Pelin Cengiz
Seçimler geçti, kömürde ÇED yağmuru başladı
İklim krizinin sebep olduğu aşırılıklar çağında, bu yeni normlara göre dönüşümünü ve uyumlaştırmasını gerçekleştirmeyen ülkeler, gelecekte o aşırılıkların daha çok esiri olmaya devam edecek.
Bunun adı yeri gelir Soma'da kömür madeni katliamı olur, kimi gün gelir Çorlu'da tren faciası olur.
Şiddetli yağışlarda, aşırı hava olayları sırasında otomobillerin insanlardan daha kıymetli olduğu bir ülkede gidenlerin arkasında rahmet okunur, o okunan rahmetin ardından görevin yerine getirilmiş olduğu rahatlığıyla kimse sorumluluk almadan, hesap vermeden yeni yeni facialara yelken açılır.
Bu uzun soluklu bir mücadele, o mücadeleye ne kadar erken katılırsanız, ne kadar hızlı ve proaktif olursanız, o ölçüde kazançlı çıkarsınız. Bunu fark edebilenler harekete geçiyor.
Geçen hafta İrlanda tarihi bir karar alarak, parlamentosunda oylanan "Fosil Yakıtlardan Geri Çekilme Yasası"nı kabul etti. Böylece, İrlanda dünyada başta kömür olmak üzere fosil yakıtlardan yatırımlarını tamamen çeken ilk ülke oldu.
Yasa, bağımsız milletvekili Thomas Pringle, sivil toplum kuruluşları, aktivistler, öğrenci grupları ve Küresel Yasal Eylem Ağı'nın (Global Legal Action Network - GLAN) iki yıldan uzun süredir yürüttüğü kampanyanın sonucu olarak yasallaştı.
Bu karar özetle, İrlanda bu yasanın geçmesiyle beraber artık kömür, petrol veya gaz ile enerji üreten tesis kuramayacak demek...
Yine bu ay başında, kömür savunucularının kömürlü termik santrallerin istihdam yarattığı iddiasının aksine Bankwatch'un yayınladığı yeni analiz bunun gerçek olmadığını gösterdi.
Sekiz Güneydoğu Avrupa ülkesinin incelendiği analizde, kömür endüstrisinin yeni kömürlü termik santral kurabilmek ve eskilerinin yaşam sürelerinin uzatılabilmesi için kullandığı 10 binlerce işgücü yaratılacağına dair iddialarının fazlasıyla abartıldığı belirtiliyor.
Bankwatch çalışmasına göre, kömür endüstrisi tarafından öne sürülen 10 bin kişilik istihdamın korunacağı ve 17 bin 600 yeni istihdam yaratılacağı bilgisinin aksine, 5 bin 170 kişilik istihdamın yok olacağı tahmin ediliyor. Bu düşüş, Avrupa Birliği işgücü üretkenliğine uyum, teknoloji değişimi, linyit/taş kömürü madenciliği/ithalatındaki farklılaşma ve santrallerin elektrik piyasasında rekabetini artırma olarak özetlenebilir.
Bunlar sadece geçtiğimiz birkaç haftada olan gelişmeler...
E haliyle sözü tam bu noktadan Türkiye'ye getirmek gerekiyor.
Türkiye, ağaç kesip beton dökmeyi, her yere bina dikmeyi, memleketin en verimli topraklarını kömürle karartmayı, tarımsal pek çok üründe dünyada söz sahibi olabilecekken ithal etmeyi politika sananlar 10 Temmuz'da yayınlanan KHK ile Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü'nü (YEGM) kapattı.
Haber yapmaya bile değer bulunmayınca haliyle pek gündem olamadı, bir iki cılız ses dışında geçildi gitti.
İşin esas vahim kısmı ise kömür ve kömürlü termik santraller tarafındaki yangından mal kaçırma operasyonlarında görülüyor. 24 Haziran seçimleri sonrasında termik santrallerle ilgili alınan kararlar gözle görülür biçimde hız kazandı.
Örneklerle sıralamaya çalışalım:
1 - EÜAŞ, Afyonkarahisar Dinar Kömür Havzası içinde yer alacak termik santral için fizibilite raporu hazırlatacak. Bunun için 20 Temmuz'da bir ihale açılacaktı, ancak gelen son bilgilere göre ihale ileri bir tarihe ertelendi.
2- Yenidere Termik Enerji, Denizli'nin Kale ilçesinde yerli linyit kömür yakıtlı 250 MW'lık Yenidere Termik Santrali kurmayı planlıyor. Geçen ay santral için hazırlanan ve nihai olarak kabul edilen ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme) raporu halkın görüş ve önerilerini almak üzere Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nde görüşe açıldı.
3- Taşzemin İnşaat ve Madencilik Enerji'nin Çanakkale'nin Yenice ilçesi Çırpılar Köyü'nde yapmayı planladığı Çırpılar Termik Santrali için ÇED olumlu kararı çıktı. Termik santralle birlikte kül depolama sahası, kömür işletme ile kırma eleme tesisi projesi ile ilgili olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na sunulan ÇED'e onay verilmesi halkın tepkisiyle karşılandı.
4- Sarıkaya Karaburun Elektrik Üretim A.Ş. tarafından Çanakkale'nin Biga ilçesi sınırları içinde yapılmak istenen Karaburun Termik Santrali'nin İDK (İnceleme Değerlendirme Komisyonu) toplantısı ilan edildi. Danıştay daha önce ithal kömürlü 1320 MW gücünde planlanan Karaburun Termik Santrali'nin ÇED olumlu kararını iptal etmişti. Yeniden ÇED süreci başlatıldı.
5- DD Elektrik Üretim ve Enerji Yatırımları A.Ş. tarafından Çanakkale'nin Biga ilçesi sınırları içinde yapılmak istenen Ağan Termik Santrali'nin İDK (İnceleme Değerlendirme Komisyonu) toplantısı ilan edildi. Danıştay daha önce ithal kömürlü 1600 MW gücünde planlanan Ağan Termik Santrali'nin ÇED olumlu kararını iptal etmişti. Yeniden ÇED süreci başlatıldı.
6- Deba Madencilik Ticaret ve Sanayi A.Ş. tarafından Kırklareli'nin Tekkeşeyhler ve Dokuzhöyük mevkiinde yapılmak istenen Eren-1 Termik Santrali'nin ÇED Başvuru Dosyası kabul edildi. Santralin ÇED süreci başladı.
7- Silopi Elektrik Üretim A.Ş. tarafından Şırnak'ın Silopi ilçesinde yapılması planlanan Silopi Termik Santrali maden sahaları kapasite artışı projesi ile İDK toplantısı ilan edildi. ÇED süreci başlatıldı.
8- Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) tarafından Adana'daki Hunutlu Termik Santrali'nin elektrik iletim hattı projesiyle ilgili ÇED Başvuru Dosyası kabul edildi. Santralin ÇED süreci başladı.
Türkiye'nin kömürlü termik santralleri ayakta tutabilmek ve devamlılığını sağlayabilmek için neler yaptığından şu yazıda bahsetmiştim.
Ancak, tüm teşvik ve sübvansiyonlara rağmen kömür sektörü ayakta durmakta zorlanıyor. Bunun en gözle görülür örneği olan Bereket Enerji'nin içinde bulunduğu finansal sorunları da şurada ele almıştık.
İthal kaynaklara bağımlılığını kırmak amacıyla "yerli ve yenilenebilir enerji" politikası uyguladığını iddia eden Türkiye'nin kurulu gücü 85 bin 200 MW'a yükseldi. Hali hazırda 44 bin MW planlanan yatırım var. Yerli kömür işe yaramadığı için ve istenen verim alınamadığı için dünyanın farklı yerlerinden kömür ithal ediliyor. Denetim ve şeffaflık olmadığı için hangi ülkelerden termik santraller için kömür ithal ediliyor meçhul.
Seçimlerin hemen ardından başlatılan bu süreç hiçbir açıdan hayra alamet değil.
Üstelik yukarıdaki listede de fark edilebileceği gibi "yerli ve milli kömür" politikasıya taban tabana zıt şekilde Çanakkale'de ithal kömürle çalışacak iki termik santralle ilgili süreç başlatıldı bile.
Şunu unutmamak gerek, kimsenin Türkiye'nin geleceğini ve coğrafyasını bu şekilde karartmaya hakkı yok, çevre ve yaşam alanları mücadelesi her düzlemde sürecek...