Özgün Enver Bulut
Şiir ve edebiyat dergilerine dair
Çok fıkra bilmem. Ancak bilenlere ve aktaranlara da sempatim fazladır. Hele masa kurulmuşsa ve o masada yeri varsa, oldukça keyif alırım. Yıllar önce Ordu Edebiyat festivalinde "Şiir ve Yenilik" üstüne konuşmuştuk. Orada yeniliği anlatmaya bir fıkra ile başlamıştım. Fıkra şöyleydi. "Karadeniz ve Ege ekibi, halk oyunları yarışmasında finale kalırlar. Ege zeybek, Karadeniz horonlarını oynadıktan sonra, birinciliği Ege ekibine verirler. Bunun üzerine bizim Karadeniz ekibindekiler çok bozulur ve nerede hata yaptıklarını düşünmeye başlarlar. Temel söze girerek: 'Uşaklar biz hızlı oynamaktan kaybettik, onlar gibi düşünerek oynayacaktık' der. " Şiirdeki yeniliği bu fıkrayla şunun için bağlamıştım. Yenilik diyerek, bazen sadece büyük laflar ederek, şiiri ekseninde uzaklaştırabiliyoruz. Oysa fıkradaki gibi hem düşünerek, hem de hızlı oynan bir şiir, şiirdeki yolculuğun hiç bitmemesi anlamındadır. Yeniliği yer yer horon, bazen zeybek, bazen halay, bazen de dans gibi yaşamalı şair. Konuşma böyle böyle uzayıp gidiyordu.
Şimdi şiirde yeniliğe dair yazmayacağım. Ancak yeni şiir dergilerden söz etmek isterim biraz. Bana göre şiir dergileri, şiirdeki ruhun çevrilen her sayfadan diğer sayfaya düşmesine, bir şairin diğer sayfadaki şaire dokunmasına ve bir şiirin diğer sayfadaki şiire karışmasına nedendir. Sadece neden değil aynı zamanda sayfalar arasına yerleştirilen ince duygulardır.
Yıllardan beri gözlemlediğim ve herkesin bir şekilde şikayetçi olduğu konulardan biridir dergiler. Türkiye’de yığınca edebiyat dergisi çıkmakta ve bu dergiler bir süre sonra da sessizce kaybolmaktadır. Şiir ve edebiyat dergileri de öyledir. Fıkrayı biraz da dergiler için aktardım. Yer yer hızlı, yer yer de düşünerek devam etmelerinde yarar görenlerdenim ve her birinin kendi mecrasında devam etmesini arzulayanlardanım.
Dergilerde şiiri yayınlanan bir şairin ayakları yerden kesilir. Onu yeni şiirlere iter, yeni şairlerle tanıştırır, eskileri sevmesine aracılık eder. Okumasına, üretimine katkı sunar. Her derginin böyle bir işlevi vardır. Dergiler yazarlarını birbirleriyle buluşturur, tanıştırır. Şiir dergileri bu anlamda bir tık daha ileridedir. Ya da bana öyle gelir.
Sadece Şiir dergisi ile başlamak isterim. Beni çeken ve ilgiyle izlememi sağlayan yanı, gençlerle dolu sayfalarının olması. Sayfalarının ışıltısı buradan geliyor. Erkek, kadın kotası uygulamıyor. Türkiye’de konuşulan her dile açık. Etrafına renkli çiçekler ekilen harman yerine benzemesi orada durup soluklanmamızı sağlıyor. Umay Umay’ın gönül zenginliği ve naifliği, Serkan Türk’ün coşkusu ve inceliği şiir adına güzel, saygı duyulması gereken bir dergiyle buluşturmuş şiir okurunu.
Salgın sürecinde okuma ve inceleme fırsatı bulduğum bir dergiydi Veronika. Onun da dikkatimi çeken tarafı sayfalarına gençleri taşıyan dergilerden olması. Ekip genç olunca, ister istemez bu iksir derginin sayfalarına yansıyor. Derginin beni sevindiren en güzel yanı burası. Eskişehir’den çıkması da ayrı bir artı katıyor Veronika’ya. Nilgün Emre’nin genel yayın yönetmeni olduğu, editörlüğünü Mustafa Furkan Öktem’in yaptığı dergi, Donkişot sahaf bünyesinde çıkıyor.
Hakkında iki kelam etmek istediğim bir dergi de Şahsiyet dergisi. Şahsiyet dergisinin sahibi ve genel yayın yönetmeni genç bir şair. Kuzey Kayahan Saran tarafından çıkarılan edebiyat, kültür, sanat dergisi Şahsiyet, genç imzaların ürünleriyle sayfalarını zenginleştirmiş. Şahsiyet’in ilerleyen dönemlerde şiirle daha iç içe geçeceğini düşünüyorum. Kapağına taşıdığı ‘Söyleyecek Sözümüz Var!’ ile bir anlamda ilkesini de ortaya koymuş oluyor Şahsiyet. Söyleyecek sözünüz hiç bitmesin ve daha da artsın.
Yeni E için ayrı bir parantez açmam gerekecek. KHK ile kapatılmasaydı, Türkiye’nin dergi tarihinde kesintisiz yayınlanan eski dergilerinden bir olarak anılacak olan Evrensel Kültür’den sonra, Manos yayınlarınca çıkarıldı. Şiire ayrı bir önem vermesi ve genç şairleri sayfalarına taşıması, onları dosyalarına konuk etmesi ile nazar boncuğunu hak eden dergilerden.
Elazığ’da bulunduğum yıllarda dergilere abone olmuş ve abone olduğum dergileri ilgiyle izlerdim. Eğer bugün şair olarak bir parça ismim geçiyorsa, bunda o dergileri izlememin, oradaki şairlerin izlerini aramamın etkisi büyüktür. Gençlere önerim mümkün olduğunca dergileri izlemeleri, şiirin ne olduğunu anlamaya çalışmaları ve hızla kirlenen şu dünyada, temizliği, erdemi ve vicdanı savunan yerde olmalarıdır. Her şey çok çabuk çürüyor ve çabuk kayboluyor. O nedenle var olan dergileri ayrımsız sahiplenelim derim.