Sedat Peker konuştu konuşacağını

Sedat Peker’in açıklamalarını yeterli bulmayanlara bir önerim var, kendilerini adalet ya da mahkeme yerine koysunlar ve ilk açıklamadan sonra ne yapmaları gerektiğini düşünmeye başlasınlar.

Sedat Peker gazeteci İsmail Saymaz ile görüşmüş. Sorun Peker’in bundan sonra program yapabileceği ya da Türkiye’ye iade edilip edilmeyeceği üzerine. Peker sorulara çok net yanıt vermiş.

1- Pasaportumun iptal edildiği tarih "Belki başka bir ülkeye geçebilirim" diye paylaşım yaptığım zamana denk geliyor. Eşim ve yaşları küçük olan üç çocuğum haricinde, ailem ve çevremdeki herkesin pasaportları iptal edildi. Hangi gerekçeyle iptal edildiğini henüz anlayamadım. Mahkeme kararı olmadan, İçişleri Bakanı talimatıyla iptal edildiler.

2-  Dubai'de şirket kurdum. Üç senelik oturum aldım. İş insanı olarak bulunuyorum. Pasaportum iptal edildiği için başka bir ülkeye gidebilmem mümkün değil. Mücadeleyi bırakmış değilim.

3- BAE'nin görevli memurları "Bizim ülkemizde başka bir ülkeyi kötüleyen videolar çekemezsiniz" diye düşüncelerini söylediler. Burası yabancı ülke ve kanunlarına tabiyim. Tüm imkânlarımı zorlayıp video çekme gayretinde olacağım.

4- Türkiye ve BAE'nin görüşme konusunun sadece şahsımla ilgili olduğunu düşünmüyorum. İki ülke arasında dış politika ile ilgili çok farklılık var.

5- Hakkımda kırmızı bülten kararı yok. Bu ülkede suç işlemediğim sürece beni kimse başka yere yollayamaz. En fazla yapacağı şey, ülkelerinden ayrılmamı istemeleri olur. BAE hiç kimseyi teslim etmemiştir. Kendi ülkesindeki yönetimle ters düşmüş birçok iş adamı ve devlet başkanı bu ülkede yaşıyor. Onları pazarlık konusu yapmamışlar da beni mi yapacaklar. Asla inanmıyorum.

Benim ve benim gibi birçok insanın da durumu Sedat Peker gibi esasında, pasaportu ya vermiyorlar ya da uzatmıyorlar. Uzatmıyorlar yanlış esasında, artık uzatma yok, yenilememe var.

Bana konsolosluğun önerisi şu, pasaport yerine seyahat belgesi verecekler ama onu bana teslim etmeyecekler.

Uçak haricinde hiçbir şey kullanamam ve beni Türkiye uçağına bindirip, faşizme postalayacaklar.

Ancak benim Fransa’da sınırsız oturma iznim olduğu için o pasaport olmadan da yaşamımı idame ettirebiliyorum.

 ‘Türkiye hariç’ diye verilen bir pasaport var ama şu an AB dışına gitme derdim olmadığından o bürokrasiyle uğraşmıyorum, belki bu sene alırım.

Peker’in de 3 senelik oturumu olduğundan uluslararası yasalara göre gönderilmesi zor gibi gözüküyor, yoksa BEA suç işlemiş olur.

Gelelim esas konuya, başta gazeteciler olarak Peker’in açıklamalarına çok alışmıştık, o konuşuyor, bizler de yorumlar yapıp kendi okur ve izlenme oranımızı ciddi bir şekilde yükseltiyorduk.

Şimdi Peker konuşamadığı için sızlananların bir kısmı, bence bu kolaycılığı kaybettiği için serzenişte bulunuyor, bir kısmı da söylemesi gerektiği daha çok konu olduğundan.

Ayrıca henüz Erdoğan hakkında bir şeyler de söylemediği üzerine şikâyet edenler var ki, bence bu pek gerçekçi değil, neredeyse özel yaşamı hariç, her şeyi didik didik etti.

Sedat Peker’in bugüne değin yaptığı açıklamaları yeterli bulmayanlara bir önerim var, kendilerini adalet ya da mahkeme yerine koysunlar ve ilk açıklamadan sonra ne yapmaları gerektiğini düşünmeye başlasınlar.

Ne yapmaları gerektiğini düşünürken, bunu sadece konuşulan kişi ya da kişiler üzerinden değil, bu konuşulanların bağlantılı olduğu her kişi ve nesneyi de masaya yatırsınlar.

Ben bu dediğimi yaptım ve inanır mısınız, Peker’in gereğinden bile çok konuştuğuna inandım.

İlk konuşma, bilemediniz 2 konuşmadan sonra bağlantıları kurduğumda, konuşulan döneme ait bağlantılı kim varsa sorgulamam, bir kısmını tutuklamam ve en önemlisi de, AKP için kapatma davası açmam gerektiğini düşündüm.

Sedat Peker konuşmadan önce yazdığım bir yazıda Emine Erdoğan’ın bile çocukları adına sıkıştığında Recep Tayyip Erdoğan aleyhine konuşacağını yazmıştım ve o yazı burada yayınlanmamıştı.

Sedat Peker’in konuşmalarından sonra Erdoğan Bayraktar açıklayınca herkes bir anlamda şaşırıyor, oysa işin içinde olanların bir kısmı, mahkeme safhasına gelmeden ve tutuklanmadan bu yolu deneyecekler.

Bu yolu ilk deneyen Bayraktar değil, Süleyman Soylu çıktığı 2 haber programında da kendisinden önceki bakanları suçlayarak kendisini kurtarma yollarının açılışını yapmadı mı?

Bence bekleyin, Bayraktar gibi açıklamalar bundan sonra arka arkaya gelmeye devam edecek.

Hatta anketlere bakın, anketlerdeki AKP ve Erdoğan oylaması düştükçe itirafçılar da çoğalacak.

Gazeteciliğimde hiç kıskanç olmadım, benim yapmam çok zor ama birilerine Burak Erdoğan’a bu günlerde yakın olmalarını öneririm, Erdoğan’ın bu konuda en korktuğu kişi bana göre o, bu bir duyum değil, sadece düşüncem

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet Nesin Arşivi