Sevda Noyan: "15 Temmuz kursağımızda kaldı, istediklerimizi yapamadık. Bizim aile 50 kişiyi götürür, ayaklarını denk alsınlar. Bizim sitede hâlâ 3-5 var, benim listem hazır"

Esra Elönü: "O zaman dört ayaklarını denk alsınlar."

Fatih Tezcan: "Biz bir daha sokağa çıkarsak eğer kimleri toplayacağız, listelerden haberiniz var mı sizin, ailenizi nasıl koruyacaksınız? Karınızı, çocuklarınızı nasıl koruyacaksınız bizden?"

AKP Gençlik Kolları üyesi Mehmet Emin Göç: "Önce sizi öldürürüm"

Ters yöne baktığı için polisin kimlik tespiti yapamadığı şahıs Istanbul HDP binası önünde: "Benim sizlerle işim yok. Sizin başınızdakileri götürürüm"

Evet, son günlerin şaklabanları bunlar, hepsinin yanında 2 değil, 1 tane balon patlatsam altlarına edecek kadar da korkak. Korkak olduklarını nereden mi biliyorum, "REİS" dedikleri kişi en az 1500 korumayla geziyor da oradan biliyorum. Bir insan korkudan bunca korumayla dolaşan bir kişiyi nasıl lider görüyor, siz anlayabiliyor musunuz, benim aklım almıyor, bu kadar korkak birinin kendini lider zannetmesini de anlamıyorum, onu zannedenleri de anlamıyorum. 

Peki son zamanlarda bu kendilerine göre reisi ve devleti arkalarına alarak babalanma nereden çıktı, tamam, ufak tefek babalanmaları oluyordu ama yine de bir sınırı vardı, 1 haftadır bir artış var, ne oldu da birden kabadayı sanmaya başladılar kendilerini. Çok basit, Alaattin Çakıcı denilen başka korkak çıktı dışarı. 

Çakıcı da başka bir cins lider oldu bu ülkeye, karısını öldürtme emri veren bir kişi nasıl olduysa lider oldu. Şimdi başka söylenti dolaşıyor, Sedat Peker’le Alaattin Çakıcı barışmışlar. Sözcü Gazetesi’nden Saygı Öztürk’e gelen bilgiye göre araya ikisinin de hayır diyemeyeceği birisi girmiş. Kim olabilir diye fazla düşünmeye de gerek yok zaten, bu kişilerin alayı devletin içindeler. Devlet Sedat Peker gibi birisine koruma verdikten sonra hâlâ neyi konuşuyoruz ki diye soruyorum kendi kendime zaten. 

Ne diyeyim ki, bunların alayı şaklaban zaten. Yine de söylemeden geçemeyeceğim, Selam söyle o yâre…