumda. Zaten Yemende devam eden savaş, İranla olan rekabet karşıtlığı, petrol fiyatlarının düşüşü ve ABD’deki yönetimin iç politika kargaşası tüm bunlar Suudi Arabistan’ın çıkarlarına zarar veriyor. Şu anda ABD yönetiminin ilk hedefi Esad değil terör tehdididir. Beyaz Saray’ın Suriye muhalefetini finanse etmeyi kesmesi ABD’nin yeni önceliklerini belirliyor. Bu seçenek Moskova’yla işbirliği anlamına da gelmektedir.
Cidde’deki toplantının kapalı geçmesinden dolayı, resmi olarak yansımasa da Suudilerin Moskova’dan İran’ın yayılmacılığını durdurmak için bir şeyler yapmasının istemiş olma ihtimali yüksek. Suudiler, ABD, İsrail ve bazı Arap sünni devletleri için İran en büyük düşman. Tabi ki Tahranın stratejik ortağı olmasından dolayı eğer Moskova bu konuda taviz vermese o zaman Suudilerin tavrı sertleşebilir.
Ürdün’e gelince bölgesel sorunlar konusunda Rusya’ya daha yakın duruyor. Ürdün sınırına yakın olan Suriye’nin güney bölgelerinde çatışmasızlık konusundaki çalışmalara Amman ABD ve Rusya’yla beraber katıldı. Zengin olmayan ve sınır komşusu olan ülkeler Irak ve Suriye’deki çatışmaların biran önce bitmesini çok istiyor. Şu anda Haşim’i krallığı 1,3 milyon Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapıyor ve kendisi de dünyanın en eski çatışması olan Filistin-İsrail sorununun ortasında bulunuyor.
Son olarak, tarihte birçok defa düşmana karşı en çok savaşan ülkenin zamanla ikinci plana itildiği ve hata rolünün tümden reddedildiği görülmüştür. Fransız Başkan Emanuel Makron’un Suriye’ye ilişkin işbirliği grubunu kurma önerisi, ki bu öneriyi Donald Trump’a yapmıştı, insanın akılına bu kaygıyı getirmekte. Bu grubun amacı savaş sonrasındaki Suriye’de dengenin sağlanmasıdır.
Bununla bağlantılı iki soru geliyor insanın aklına. Birincisi, bu acelecilik neden. Hele ki Makron bu grup çerçevesinde Moskova’yla beraber çalışmaya hazır olduğunu söylüyorsa? İkincisi, bu girişim Rusya’nın elinden inisiyatifi alıp onu ikinci plana itmez mi?