Gazetecilikte meşhur "5 N 1 K" diye bir olgu var ya, bu yazıyı yazarken fark ettim ki ben en çok "Neden" olan "N" üzerinde duruyorum. Bunu Artı Gerçek yazarı sevgili İnci Hekimoğlu’na borçluyum esasında. Biliyorsunuz, ben genellikle yazacağım konuları 1 gün önceden duyuruyorum, bunun nedenini çok merak edenler oldu, sadece merak uyandırmak olmadığını, o anlamda da çok fazla işe yaramadığını söyleyebilirim, gerisi benim kendi sırrım yada sırlarım.

Bu yazıyı da önceden bildirince sevgili İnci "Nereden buluyorsun bu başlıkları" diye bir mesaj göndermiş bana. Belki inanmayacaksınız ama önce yazacağım konuyu kuruyorum kafamda, onu netleştiriyorum ve herşey yerine oturduktan sonra başlığı düşünüyorum ve bu doğal olarak yazıdan daha uzun sürüyor. Yazıyı kurarken de ilk başta belirttiğim gibi "Neden" sorusunu çokça soruyorum kendi kendime.

Bu yazıyı yazarken de aynısını yaşadım, bütün dünyada Coranavirüsü ortaya çıkmış, insanlar ölüyor, aşı aranıyor, sınır kapıları kapanmaya başladı, doktorlar ve ekonomistler hop oturup hop kalkıyor, televizyonlar program yapıyor, sadece Türkiye’de çok fazla konuşulmuyor. Söylenen tek şey var, o da "Bizde bişey yok."

İşte bu noktada ben bisüre sonra "Neden" diye başlıyorum kendi kendime sormaya. İnsanlar zannediyor ki sadece kötü şeylerin "Neden"i olur, oysa iyi şeylerin de bir nedeni vardır ama iyi olduklarından dolayı fazla üstünde durmayız ve konuşmayız.

Dünyanın hemen bütün büyük uçak firmaları Çin’e uçuşları iptal etti, biz önce etmedik, sonra yarıya indirip, azalttık. Bu konuda kendime sorduğum ilk "Neden" buydu ve onu cebime koydum.

Dünya televizyonları hastalığı konuşurken biz hâlâ İdlip, Babacan’ın partisi, Putin, erken seçim ve darbe olasılığını konuştuk, "Neden?"

Türkiye’de ilk karantina daha önce kullanılmayan bir hastahanede başladı, "Neden?"

Dünyada böyle bir virüs yayılmış ve tehlikeliyken Suriyelileri Edirne sınır kapısına gönderdik, bu hem onlar hem Türkiye ve Yunanistan için tehlikeli değil mi, o zaman "Neden?"

Perşembe akşamı CNN Türk’te Hande Fırat’ın programı var, 1 siyasetçi ve Hande Fırat dahil 6 gazeteci, konuştukları Coronavirüs ve siyasetçiyle Zafer Şahin hariç bütün program panik halinde, "Neden?"

TV kanalları doktorlar ve akademisyenler hariç hep aynı gazetecileri konuşturuyor, bu kanalların sağlık muhabirleri hiç mi yok, yoksa "Neden?"

Ve sonunda hastalık Türkiye’de de çıktı ama hem hasta hem de şehir saklanıyor, "Neden?"

İşte bu sonuncusu kafama fena halde takıldı, bir ülkede yada Türkiye gibi geri kalmış bir ülkede kim hastalanırsa saklanır bu hastalık. Ve kimin bu hastalığa en kolay bulaşma riski var, "Neden" kimi kişilere daha kolay bulaşır.

Pilotlar dahil uçak mürettebatına ve yolculara bulaşabilir ama bu gayet doğal sayılacağından saklanması için hiçbir "Neden" yok.

Halka bulaşması öyle kolay değil, çünkü ben inanıyorum ki, Türkiye’deki evlerin büyük bir çoğunluğu şimdi birer küçük bakkal gibi stoklarla doludur, bilhassa mutfakta adım atacak yer yoktur.

Peki, en kolay kime bulaşır, tabi ki son dönemi devamlı dış gezilere giden cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve bakan arkadaşlarına. Erdoğan’a bulaşırsa bu halktan saklanır mı, saklanırsa "Neden?"

Evet saklanır, çünkü bunun örnekleri var, Erdoğan’ın sara hastalığı halktan saklanıyor, çünkü sara hastaları bırakın devlet erkanında yer almayı, askerlik bile yapamazlar. Komutanlarda sara hastalığı çıkarsa emekli edilirler.

Erdoğan’ın başka hastalığı var mı, evet var ve 2 kez ameliyat oldu, o da kolon kanseri. Peki bu halk, bu kadar sevdiği cumhurbaşkanının şu anki sağlık durumunu biliyor mu, kanser ne durumda, hâlâ kemoterapi görüyor mu, ikinci ameliyat neden yapıldı, Erdoğan Köln’de bir hastahaneye gizlice tedavi için geldi mi, hayır bilmiyor, hepsi saklanıyor, "Neden?"

İşte, bütün bu "Neden"leri sıraladığımda karşıma Erdoğan çıkıyor ve ben de başlığı bu şekilde atıyorum Sevgili İnci Hekimoğlu. Sayende bir sırrımı açıkladım. Bende "Neden" çok.