Eser Karakaş
Seçim sonuçlarına göre neler olabilir ekonomide?
28 Mayıs seçimlerinde Erdoğan daha şanslı görülüyor ama Kılıçdaroğlu’nun kazanma ihtimalinin de sıfır olduğunu söylemek pek mümkün değil.
Bugünkü yazıda amacım zaten seçimi kimin kazanacağına yönelik ihtimalleri tartışmak değil, sonucu Pazar akşamı göreceğiz.
Türkiye ekonomisi çok ama çok sıkıntılı bir sürecin içinden geçiyor.
Seçimler nedeniyle çoktandır alınması gereken tedbirler, atılması gereken adımlar ertelendi, seçimin ikinci tura kalması bu ertelemeye daha da fazla bir vahamet kazandırdı.
Önce Kılıçdaroğlu ile başlayalım.
Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı olursa ekibinde (Millet İttifakı) Erdoğan’ın ekibi ile mukayese bile edilemeyecek kadar nitelikli bir iktisatçı kadrosu var ve bu manzara kanımca Kılıçdaroğlu için çok önemli bir artı puan.
İlk yapılması gereken iş makroekonomik dengeleri tekrar yerine oturtmak, bunun içinde çok katı ortodoks politikalara ihtiyaç var, bunu iyi bilen, iyi de uygulayabilecek tecrübe ve birikimde bir kadro mevcut Kılıçdaroğlu’nun çevresinde.
Faizler yükseltilecek, enflasyon düşürülecek ve Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle hukuk devleti kalitesi düzeltilerek kaynak girişi sağlanacak, böylece de kurlardaki artış dengelenecek.
Buraya kadar işler nispeten kolay, en azından ne yapılması gerektiği belli.
İKİNCİ AŞAMA
Kılıçdaroğlu’nu zorlayacak konu uygulanacak ortodoks piyasa denge politikalarının yanında gelir politikalarını devreye sokabilmesi.
İşte bu aşamada Kılıçdaroğlu heterodoks diyebileceğimiz bir politika tercihinde bulunacak, neoklasik iktisat politikası önlemleri ile faiz, enflasyon, kur dengelenecek ama aynı zamanda seçimlerden önce söz verilen gelir politikaları da tarımda, deprem evleri konusunda, esnaflar konusunda, vs. devreye sokulacak.
İşte bu zor, hatta bir koşulla adeta imkansız.
Kılıçdaroğlu’nun Meclis çoğunluk desteği maalesef yok, bu nedenden kaçınılmaz bir “topal ördeklik” söz konusu (ekranlarda Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı olursa topal ördek olmaz diyen hukuk profesörleri gördüm!!!) ve bu sıkıntılı durum en bariz bir biçimde kendini bütçe sürecinde gösterecek.
Bütçeyi Kılıçdaroğlu (Hazine ve Maliye Bakanlığı) hazırlayacak ama Meclis’de kabul edilecek; şayet Meclis çoğunluğu bütçeyi reddederse (Anayasa Madde 161) geçici bütçe çıkarılacak ama bu da reddedilirse geçen senenin bütçesi yeniden değerlendirme oranı kadar yükseltilerek uygulanacak.
Bu anayasal zorunluluk Kılıçdaroğlu’nun gelirler politikasını istediği gibi uygulamasını olanaksız kılacak, istediği bütçe ödeneklerini elde edemeyecek, topal ördekten kastım da bu.
Somuta inersek deprem evleri bedelsiz teslim edilemeyecek, çiftçi borçları, esnaf kredi borçları, öğrenci borçları vs. affedilemeyecek.
Siyaseten büyük bir sorun.
Bu durumun aşılmasının tek yolu şayet Kılıçdaroğlu Çankaya’ya çıkarsa ihale muslukları kapanacak AKP milletvekillerinin DEVA ya da Gelecek Partisine sığınmaları ihtimali, bu ihtimali de yabana atmamak lazım.
ERDOĞAN KAZANIRSA ÇOK DAHA VAHİM
Seçimi Erdoğan kazanırsa ekonomide durum çok daha vahim görünüyor çünkü Erdoğan her vesileyle makroekonomik dengeleri yeniden tesis edebilecek ortodoks politikalara dönüşü reddedeceğini ifade ediyor ama söz konu kişi Erdoğan, “dün dündür, bugün bugündür” mantığında Demirel’i kat be kat aşmış biri.
Benim kişisel kanaatim Erdoğan’ın kısa vadede zorunlu ortodoks iktisat politikalarına dönmeyeceği ve durumu bir yerlerden temin edeceği dolarlarla idare etmek isteyeceği.
Zaten ortodoks istikrar politikası uygulamak nitelikli bir kadro işi, Erdoğan’ın çevresinde böyle birileri görünmüyor, hatta Merkez Bankası gibi yerlere tayin edebileceği nitelikte bürokratı bile yok.
Dolar temin etme işini IMF’ye götürür mü, bundan da çok kuşkuluyum.
Sinan Oğan marifetiyle Azerbaycan’dan kaynak sağlanabilir bir süre, bu yeterli olmaz.
En tedirgin edebilecek potansiyel gelişme Türkiye’nin küresel siyasal tercihlerini radikal olarak değiştirerek Putin’den kaynak sağlamak olabilir; burada benim kestiremediğim mevzu NATO’da, Avrupa Konseyi'nde büyük bir Türkiye gediği açmanın değerinin Putin için ne kadar olabileceği, bunu nasıl fiyatlayacağı.
Erdoğan’dan ve kadrosundan hukuk devletini restore ederek batıdan kaynak çekmeyi beklemek de abesle iştigal muhtemelen.
Seçim sonrası ekonomiyi yakından izlemek çok önemli olacak.
Eser Karakaş: Kadıköy Saint Joseph lisesi muzunu. 1978’de Boğaziçi Üniversitesi İİBF’den mezun oldu. Doktorasını 1985 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde yaptı. 1996’dan itibaren İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nde profesör olarak ders verdi. Bahçeşehir Üniversitesi İİBF’de Dekanlık yaptı. 2016 yılında 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. 2008 yılından itibaren Strasbourg Üniver