İlker Demir
Solun şaşkını sağdan seçer başkanı
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül yeterli mutabakat oluşmadığı için aday olmadığını açıkladı.
Ak Parti, CHP'nin bir kanadı ve CHP ile çitişen sol adeta derin bir nefes aldı.
Demeçler tepkiler birbirini kovaladı.
Ana muhalif Kılıçdaroğlu, "Bu ülkeye hizmet etmiş cumhurbaşkanlığı yapmış birisinin kuvvetler ayrılığı ilkesine, liyakata, adalete, şeffaflığa vurgu yapması son derece önemli. Türkiye'de bugün için olmayan ama olmasını arzu ettiğimiz değerlere vurgu yapıyor." dedi.
Dedi ama hafızısı sağlam duyarlı insanların aklına, önemli her konuda adalet yerine, devletin yanında yer alan icraatları, Gül'ün başkan seçimindeki CHP'nin 367 kanun oyunu geldi, inandırıcı olamadı.
Başbakan Yıldırım, "Bir çatı kurmak istediniz o çatı çöktü. Millete tuzak kuranların, binbir türlü oyun çevirenlerin tuzakları ayaklarına takıldı" dedi.
Aday olmaya dahi karşı çıkan demokrasi bilmez bir taraftardan öteye gitmeyen bu açıklama, demokrasi çıpasının çok altında kaldı.
En anlamlı açıklama halkın partisi HDP Eş Başkanı Sezai Temelli'den geldi:
"Cumhurbaşkanlığı seçiminde çoğunlukla kişiler tartışılıyor. Ama esas programa, savunulana bakmak lazım. Adayları konuşmak, bugünkü sistemin meşruiyetine su taşımaktır. Oysa bu sisteme dur demek için başka bir program konuşmak zorundayız. Bugün Abdullah Gül aday olmayacağını açıkladı. O da pazarlık peşinde. 'Herkes anlaşsın gelsin, ben adaylığımı öyle açıklayayım' diyor. Bu pazarlıkçı anlayışlardan kurtulmanın yolu güçlü bir demokrasi programıyla mümkün." dedi.
Temelli'nin açıklaması, Gül'ün adaylığından öte bir adaylığa nasıl bakılmalının özet cevabıydı.
Sezai Temelli'nin cevabı, yıllardır doğrudan katılmı savunan sol yerine lider kültünü savunan, sağla lider yarıştıran, İyi Parti'ye demokrasi proğramsız 15 vekil verilişe alkış, Gül kampanyası düzenleyen, yenelim de nasıl yenersek yenelim Makyavelizmine veciz bir cevaptı.
Temelli Gül veya kişiler değil, proğram esastır, temel ilkelerde pazarlık yapılmaz, proğramlı ve ilkeli olmak şart dedi.
Doğru dedi.
Bu doğru ses, mücadeleye iyi geldi.
Tabi Gül de aday olabilirdi; eğer Gül Cumhurbaşkanı adayı olduğundaki gibi sivil topllum örgütlerini dolaşıp demokrasi ve barış proğramını tartışmaya sunsa, demokrasi güçleri elbetteki gündemine alırdı, ama bu adaylık sürümüyle, ilkesizlik bir yana etik de olmazdı.
Zira Gül'ü aday olarak istemek, Müslüman oylarını alacağı düşünülerek sadece yenmek için aday yapmak demekti, bu, demokrasi proğramına da Gül'e de yapılacak bir ayıptı.
Müslümanlara bu ayıp hep yapıldı, tüccar kapitalist partisi Ak Parti'nin son yıllarda yaptığı da farklı değildi.
Devletin modernist güçlerinin yakın tarihteki ayıbını Gül bizzat yaşamıştı; Gül'ün karısı türbanlı diye başkan olması istenmemiş, aleyhinde kampanyalar düzenlenmişti; 367 gibi hiçbir başkanın seçiminde uygulanmayan bir kanun oyunu getirilmiş, günlerce seçilişi oyalanmıştı.
O zaman da bugünkü gibi pragmatik ve ilkel galibiyet anlayışı hakimdi, kalıcı demokrasi yolu değil.
Tarih tekerrür etmez; devlet içi odalarda hazırlanan Ekmeleddin'in adaylığı, bu kez kamunun gözü önünde tekrarlanmak istendi, ama Gül, Ekmeleddinleştirilemeden çekildi.
İyi oldu.
Kriterler kurtuldu.
Artık demokratik kriterlerle demokrasiyi kurma zamanı.
Temel haklar olmadan kurulmaz.
Kürd temel hakları olmadan kurulan demokrasi hiç olmaz!