İşxan Miroyev
Rusya ve İran'ın Suriye tavrı neyi getirecek?
2015 yılının Eylül ayında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Suriye’ye askeri birlikleri gönderme kararını aldığı zaman Şam ve Tahran bu haberi büyük memnuiyetle karşıladı.
Peki o zaman niye son bir ay içerisinde İran-Rusya ilişkisi bu kadar kötüleşti? Ne girdi bu iki ülkenin arasına? Bunu anlamaya çalışalım:
Suriye'nin durumundaki ani değişiklik 17 Mayıs 2018’de yaşandı. O gün Suriye Devlet Başkanı acilen Putin’le görüşmek için Soçi’ye uçtu. Ve ilk defa orada Putin tüm yabancı askeri güçlerin Suriye’yi terk etmeleri gerektiğini söyledi. Bu İran ve ona bağlı güçlere kasten söylenen bir şeydi. İran adına İran Dışişleri Bakanı hemen cevap verdi ve İran’ın Suriye’nin resmi daveti üzerine Suriye’de bulunduğunu açıkladı. Böylece Tahran Moskova’nın bu imalarını dikkatte almadığını ve Suriye’den çıkmayı düşünmediğini gösterdi.
Tabi ki İran’ın bu tutumu anlaşılırdır çünkü onlar bu savaşta çok büyük kayıplar verdi ve büyük paralar yatırdı. Durum böyle olunca da Rusya istedi diye Suriye’yi terk etme gibi bir planları olamaz.
Rusya ve İran arasındaki çelişkiler Esad için kötü bir işarettir. Esrad iki ateş arasında kalmış oluyor. Bundan dolayı da Suriye Başkanı ikili oynamak durumunda. Tabii ki Esad Rusya’ya çok şey borçludur. Rusya olmadan bu kadar dayanamazdı. Esad da iyi biliyor ki Rusya’nın Ortadoğu’da uzun süreli çıkarları var. Başkan Esad tüm bunları iyi anlamakta ve büyük oyunda pazarlık konusu olmaktan korkuyor.
Bir de Suriye ve İran, Rusya’ya göre birbirlerini daha iyi anlıyorlar. Sadece Rusya’yı hesaba katmak mecburiyetindeler. Eğer Esad’ın seçme şansı olsaydı o zaman tartışmasız İran’ı seçerdi. Suriye ve İran arasında çok derin bir bağ var ve bu ortak gelecekleriyle ilgilidir. Özelikle de İsrail konusunda. Bir de ortak din argümanı var. Zaten ta İran-Irak savaşından bu yana Suriye İran’ın yakın dostudur.
Rusya ise bu tür yakın ilişkileri olmamakla beraber kendi iradesini dayatıyor. Moskova birkaç yıl öncesine nazaran şimdi İran’a ihtiyaç kalmadığını düşünüyor.
İran’ın işinin bitiğini ve kendi yoluna gitmesi gerektiğini düşünüyor. Bundan dolayı da Suriye’de geleceğin kontrolünü hiç kimseyle paylaşmak istemiyor. İran ve Rusya arasındaki ilkesel ayrılığı üç boyuta belirtilebiliriz.
Birincisi: Rusya açıkça Suriye’nin siyasi geleceğini umursamıyor. Eğer gerekirse o zaman rejim "demokratikleştirilebilir". Bunu tartışabilir. Rusya için tek önemli olan çıkarlarının korunması.
İran’a gelince her şey daha ağır. İran için önem arz eden sadece ekonomik durum değil bu ülkedeki kontrolü sağlamaktır. Çünkü İran-İsrail çatışmasında Suriye-İsrail sınırları çok önemli psikolojik engeldir. Rusya ise bunu önemsemiyor ve Rusya Esad rejimini korumayı kendine dert etmiyor ve İran’la birlikte "Kudüs’ü özgürleştirme" gibi bir derdi yok. Rusya’nın tek derdi buradan faydalanmak.
İkincisi: İsrail’in çıkarları. İran meselesi zaten kapalı -tartışmasız İsrail’in eski düşmandır. Rusya’ya gelince Israil’in eski güvenilir ortağıdır. Aynı zamanda ikisi de Suriye konusunda derinliğine hemfikirler ve birçok noktada aynı düşüncedeler. Bir de Rusya’da bir milyona yakın Yahudi topluluğu var. Rusya niye kendi toplumunun bir parçasına karşı çıksın ki? Bir de Rusya ve İsrail arasındaki ticaret hacımı İran’ınkinden çok daha fazla. Ayrıca Rusya ve İsrail arasında güvenlik ve istihbarat anlaşmaları var.
Buna göre değerlendirirsek V. Putin’in oluşturduğu öncelikler gayet anlaşılır ve mantıklıdır. Zaten Rusya’nın İsrail’in uzun süredir Suriye’deki İran varlığına karşı yaptığı hava saldırılarına sesiz kalması boşuna değil. Çünkü Rusya ve İsrail arasında çok aktif işbirliği söz konusudur. Hiç kimse bu durumu İran’dan ötürü bozmaz.
Üçüncüsü: Rusya ve İran arasındaki en büyük çelişki Ortadoğu’nun geleceğine farklı bakmalarından kaynaklanıyor.
Rusya’nın stratejisi buradan ortaya çıkıyor -faydalanmak ama bunu yaparken sert kopuşlardan kaçınmak. Tüm bunları düşündüğümüz zaman İran’dan Rusya’ya öyle fazla bir fayda yok.
Ambargo altında ezilen bir ülkenin Rusya’ya vereceği fazla bir şey bulunmamakta. Batı daha fazla şeyler verebilir. İran’ın ne o kadar parası, ne teknolojisi var. Ne de uluslararası arenada etkisi bulunmakta ki mesela diyelim Kırım’ı Rusya’nın parçası olarak kabul etsin.
Yani Batıyla pazarlık daha karlıdır. İran’ın geleceğe bakışı bambaşkadır. İran global bir savaşın kaçınılmaz olduğunu ve bundan dolayı da maddiyatı düşünme zamanı değil de kolektif savunmayı düşünme zamanı olduğunu düşünmekte.
Suriye kaynaklı İran-Rusya ilişkilerinin bozulması devam etmekte…